Öymen: Yeni anayasaya karşıyız

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, "Ama topyekun anayasa değişikliği diğer ülkelerde, dünyada rejim değişikliği zamanlarında oluyor veya bir savaşa girmişseniz yapılıyor." dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BRÜKSEL - CHP Genel başkan Yardımcısı Onur Öymen, yeni anayasaya karşı olduklarını belirterek anayasa değişikliğinin "ülkenin rejiminde köklü bir değişiklik" anlamına geldiğini söyledi.

CHP'nin Brüksel'deki AB temsilciliğinde basın toplantısı düzenleyen Öymen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa önerisiyle ilgili olarak, "Biz anayasanın hiçbir maddesi değişemez gibi bir görüşü hiçbir zaman savunmadık. Diğer ülkelerin yaptığı gibi anayasada bazı maddeler değiştirilebilir. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, adalet bakanının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan (HSYK) çıkarılması gibi konularda anayasa değişiklikleri şarttır" dedi.

CHP'nin "anayasanın bir kelimesinin değiştirilmesine bile karşı çıkan" bir parti olarak görülmemesini isteyen Öymen, şunları kaydetti:

"Anayasanın tamamını çöpe atalım ve yepyeni bir anayasa hazırlayalım dediğiniz zaman iş değişiyor. Çünkü diğer ülkelere de baktığımızda iktidarlar değişince anayasalar değişmiyor. Anayasalar çok uzun süre yürürlükte kalan ve devletin temel kurallarını içeren metinlerdir. Amerikan anayasası 230 senedir yürürlükte. 230 senede dünyada ne çok değişiklikler oldu ama anayasasını değiştirmiyor. Fransız anayasası 1955'ten beri yürürlükte. Alman anayasası 1949'dan beri yürürlükte. Japon anayasası 1947'den beri yürürlükte. Belçika anayasası yanılmıyorsam 1830'dan beri yürürlükte. Yani hiçbir ülke demiyor ki biz iktidara geldik, yepyeni bir anayasa yapalım durup dururken."

Mevcut anayasanın pek çok maddesinin "tartışılacak bir tarafı olmadığını" savunan Onur Öymen, "Bir bölümü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden olduğu gibi alınmış. Biz bölümü devletin mekanizmalarıyla, kurumlarıyla ilgili, onlarda değişecek bir şey yok. Değişecek şeyler demin söylediğim (milletvekili dokunulmazlığı ve HSYK'nin yapısı gibi) unsurlar. Onun dışında varsa sizin 1-2 öneriniz, onlara da bakarız" şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen,  "Ama topyekun anayasa değişikliği diğer ülkelerde, dünyada rejim değişikliği zamanlarında oluyor veya bir savaşa girmişseniz (yapılıyor). Almanya'da mesela İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra eski devlet sisteminden vazgeçip, üniter devletten vazgeçip federal devlete geçmeye kararlaştırıyorlar, o zaman. Veya başka ülkelerin baskısıyla bunu yapmak zorunda kalıyorlar. O zaman anayasa değişiyor. Japonya'da da, İtalya'da da öyle. Yani anayasa değişikliği demek o ülkenin rejiminde köklü bir değişiklik oldu demek. Şimdi bunu yapmadıkça anayasada iyileştirmeler yaparsınız. Biz 60'tan fazla hükmünü değiştirdik. Demek ki yapılabiliyormuş" dedi.

1982 Anayasası'nın, CHP'nin de gayretleriyle yapılan değişikliklerin ardından bugünkü haliyle "askeri anayasa olarak nitelendirilemeyeceğini" belirten Öymen, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Anayasada) başlangıç bölümündeki o ifadeleri biz çıkarttırdık CHP olarak. Şimdi vicdan sahibi bir insan şunu söyleyebilir mi? 'Biz yıllardan beri bir askeri anayasayla idare ediliyoruz. AKP askeri anayasayla iktidara geldi. Türkiye'de bugün askeri anayasa var' diyebilir mi? Vicdan sahibi bir insan anayasayı bugün bir askeri anayasa diye yorumlayabilir mi? Onun için ölçüleri kaybetmeyelim. İç politika uğruna gerçeklerle bağdaşmayan şeyler söylemeyelim."

