Yoktur eşin Lüküs Hayat!

Lüküs Hayat” müzikalinin kaderi, daha Rey Kardeşler eser üzerinde harıl harıl çalışırken belli olmuş...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

nermin-005.jpg

Lüküs Hayat” müzikalinin kaderi, daha Rey Kardeşler eser üzerinde harıl harıl çalışırken belli olmuş: Eşi olmayacak! -Bir ihtimal- o sıralar yasaklı olduğu için adını kullanmadan şarkıların sözlerine katkıda bulunan Nâzım Hikmet’in kaleme aldığı meşhur şarkının başlığa çıktığım dizesi de öyle demiyor mu... Biz unutkan bir milletiz; pek çok kötü şeyi unutup yaşamayı sürdürebildiğimiz gibi, güzellikleri de unuturuz... Ama işte “Lüküs Hayat”; 1933’te yazılmasına rağmen, kunt; bir kaya gibi sapasağlam. Öyle ki melodisini ne zaman duysak kendimizi eşlik etmekten alamıyoruz... 

İstanbul Şehir Tiyatroları'nda 1985'ten beri nesilleri büyüten macerası, malum. Röpriz, sahnelerimizin en uzun süre oynanan yapıtı unvanını elinde bulunduyor. Yaratıcısı Haldun Dormen, sahneden salona, salondan hayatlarımıza sel gibi taşan şarkıları barındıran müzikali Mersin Devlet Opera ve Balesi ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları için de yorumladı son yıllarda. Prömiyeri 1 Ekim 2014’te yapılan Eskişehir versiyonu, geçen sezon Zorlu PSM’ye 3 gece için gelmiş, 7 bin kişinin gönlünü kazanıp dönmüştü. Aytuğ Ülgen yönetimindeki Eskişehir Senfoni Orkestrası’nın coşkusunu zirveye taşıdığı müzikal, istek üzerine 5-6-7 Aralık için yine şehrimizdeydi ve dinamik, sıcak, içten ve özenli yorumuyla İstanbul seyircisini kendisine yine hayran bıraktı. Her tiyatroseverin yolu “Lüküs Hayat” oyunuyla, sahnede ya da ekranda en az bir kere kesişmiştir... Eserin sihri ve Haldun Dormen’in rejisinin oyunun eskimezliğine katkılarını tekrar anlatmama lüzum yok sanırım. Fakat bir küçük ek yapayım: Dormen, bu kez oyunu kısaltarak iki perdeye indirmiş, repliklerdeki bazı kelimeleri de güncelleştirmiş... Koreografi de klasikleşen yorumda olduğu gibi yine Selçuk Borak’ın. Bu yüzden Eskişehir yorumu için en çok oyuncuları alkışlamak gerek, çünkü oyunun “Eskişehir yorumu” diye anılmasını sağlayanlar, onlar... Her birinin kendi başarısı bir yana, sahnede beraber olmaktan sonsuz keyif alan, birbirini coşturan, eğlenen ve eğlendiren bu kadar kalabalık bir ekibi uzun zamandır izlemememiştim. 

Eskişehir’de yaşayan ya da ziyaret edecek olan herkese, üç saatlik bir “Lüküs Hayat” molasını kesinlikle tavsiye ederim. İstanbullular ise, “Lüküs Hayat” ı şimdilik kaçırdılar ama Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın “Halktan Biri” oyununu Bakırköy Belediye Tiyatroları Müşfik Kenter sahnesinde yarın, 11 ve 12 Aralık’ta saat 20.30’da, 13 Aralık’ta ise 15.30’da izleyebilirler.

Oyuncuların hepsi birbirinden iyi...

“Lüküs Hayat” denince herkesin aklında yer etmiş bir Suna Pekuysal ve Zihni Göktay gerçeği var. Benim aklıma daha şarkısının ilk notalarını duyar duymaz Pekuysal’ın yere ayağını vura vura söyleyişi ve Göktay’ın tulûatları geliyor. Bu yüzden de en zor iş galiba onların rollerini yorumlayan “Zeynep” Elçin Tezcan ve “Rıza” Devrim Özder Akın’da. Elçin Tezcan’ın tatlı hırçın “Zeynep”i Suna Hanım’ı hissettiren, adetâ ona saygı duruşunda bulunan bir yorum. Onu ne çok özlediğimizi hissettirdi oyun boyunca... Devrim Özder Akın’sa “Rıza”yı Göktay’ınkinden epey başka almış. Aktörün hırsızlık yapmak için girdiği evde ufak ufak soyulduğunu fark edince hemen düzene adapte olan “Rıza”sı hem bıçkın, hem sevimli. Sesini de bedenini de “Rıza” olduğuna ‘fena halde ikna eden’ oyuncu, azevvela Çeşmemeydanı’nda içtiği sade kahvenin tadı hâlâ ağzındaymış gibi oynuyor; keyfi ni de çıkarıyor; alkışları da kapıyor... Kalabalık kadronun en dikkat çeken isimlerinden biri de “Memiş” Ali Eyidoğan. “Mavi huydur bende” demiş şair, komedi de bazı aktörde huy. Eyidoğan da bunlardan biri işte; yer yer tatlı tatlı abartıyor, ama sınırında. Hatta ezbere bildiğimiz koreografi ye bile şevkle imzasını atıyor dans ettiği sahnelerde... “Lüküs Hayat”ın Mısır’dan gelen dilberi “Atıfet”te ise Elif Melda Yılmaz Hatipoğlu var. Hatipoğlu çok hoş, rolüne çok yakışmış; edasıyla, sesiyle, solo şarkılardaki yorumuyla 1930’ların havasını sahnede estiriyor. Başak Boran Oksal da hırslı güzel “Lütfi ye”de keza öyle... “Kozmos”la hayatımıza giren Sermet Yeşil ise geçen sezon “Savaş”la ne kadar iyi bir aktör olduğunu kanıtlamıştı. “Lüküs Hayat”ta karısının sonradan görmeliğine ayak uydurmaya çalışan Şevket'i canlandırıyor. Hem kılıbık, hem utangaç bir çapkın. Sarhoş sahneleri, hele de Rıza’yla oyun oynadığı sahneler sanırım oyunun en çok gülünen yerlerinden...