Exlibris sanatı mühürlü baskılarla kitaplara kalıcı iz bırakıyor

Exlibris Latince “…’nın kitabıdır, …’nın kitaplığından” anlamına geliyor. Kitap baskıları arttıkça doğal olarak kitapları çalınmalara karşı veya ödünç alan geri getirsin diye bir uyarıya ihtiyaç duyuldu. Bir nevi kitap etiketi ya da kitabın tapusu üretilmeye başlandı. Exlibris aynı zamanda yapıldığı dönemin kültürel ve tarihi özelliklerini de gösteren bir görsel iletişim aracı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Necmi ÇELİK

Exlibris sanatçısı Yudum İşbecer, Exlibris tasarımının temel prensibinin kişiye özel olması olduğunu belirterek, “Anadolu medeniyetlerinden, kültürel mirasımızdaki sembollerden, doğadan ve arkeolojiden ilham alıyorum. Bizim aynı zamanda binlerce yıldır var olan mühür sanatımız var. Exlibris ve mühür sanatını bir araya getirerek, sayısız kitaba ıstampa mürekkebiyle baskı yapma olanağı sağlıyorum”diyor.

Exlibris tanım olarak nedir, ne zaman doğdu, nasıl gelişti, bize bu sanatı anlatır mısınız?

Exlibris, 15. yüzyılda Güney Almanya’da ortaya çıkmış ve matbaanın icadıyla birlikte tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılmış bir sanat dalı. Önceleri çeşitli kiliselerde ve burjuvazi mülkiyetinde olan çok değerli el yazmaları vardı. Matbaanın icadıyla birlikte kitap sayısı çoğaldıkça geniş kesimler tarafından bireysel kütüphaneler de artmaya başladı. Doğal olarak kitapları çalınmalara karşı veya ödünç alan geri getirsin diye bir uyarıya ihtiyaç duyuldu. Bir nevi kitap etiketi ya da kitabın tapusu üretilmeye başlandı. Sanatçıların, kitapseverin adı ve onu ifade eden desenlerin yer aldığı ve linolyum, gravür, ahşap baskı vb baskı teknikleriyle çalıştıkları grafik çizgilerden oluşan tasarımlar ortaya çıktı. Exlibris siparişi veren kitapsever bu baskıları kitabın iç kapağına yapıştırarak kullanıyor. Exlibris Latince “…’nın kitabıdır, …’nın kitaplığından” anlamına geliyor. Tasarımda yer alan desenler, semboller, nesneler ise kitapseveri yansıtıyor. Bir nevi kişisel hikâyesinin bir dışavurumu oluyor. Bu açıdan baktığımızda Exlibris aynı zamanda yapıldığı dönemin kültürel ve tarihi özelliklerini de gösteren bir görsel iletişim aracı.

Bir Exlibris çalışması nasıl ortaya çıkıyor?

Öncelikle Exlibris çalışmasını kitapsever ya kendisi için ya da sevdiği birisi için istiyor. Her iki durumda da benim sorduğum bir soru var. ‘ Sizi veya sevdiğinizi ifade eden desenler, semboller, hayaller, hikâyeler nedir?’ Bu soru gerçekten de insanın kendisi veya sevdiği kişi üzerinde derinlemesine düşünmesini gerektiren bir soru. Sonuçta Exlibris tasarımı bizim veya sevdiğimiz kişinin bizdeki halini, anlamını yansıtan, çok küçük bir alanda kendini bulan bir izdüşüm aslında. Sorunun cevabına göre aldığım bilgiler doğrultusunda sürecin ikinci bölümü başlıyor. Kitapseveri grafik çizgilerle nasıl anlatırım sorusuyla hemhal olup, taslaklar çiziyorum. Beğenilen taslak üzerinde gereken düzenlemeleri yaptıktan sonra tasarımı tamamlayıp T3 lastik damga diye geçen teknikle kalıp alıyorum ve mühür/damga olarak hazırlıyorum. Neden bu yolu seçtim? Bizim aynı zamanda binlerce yıldır var olan mühür sanatımız var. Exlibris ve mühür sanatını bir araya getirerek, sayısız kitaba ıstampa mürekkebiyle baskı yapma olanağı sağlıyorum.

