Mengü Ertel’e saygı duruşu
Sanatseverleri Ertel’in yaşamına, yapıtlarına ve çok yönlü kişiliğine bir adım daha yaklaştırma hedefindeki “Tiyatrografi” sergisi, Galeri 5’te yarın açılacak
İSTANBUL - Pek çok disiplin içinde onlarca eser yaratan Mengü Ertel, İstanbul’da bu hafta açılacak bir sergiyle sanatseverlerle yeniden buluşuyor. Sanatçıyı oğlu Murat Ertel’in gözüyle anlatan sergi, Galeri 5’te yarından itibaren gezilebiliyor. Mengü Ertel’in yaşamı ve yapıtlarını bir arada sanatseverlere sunan “Tiyatrografi” başlıklı sergi, 17 Ekim’e kadar Anel İş Merkezi’nde bulunan galeride izlenebiliyor.
Sanatseverlerin Mengü Ertel’in sanata yaklaşımını, diğer sanatçılarla ve farklı sanat dallarıyla kurduğu ilişkileri, emeğini ve farklı alanlardaki yeteneklerini daha iyi anlamasını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen sergi, Murat Ertel’in çoğu zaman birebir tecrübeleri ve ona miras kalan hikâyelerden yola çıkılarak Didem Çapa küratörlüğünde hazırlandı. Murat Ertel, sanatçının yaşamına, yapıtlarına ve çok yönlü kişiliğine sanatseverleri bir adım daha yaklaştırma hedefindeki “Tiyatrografi” sergisi ve babasıyla ilişkisi hakkında şu yorumu yapıyor: “Babamdan hayat hakkında öğrendiklerimi bir kenara bırakırsam, sanat hakkında öğrendiklerim bile bana yaşam boyu ilham verdi. Yaratırken sahip olduğu geniş ufuk sınır Mengü Ertel’e saygı duruşu Sanatseverleri Ertel’in yaşamına, yapıtlarına ve çok yönlü kişiliğine bir adım daha yaklaştırma hedefindeki “Tiyatrografi” sergisi, Galeri 5’te yarın açılacak. Çukurcuma Müzayede Kültür ve Sanat Evi, Osmanlı ve Avrupa’nın farklı dönemlerine ait 130 lot eseri, teklif usûlüyle satışa sunmaya hazırlanıyor. Müzayede, 16 Ağustos Cumartesi günü saat 15.00’ten itibaren Beyoğlu’ndaki müzayede evinde takip edilebiliyor. “Fırsat Müzayedesi”nde “sıfır bedelle” yani teklif usûlü satışa sunulacak eserler arasında; 19. yüzyıl Osmanlı dönemine ait eserler, Osmanlı ve Avrupa dönemi mobilyalar, ustaların elinden çıkmış hat sanatının önemli parçaları, tespih ve baston koleksiyonları, karaflar ve yemek takımları yer alıyor. Süleymaniye işi damgalı ibrik, Osmanlı polis palaskası, Arapça el yazması şiir kitabı, ayetlerle dekorlu kemik mücevher kutusu, tılsımlı bir gömlek ve Abdülfettah Efendi’ye ait Zerendud hat levhanın da aralarında bulunduğu 130 parçalık müzayedede satışa sunulacak eserleri incelemek isteyen koleksiyonerler, müzayededen önce Çukurcuma Müzayede Kültür ve Sanat Evi’ni ziyaret edebiliyorlar. Ahşaptan opaline... Opalin lokumluklar, çeşitli boyutlarda kemik kutular, sedef Kudüs işi bir pano, Fransız ve Çin porseleni parçalar, aralarında berber kazanlarının da bulunduğu bakır parçalar, bir ahşap dibek, karakalem resimler ve bazı fotoğrafl ar da müzayedede satışa sunulan eserler arasında bulunuyor. Çukurcuma Kültür ve Sanat Evi’nin sahibi Muzaff er Gültekin, Haziran ayında ilki gerçekleştirilen ve 107 parça eserin tamamının koleksiyonerler tarafından satın