Sahnede bir İstanbul güzellemesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”ı, Kazım Akşar rejisiyle İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda perde açıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

nermin-002.jpg

Aman, eyvah, Halley nam kuyruklu yıldız, İstanbul’a çarpacakmış! Bütün Hüseyin Rahmi hayranlarının giriş cümlemle bahsedeceğim oyunu hemen tahmin ettiklerine eminim. Bir vakitler TV dizisi dahi yapılan o çok sevimli “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”, bu sezon İstanbul Devlet Tiyatrosu prodüksiyonu olarak perde açıyor.

Klasik romanları sahneye taşımanın en büyük riski, uyarlama da oluyor elbette. Öncelikle koskoca bir romanı 2 perdeye sığdırmak bir dert. Sonra, gittikçe fakirleşen dilimiz meselesi de var; koskoca Hüseyin Rahmi’yi sadeleştirecek misin, yoksa seyircilerin dil bilgisine mi yaslanacaksın? Ee, bir de aksan konusu var ki, o da keskin bıçak. Malum klasik romanlarda aksanlı karakterlerin biri gelir, biri gider; ee sahnelerimizdeyse o aksanları hakkıyla yaşatan kaç kişi kaldı? İDT’nin “Kuyruklu Yıldız Altında” sına bakarsak, bu üç ana problemin de hakkından keyfini çıkara çıkara geldiklerini söyleyebiliriz. Romanı oyunlaştıran dramaturg Yeşim Gökçe, belli ki tam bir Hüseyin Rahmi sever, yazarın hakkını sonuna kadar savunmuş sahnede. Karakterlerin tümüne ete kemiğe bürünecek kadar yer vermiş ama, oyunu makul bir sürede bitirmeyi de başarmış. Dil konusunda da orta yolu bulmuş. Mesele aksana gelince; işin içine oyunu sahneye koyan Kazım Akşar ve bu konuda deneyimli ustalar da girmişler. Ve ortaya uzun süredir tanık olmadığım kadar doğru aksanların yorumlandığı bir oyun çıkmış. “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”ı uzun uzun anlatmayacağım. 1900’lerin başında Halley’in İstanbul’a çarpacağı havadisinin halk arasında yayılmasıyla yaşanan telaş ve yine Halley’in doğurduğu bir aşk anlatılıyor. Tabii bol bol İstanbul panoraması, günün mahalleleri, insanları. Kazım Akşar ve ekibi, bu kaybettiğimiz atmosferi de keyifl e veriyorlar sahnede. Murat Kodallı’nın alaturkadan beslenen müziklerinin de atmosfere katkısı büyük, fakat keşke şarkı sözlerine biraz daha özenilseydi, demeden edemeyeceğim. Oyunun başrolü çokbilmiş İrfan’da Şamil Kafk as çok sevimli bir oyunculuk çıkarıyor ortaya. Bekir’de İsmail İncekara’ya, Dadı’da Lale Ertiş Gençtürk’e özel bir alkış.

Sonsöz: Bu İstanbul güzellemesini izleyin, pişman olmazsınız. Oyun, 7 ve 8 Mart'ta Beykoz Sahnesi'nde.