Sev ve değiştir dünyayı

Shakespeare severler bu sezon gerçekten bayram ediyorlar...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

nermin.jpg

Shakespeare severler bu sezon gerçekten bayram ediyorlar, çünkü bir yandan dahi yazarın farklı eserlerini sevilen tiyatro topluluklarımızdan izliyoruz, bir yandan da dünyanın çeşitli ülkelerinden Shakespeare yorumcularını ard arda İstanbul’a konuk ediyoruz. Geçen hafta da sıra İtalyan usûlü “Romeo ve Juliet”teydi... IEG Live ve Lucé StageArt ortak organizasyonuyla İstanbul’a gelen müzikal formatındaki “şov” u izleyenler, elleri alkışlamaktan acıyarak ayrıldılar salondan. 

Bilirsiniz, Shakespeare, eğer İngiliz kraliyet ailesinden birilerini övmeyecekse öykülerini farklı ülkelerde geçirmeye dikkat etmiştir, neme lâzım, diyerek... Bu bağlamda Danimarka menşeili “Hamlet”ten sonra (Theatre Republique’in Tiger Lillies’le birlikte hazırladığı) İtalyanların “Romeo & Giulietta”sını izlemek hoştu doğrusu. İlk ingiliz tragedyalarından sayılsa da vatanına, Verona'ya dönmüştü bu kez genç âşıklar... Ama ne dönüş... Müziği yapan ve şarkı sözlerini yazan Gerard Presgurvic, “Romeo ve Juliet”i tema olarak kullanmış, şarkılarla örülü; Shakespeare selam duran yeni bir müzikal yaratmıştı. Şarkılar oldukça modern bir estetiğe sahipti, neredeyse Shakespeare'in karakterlerinin aklından geçeni anlatma iddiasındaydılar. Yer yer feminist bile olabiliyordu kahramanlar şarkı söylerken. David Zard'ın yapımcılığındaki ekibin en büyük kuvveti; solodan koroya müthiş sesler ve uyumdu... Geçen şubatta da İstanbul'a gelen ve istek üzerine tekrar ağırladığımız gösteri; rock ağırlıklı ama operadan elektronik müziğe, poptan klasiğe pek çok türe kucak açan -hatta şölen sahnesinde oryantal ritmlerin bile hissedildiği- zengin bir müziğin kuvvetine sahipti. Sesler de muhteşemdi: Özellikle de kolay kolay sınıfl andırılamayacak ses rengi ve söyleyiş tarzıyla “Mercutio” Luca Giacomelli Maccaferri. Zaten başlığa da taşıdığım “Sev ve değiştir dünyayı”, gösterinin bir şarkıdan aldığı ikinci ismiydi (Romeo&Giulietta, Ama E Cambia Il Mondo.) Müzikalin en önemli artılarından biri de basit ama zekâ dolu sahne tasarımıydı. 

Video ve ışığın saltanatı

Biri sahnenin en arkasında yer alan dev ve sabit; ortadaki altısı dikdörtgen prizma -ki her yüzeyi bir ekran- ve en öndeki zaman zaman kullanılan tek parça olmak üzere beyazperdelere dayanan bir dekoru vardı oyunun. Bunlara video mapping ile kâh Verona’nın eski bir sokağı, kâh dev bir kapı, kâh mezarlık yansıtılıyor, adetâ seyircide derinlik sarhoşluğu yaratılıyordu. Dalgalanan ve ışıkla renk değiştiren devasa kumaşlar, akrobatlardan klasik baletlere uzanan dansçılardan oluşan koro, salonda dolanan “hayalet takımı”, ışık oyunları, Giuliano Peparini’nin rejisinin enerji kaynaklarıydılar... Shakespeare’in şiirinden vazgeçse bile -gösteri üç saat olsa da onca numara içinde süslü repliklere pek zaman kalmamıştı- yerini şovla doldurabilmiş bir gösteri olarak hafızalara kazındı “Romeo & Guilietta.”

►45 sanatçı rol alıyor.
► 270’ten fazla kostüm kullanılıyor.
► 40 teknisyen, 6 kişilik iletişim ekibi ve 15 kişilik yapım ekibi var.
► 13 TIR dolusu dekor, kostüm ve teknik malzemeyle dünyayı geziyor