Aynı zamanda bir hediye nesnesi olarak da geleceğe bir yadigâr bırakmak isteyenlere ve bir iz bırakmak isteyenlere eşlik ediyorum.

Bunların yanı sıra mühür aynı zamanda bizim kişisel logomuz. Sadece kitaplarda değil farklı şekillerde de kullanılabiliyor. Yazdığı reçete üzerine basan doktor var mesela, mühür tasarımını dövme yaptıran da, internet sitesinde veya bloğunda logo olarak yer veren de var. Tasarladığım mührü kupa, dekoratif eşya, takı olarak da hazırlıyorum. Exlibris kitaplarda, mühür her yerde demek yanlış olmaz herhalde.

Sizin ex librisle yolculuğunuz ne zaman, nasıl başladı?

Oldum olası hayal etmeye, zihnimin oyunlarıyla tasarlamaya tutkun alaylı bir çizerim. Lisede seçmeli ders olarak aldığım grafik ve teknik resim dersleri kendimi ifade aracı olarak önümde bir yol açtı. O yolda yürümekten hiç vazgeçmedim. Yıllardır kendimce çizdiğim desenler vardı ve onları görünür kılmak adına 2014 yılında ilk sergimi açtım. Sergideki resimleri gören bir arkadaşım benden kendisi için bir Exlibris tasarlamamı rica etti. Exlibrisi ilk defa o zaman duydum. Prof. Dr Hasip Pektaş’ın yazmış olduğu Ekslibris kitabını ve yerli, yabancı birçok makale okudum, daha önce yapılmış tasarımları inceledim. Burada Hasip hoca için ayrı bir parantez açmak gerek. Kendisi ülkemizde Exlibris sanatının bilinmesinde öncüdür ve bu sanatın duayenidir. Onun sayesinde kurulan İstanbul Ekslibris Derneği ve Ekslibris Müzesi daha geniş kitlelere bu sanatı görünür ve bilinir kılmaktadır. Ben de kendi çapımda bu sanatı mühür sanatıyla birleştirerek icra etmeye ve tanıtmaya çalışıyorum.

Üretim süreciniz hakkında bilgi verir misiniz?

Tasarımlarınızı ortaya çıkarırken nelere dikkat ediyorsunuz? Nelerden ilham alıyorsunuz? Exlibris tasarımının temel prensibi kişiye özel olmasıdır. Bu nedenle aynı tasarımı bir başkası için kullanmıyorum. Tasarımları kaliteli kâğıt ve mürekkepli kalem kullanarak elde çiziyorum. Hazır şablonlar veya internetten alınan görselleri, desenleri kullanmıyorum. Orijinal çizimi de imzalı olarak mühürle birlikte kitapsevere teslim ediyorum. Anadolu medeniyetlerinden, kültürel mirasımızdaki sembollerden, doğadan ve arkeolojiden ilham alıyorum. 5 çm çapına veya 5x8 dikdörtgen form içine bir insanın hikâyesini anlatmak, onu çizgilerle görünür kılmak, hikâyesini anlatmak bir sanatçı olarak hayal gücümü geliştiren ve hikaye anlatıcılığımı zenginleştiren bir süreç. O yüzden zor demek yerine büyüleyici ve keyifli bir süreç benim için. Geleceğe bir iz bırakmanın vermiş olduğu bir haz da var tabii.

Bugüne dek exlibris çalışması yaptığınız ünlü isimler kimler?

