Müzeyi “mağazaları” dünyaya taşıyor

30 ilde 90 mağazaya, 57 Müze Kahvesi’ne, 20 bin ürün çeşidine ulaşan Bilintur’un alt markası BKG’yi Bilintur Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Hallik’le konuştuk...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FARUK ŞÜYÜN

Kültürel mirasın yeniden keşfi için yola çıkan Bilintur’un alt markası BKG, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerindeki mağazaları Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM) adına işletiyor. Hali hazırda 30 ilde 90 müze mağazası ve 57 Müze Kahvesi’nde hizmet veren BKG, ülkemizin tarihi ve kültürel çeşitliliğini modern ve özgün tasarımlarla buluşturmayı hedefl iyor. 

BKG’nin müze mağazacılığı deneyimini konuşmak üzere bir araya geldiğimiz Bilintur Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Hallik’e öncelikle yaptıkları işin tanımını sorarak sohbetimize başlıyoruz:

 “Müze mağazacılığı magnet sat, kalem sat, defter sat değil. Müze mağazacılığı çok ciddi bir entelektüel sermaye koymanız gerektiren bir iş. Bu sermayeyi koymazsanız parayla satın alıp oraya getirdiğiniz şeyler, insanların müzede gezdiği zaman elde ettiği duyguyu aktaracak eşyalar olmaktan çıkarlar. Söylediğim gibi onların entelektüel sermayeyle tanımlanmış ve tasarlanmış ürünler olması lâzım. Çünkü, müze mağazacılığının müzede sergilenen yılların birikimi olan sanatın, kültürün yeni nesillere aktarılması için bir eğitim alanı olarak kullanılması çok önemli. Bunu satılan ürünlerle, sergilenen replikalarla aktarmaya çalışıyoruz. Bugün 30 ilde 90 mağazaya ulaştık. 20 bin çeşit ürün yapmışız. Bunların birçoğu şu anda dünyanın birçok insanın evini süslüyorsa baktıkça Türkiye’yi hatırlıyorlar demektir.” 

Bu eserleri yeniden üretirken kıstaslarınız neler? 

“Yüzyıllar boyunca üzerinde durduğumuz bu topraklarda yaşayan milletler, imparatorluklar, devletler bizlere yalnızca somut şeyler bırakmadılar. Bugün sahip olduğumuz bu somut eserlere aşklarını, savaşlarını, acılarını ve mutluluklarını da işlediler. Biz BKG olarak yalnızca bu ürünlere değil, tüm bu değerlere ve duygulara da sahip çıkıyoruz. Projelerimizle yerli ve yabancı tüm ziyaretçilerimize bu duyguyu aşılamayı amaçlıyoruz 

Bir katalizör olarak müzede sergilenen eserlerin topluma ulaştırılmasında aracılık ediyoruz. Ne oluyor inovasyon giriyor işin içine, bilgi giriyor, entelektüalizm giriyor ve sürdürülebilir bir yapı ortaya çıkıyor. Müzelerimizdeki eserleri bu toplumun, bu toprağın insanları yaptı. Onların çocuklarının o duyguyu yeni bir şekilde aktarması lâzım. Biz de bu eserleri yeniden yapmak için yöre insanlarından yararlanıyoruz. Bu sayede o yörenin insanı geçmişini hatırlıyor. Çünkü, onların genlerinde yapılan bütün işlerin bütün bilgisi var. Tekrardan yapabilirler onları. Söz konusu hediyelik eşyalar da o insanlar tarafından üretilince farklı bir değer kazanıyor.” 

"10 YIL SONRA BU ANLAYIŞ DAHA YAYGIN HALE GELECEK"

 Son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bu konularda gittikçe artan çalışmalarına tanık oluyoruz. 

“DÖSİMM’le yaptığımız bu çalışmalardan Bakanlık da etkilenerek çok sayıda müze yapmaya başladı. Yeni müzeler ne demek, daha çok insanı bu işin içine çekiyorsunuz demek. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buradaki görevi toplumun bunun farkına varacağı zeminleri oluşturmak. Biz de BKG olarak o müzedeki sergilenen eserlerin topluma ulaştırılmasına aracılık ediyoruz. 

Ben şöyle düşünüyorum biz bu çalışmaların 6. yılındayız. Örneğin 10 yıl sonra bu anlayış daha yaygın bir hale gelecek ve daha çok insana ulaşacağız. Daha çok insana ulaştığımız zaman da bunun algısı, bilgisi değişeceği için eğitime katkısı çok fazla olacak. Müzenin önemli bir bilgi barındırdığını ve bu bilginin toplumla paylaşıldıkça kaliteli ve daha faydalı hale geleceğini anlamış olacağız. Temel mantık bu...”

'Olay, sadece mağaza açmak değil...'

“Anadolu tarihi için büyük bir projeye imza attık: Dünyanın En Büyük Müzesi Türkiye. ‘Bir Taşım Keyif: Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü’ sergisi Topkapı Sarayı’nda 15 Haziran’a kadar sürüyor. Geçtiğimiz yıllarda Harem-i Hümayun Sergisi’ni yine Topkapı Sarayı Müzesi’nde gerçekleştirdik. Piri Reis yılında Piri Reis’in sergisini yaptık. Yani olay, sadece mağaza açmak değil, bunu vurgulamak istiyorum. Bir kültür hareketi, sanat hareketi, bunların hepsinin birleştiği bir yer ve çok boyutlu, çok katmanlı yaşanması gerekiyor. İşin içinde sadece alışveriş de yok, sanatçısı da var, çalışanı da var. Bu sektörde çalışan, değerini anlayıp bunu koruyacak insan sayısı gittikçe artıyor. Bakanlık da bunun farkına vardığı için daha çok kaynak ayırıyor. Çünkü, gelen kaynağı tekrar sisteme veriyor.”