Medeneyit tek, kültürler farklıdır

Türkiye'nin AB sürecinde yapacağı reformların yol haritası niteliğindeki yeni Ulusal Program'a yönelik eleştirilerini de sıralayan Öymen, burada Türkiye ve İspanya'nın öncülük ettiği Birleşmiş Milletler'in Medeniyetler İttifakı projesinin bir devlet politikası haline getirildiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Halbuki biz cumhuriyetin kuruluşundan beri, Atatürk'ün tabiriyle ne diyoruz? 'Kültürler farklıdır ama medeniyetler tektir.' Ve biz kendimizi bu çağdaş medeniyetin bir parçası sayıyoruz. Şimdi siz Medeniyetler İttifakı dediğiniz zaman, Türkiye ile İspanya başbakanları masaya oturduğunda, İspanya Başbakanı Batı medeniyetini temsil ediyor. Siz hangi medeniyeti temsil ediyorsunuz? Kendi kendinizi Batı medeniyetinin dışına çıkarmış oluyorsunuz."

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı projesindeki rolünün "Batı medeniyetinin içinde olmadığının itirafı" anlamına geldiğini savunarak bu projenin "kültürler arası diyalog ve uyum toplantısı" şeklinde adlandırılması durumunda buna itiraz etmeyeceklerini bildirdi.

Öymen, "Türkiye'nin yapması gereken şunlar. Bir kere Batı medeniyetinin içinde yer aldığını, tartışmaya yer bırakmayacak şekilde söyleyeceksiniz. İkincisi kültürlerin farklı olduğunu ve kültürler arasında diyalog kurulması gerektiğini, kültürlerin birbirini zenginleştirici bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, kültürlerin ülkeleri birbirinden ayırıcı değil birbirlerine yakınlaştırıcı bir unsur olacağını, Türkiye'nin farklı bir kültürden gelişinin Avrupa'nın zenginliği olduğunu açıklayacaksınız. Avrupa içinde de İspanyol kültürüyle İsveç kültürü bir değil. Latin kültürüyle Slav kültürü bir değil. Onlar nasıl bu kültürleri aynı potanın içinde bir uzlaşmacı anlayışla değerlendiriyorlarsa siz de öyle yapacaksınız" diye konuştu.

Demokrasi, çağdaş dünya görüşü, insan hakları, özgürlükler, laiklik gibi değerlerin Türkiye ve Avrupa'nın ortak paydaları olduğunu anlatan Öymen, "Bu konularda biz farklı bir dünya görüşünün temsilcisi olarak masaya oturamayız" dedi.

Öymen, "Laik bir ülke İslam medeniyetinin temsilcisi olarak masaya oturabilir mi? Üstelik sizi kim seçti bu göreve? Yani böyle bir tayin oldu mu? Birisi Türkiye'yi böyle bir görevle görevlendirdi mi? Onun için bu Medeniyetler İttifakı lafı üzerinde düşünmek lazım. 'Efendim çok devlet destekliyor bunu' filan (deniyor). Bu, meseleyi halletmiyor. Onların derdi değil sizin hangi medeniyetin içinde yer aldığınız, bu sizin meselenizdir. Bu Türkiye'nin tercihidir. Siz derseniz ki 'ben Batı medeniyetinin içinde değilim,' kimse 'vah, vah' demez. 'Madem öyle istiyorsunuz sizin bileceğiniz iş' derler. Onun için çok sayıda ülke bunu destekliyor argümanının geçerliliği yoktur" şeklinde konuştu.

Onur Öymen, Ulusal Program'la ilgili diğer eleştirileri arasında milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasıyla HSYK'nin yapısında değişikliğe yer vermemesini ve 2003 yılındaki programda yer alan, "Kıbrıs sorununa tarafların egemen eşitliği ilkesine uygun çözüm bulunacağı" maddesinin metinden çıkarılmasını saydı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist grubun, Avrupa'nın güvenliği konulu basına kapalı dünkü toplantısı için Brüksel'e gelen Öymen, yarın da Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun hazırlık toplantısına katılacak.