alındığı “sıfır bedelli müzayede”nin gördüğü ilgiden memnun kaldıklarını belirtiyor. “Sıfır bedelli” müzayede düzenlemekteki amaçlarını; antikaya hak ettiği değeri vermek ve kamuoyunda antikaya ilgiyi arttırmak olarak ifade eden Gültekin, “Antikaya olan ilgiyi canlı tutabilmek için bu müzayededeki tüm eserleri bedelsiz olarak satışa sunuyoruz. Eserler, sıfır bedelle teklif usulü satışa sunulsa da hak ettikleri değeri buluyorlar. Koleksiyonerlerin ve antika severlerin yanı sıra her müzayedemizde yeni katılımcılar görüyoruz. Bu artan ilgi, antika kültürünün gelişmesi adına bizleri memnun ediyor” diyor. tanımazdı, birleştirerek dönüştürür, oluştururken keşfederdi. Gelenekselden özgüne farklı üsluplar, değişik sanat disiplinleri, renkler ve oranlar arasındaki bu macera devam edecektir. Sanatındaki çok disiplinlilik ve sınır tanımazlık müzik yaparken ufk umu genişletti; kuralları, kalıpları kırıverdim, hiçe saydım. Her sanatı birbirine katmayı öğrendim. Sanatta coğrafi bağ çekici geldi, gelenekseli tekrarlamadan yararlanarak yeniden yaratmayı ondan gördüm. Virtüöziteden çok özgünlüğe ve üsluptaki güzelliğe kapıldım. Gücünü sadelikten ve zulasında taşıdığı derinlikten alan bir sanatçı olmaya çalıştım hep. Bu sergi babamın sanatını anlatmaya yetmez, ama Didem Çapa ile benim ve Mengü’nün taa çocukluklarımızdan bu yana kurup sürdürdüğümüz bağın içten gelen, samimi, sevgili bir sunumudur.”
Ödüllü bir tasarımcı
İstanbul'da 16 Mart 1931 tarihinde doğan Mengü Ertel, Güzel Sanatlar Akademisi’nin Dekoratif Sanatlar bölümünde öğrenciyken bir yandan da dekor hazırladı, yönetmen yardımcılığı ve oyunculuk yaptı. Muhsin Ertuğrul, 1950’li yıllarda kendisinin yönettiği Küçük Sahne’de çalışmaya başlayan Mengü Ertel’den Kenter'lerin bir oyunu için afiş tasarlamasını isteyerek, Mengü Ertel’in “tiyatro afişi” ile özel bağının temelini atmış oldu. Sanatçı, bu isteğin yarattığı ivmeyle pek çok tiyatro oyunu için afiş tasarladı ve bu çalışmalarıyla pek çok uluslararası ödül kazandı. Afiş tasarımlarının yanı sıra sayısız kitap kapağı ve logo da tasarlayan Mengü Ertel, 1956′da San Organizasyon’u, 1969′da San Grafik Atölyesini kurdu. Aynı yıl ilk tiyatro afişleri sergisini İstanbul’da Türk-Alman Kültür Merkezi’nde açan Mengü Ertel, bu tarihten sonra Berlin, Varşova, Brüksel, Amsterdam gibi merkezlerde kişisel sergiler gerçekleştirdi. 1974 yılında Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen afiş yarışmasında jüri özel ödülünü ve 1975 yılında Chaillot Sarayı’nda 1. Uluslararası Sinema Festivali film afişleri yarışmasında büyük ödülü alan Mengü Ertel, hayatı boyunca retrospektif sergiden uzak durdu. Ertel, eserlerini son olarak 1999 yılında Dolmabahçe Kültür Merkezi’nde “Büyültmeler” adlı bir sergiyle sanatseverlere sundu. Yaşamının son yıllarında parkinson hastalığı nedeniyle rahatsız olan Mengü Ertel yakalandığı zatürreden kurtulamayarak 15 Mart 2000′de, geride unutulmaz çalışmalar bırakarak aramızdan ayrıldı.