Mutfakta akrobat var!
Sanat ruhun gıdasıdır, amenna, seyircisinin önüne yeni ufuklar açar...
Sanat ruhun gıdasıdır, amenna, seyircisinin önüne yeni ufuklar açar, içindeki güzellik açlığını doyurur... Bununla birlikte, bunca yıllık sanatseverim, hiç izleyicisini gerçekten doyurma iddiasında olan bir gösteri seyretmemiştim! Yedi Parmak’ın, orijinal adıyla Les 7 Doigts de la Main’ın “Mutfak ve İtirafl ar”ına kadar... İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın, İntema Mutfak desteğiyle İstanbul’da ağırladığı şov; yorgunluğa vitamin, mutsuzluğa çikolata etkisi gösterirken, “beş duyuya hitap eden gösteri” kavramının içini hakikaten dolduruyor...
Kanadalı topluluk Yedi Parmak, bugün dünyada sirk dendiğinde ilk akla gelenlerden biri. Bunun nedenini, gösterilerini seyredince daha iyi anladım: Sirkin ögeleriyle iyi bir metni, neşeden hüzne, sıkıştırılmışlıktan coşkuya, aşktan acıya onlarca duyguyu taşıyan bir öyküyü çok iyi birleştirmişler de ondan... Yani seyredeceğiniz yalnızca müthiş akrobasi numaraları ve dans değil, anlatılan bir sürü hikâye de var. Örneğin, bir sirk gösterisine yakıştığına görmesem inanmayacağım, Arjantin’den bir kağıt kesiği: Cunta yıllarında, daha o 8 aylıkken gözaltında kaybolan babasını hatırlayan bir adamın öyküsü... “Peki mutfak bunun neresinde?” derseniz, yanıtım şu: Adam, bütün bir ömür özlediği babasının son yemeğinin nasıl olduğunu ve nasıl olabileceğini hayal ediyor...
Evet metnin odak noktasında, pek çok kültürde “evin kalbi” olarak anılan mutfak var... Sırası gelen sanatçı bazısı çocukluğuna, bazısını ana yurduna uzanan kısa öykü tadında mutfak öyküleri anlatıyorlar şovda. Hoş olan, mekânın da gerçek bir mutfak olması. Gerçek derken sadece dekor olarak kurulmuş hakiki bir mutfaktan bahsetmiyorum. Sanatçılar, şov başlamadan önce sahneden salonun taa en arkalarında -üstelik koltukların tepesinde- duran arkadaşlarıyla birbirlerine atıp yüreklerimizi ağzımıza getirdikleri yumurtalarla omlet pişiriyorlar önce. Kimi çırpıyor, kimi karabiberini serpiyor, çılgın bir lokantadaymışsınız gibi. Detaylarını anlatıp tadını kaçırmayayım, seyircileri de ağırlıyorlar bazen sahnede, kimi “sevgili”, kimi “mutfak yamağı” olarak... Mutfak aletlerinin çoğu da şovun araçları olmuş; örneğin lobut yerine çırpıcı çeviriyor biri...
Özetle, farklı ülkelerden ve farklı disiplinlerden gelen 9 akrobat- dansçı, 90 dakika boyunca gözünüzü ayıramayacağınız “numaralar” sunuyor. Koreografisi, topluluğun sanat yönetmenleri ve aynı zamanda kurucuları olan Shana Carroll ve Sébastian Soldevila’ya ait olan gösterinin bence en unutulmaz anlarıysa; Matias Plaul’un yukarıda anlattığım Arjantin hikâyesinin arasına serpiştirdiği “düz direğe tırmanma ve kendini son hızla tepe üstü yere salma” şovu ve Anna Kichtchenko’nun borç çorbalı hikâyeye katık ettiği gösterisi...
Sonsöz: “Mutfak ve İtirafl ar”a aç da gidebilirsiniz... Gösteri sonunda makarna ve muzlu kek ikramı var, nasıl olsa... Zorlu Center PSM’de bugün 20.30’da, yarın 15.00 ve 20.30’da ve 27 Aralık Pazar günü 15.00’te...
İntema sponsorluğunda...
İstanbul gösterilerinin sponsoru İntema Mutfak adına Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Mutfak İş Alanı Genel Müdürü Emre Eczacıbaşı’nın gösteriyle ilgili yorumu şöyle: “İntema Mutfak’ı sadece bir mutfak mobilyası markası ve mağazalarımızı da sadece birer sergileme alanı olarak değerlendirmiyoruz. Herkese içinde mutlu olacakları yaşam alanları tasarlamaya devam ediyoruz. Gösterinin hikâyesi ve anlatım tarzı da bu bakış açımız ile bire bir örtüşüyor. Mutfakla akrobasi ve dansı buluşturan, izleyicisini bu özel deneyimin bir parçası haline getiren bu gösterinin parçası olmayı çok istedik. Ev hayatının kalbi olan mutfakta sahneye konulan ve anlatım biçimiyle 5 duyuya hitap eden, aynı zamanda kurum kimliğimizle çok örtüşen bu yaratıcı performansa destek olmaktan çok mutluyuz.”