Kültür, sanat, edebiyat ve iş dünyasından birçok isime Exlibris tasarladım. Aslında 10 yıl içinde hikâyesini anlattığım yaklaşık iki bin kitapsever var. Her biri benim için ünlü ama, kamuoyunda çok tanınan isimler olarak aralarında Ömer Koç, Murathan Mungan, Ercan Kesal, Sedat Ergin, Hasan Bülent Kahraman, Leyla Alaton, Ahmet Güneştekin, Doğan Hızlan, Rıdvan Akar ve Ata Demirer’ in de olduğu birçok tanınmış isme özel tasarım Ex Librisler çalıştım.

Ex libris çalışmaları kişiler kadar resmi-özel kurumlar veya kütüphaneler için de söz konusu oluyor mu?

Exlibris olarak özel ve resmi kütüphaneler için yaptığım çalışmalar oldu. Arter, Doğan Kitap, Eksik Parça Yayınları ve özel okul kütüphaneleri bunlardan bazıları. Ülkemizdeki her okul için, öncelikle köy okullarından başlayarak her kütüphaneye bir mühür tasarlamak istiyorum.

Mühür olarak ise kültürel mirasımızı yansıtan desenlerle bir mühür koleksiyonu oluşturmak hayalim. Bir de İstanbul’un Mühürlerini tasarlamak.

Çizimler kadar bir yandan yazıyla, şiirle edebiyatla da ilgilisiniz, bu alanda yeni üretimler olacak mı?

Ben çizemediği zaman yazan, yazamadığı zaman çizen bir sanatçıyım. İlk öykü kitabımda da her bir öyküye çizdiğim desenler yer alıyorum. Şimdilerde Ömrümü Yedi Kadınlar’dan sonra Ömrümü Yedi Erkekler kitabım üzerine çalışıyorum. Ayrıca Resimli Şiir Atlası başlıklı şiirlerimi desenlerle bezediğim bir dosyam var. Zihnim ve hayal gücüm el verdiğince yazmaya, çizmeye ve üretmeye devam ediyorum. Ümitle ve inatla…

'Ellerime mürekkep bulaşmasını seviyorum'

Sizi daha çok Ex Libris çalışmalarınızla tanıyoruz ama illüstrasyonlar, grafik tasarımlar, desenler ve serbest çizimlere uzanan oldukça geniş bir sanat alanınız var. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

“1975’te Kars’ta doğdum ve büyüdüm. Şehrin mimarisini ve kar beyazını çok sevdim. Lise ve üniversiteyi İstanbul’da okudum. Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nde aldığım Grafik ve Teknik Resim dersleri, kendimi çizerek ifade etmemi sağladı. Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Eğitimi bölümü ise hem mesleğimi kazandırdı, 25 yıl İngilizce öğretmenliği yaptım, hem de edebiyata olan sevgimi pekiştirdi. Yazamadığım zamanlar çiziyorum, çizemediğim zamanlar yazıyorum. Bazen her ikisiyle, yazıyla ve çizimle kendime dair bir iz bırakmaya çalışıyorum. 2014 yılından beri Ex Libris ve mühür tasarlıyorum.

“Olamayana Duyulanır Aşk” ve “Düşler Mürekkep” başlıklı iki sergi açtım. Linolyum ve gravür çalışmalarımla CKM’de baskı resim sergisine katıldım. 2019 yılında Anadolu’nun Kadın Gücü tasarım yarışmasında hazırladığım Ayasofya Mührü ile finalist oldum. “Mühürlü Şiirler” kitabına, içinde yer alan her bir şiire çizdiğim mühürlerle katkıda bulundum. İlk öykü kitabım “Ömrümü Yedi Kadınlar”, 2020’de yayınlandı. “Bir Fındık Kabuğuna Yuva İnşa Etmek” başlıklı öyküm İBB Yayınları İstanbul Öyküleri Bilimkurgu Antolojisinde yer aldı. Kedi arkadaşım İnci Çarşı ve Hayali Bilge Kargamla beraber İstanbul’da yaşıyorum. Ellerime mürekkep bulaşmasını seviyorum. Kahveye düşkünlüğüm, deniz fenerlerine tutkunluğum vardır. Çalışmalarıma atölyemde devam ediyorum.”