"Yargıyı yürütmenin emrine sokmak tehlikeli"
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, yargıyı yürütmenin emrine sokabilecek gelişmeleri tehlikeli bulduklarını söyledi.
İSTANBUL - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, güçler ayrılığı ilkesini kuvvetlendiren düzenlemelere "evet" dediklerini ancak yargıyı yürütmenin emrine sokabilecek gelişmeleri de son derece tehlikeli bulduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Movenpick Oteli'nde düzenlenen Bab-ı Ali Toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliği konusunda toplumun her kesiminde uzlaşma olması gerektiğini, Anayasa değişikliklerinin toplumsal uzlaşma sağlanarak parlamentodan geçirilmesi yönünde istek olduğunu belirtti.
Bu konuda CHP'ye yöneltilen eleştiriler bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bir ezberi bozarak öneri sunduk. Bu öneriye sayın Başbakan kapı araladı, 'Eğer yasal zemin varsa biz varız' diye. Yasal zemin var. Umuyorum Başbakan yurt dışından döndükten sonra olumlu bir görüş verilir" dedi.
"Yasama, yargı ve yürütme dediğimiz güçler ayrılığı ilkesini kuvvetlendiren düzenlemelere biz 'evet' diyoruz. Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını öngören düzenlemelere 'evet' diyoruz ama yargıyı yürütmenin emrine sokabilecek gelişmeleri de son derece tehlikeli buluyoruz. Güçler ayrılığı ilkesine aykırı olduğuna inanıyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunu sadece biz söylemiyoruz. AB ilerleme raporları, yapılan çalışmalar bunu söylüyor. Eğer bu bağlamda biz AB standartlarını yakalayacaksak, yargının sorunları var, onlar ayrı ama sistemin temelini oluşturan güçler ayrılığı ilkesinin de sağlıklı bir yapıya kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Madem ki uzlaşma yönünde kapı aralandı, o uzlaşma sürecini bozan biz olmayalım. Referandumsuz bazı maddeleri parlamentodan geçirmiş olalım. Hakların referandum konusu olması son derece tehlikelidir. Yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu bu Anayasa değişikliğinin neleri öngördüğünü bilmiyor."
Kayıt dışılık
Türkiye'de motorin kaçakçılığının son derece cazip olduğunu, kaçak mazot getiren kişinin yaptığı işi "kaçak mal getirmek" olarak yorumlamadığını, akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükünün akaryakıt kaçakçılığını cazip hale getirdiğini belirtti.
Vergi kaynağının gelişmesi açısından verginin rekabeti bozmayan bir yapıda olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Belirli sektörler üzerine getirdiğiniz vergiler rekabeti bozuyorsa sistemde sorun çıkacaktır. Kayıt dışı istihdam cazip hale gelecektir" dedi.
Türkiye gibi ülkelerde üzerinde durulması gereken bir alanın da kayıt dışı ekonomi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarına göre, Türkiye'de kayıtlı çalışan kadar kayıt dışı çalışan bulunuyor. Sendikanın olduğu iş yerinde kayıt dışı çalışma yoktur. Ama eğer siz sendikalı olmanın maliyetini yüksek belirlerseniz, bu işçilerin sendikalı olmalarının önüne geçecektir. O zaman da kayıt dışı çalışmanın yolu açılacaktır. Bu bizim sistemimizin ciddi sorunlarından biridir. Kayıt dışı ekonomi, salt hükümetin alacağı kararlarla önlenemez. Sistem, işçinin, iş verenin geniş anlamda tanımlanırsa Ekonomik ve Sosyal Konseyin gündemine getirilmesi gereken bir sorundur. Eğer siz ekonominizi borsa, faiz ve kur ekseninde tutarsanız, kamu kaynaklarının gelişmesinin önüne engel çıkarırsınız. Kamu kaynaklarının geliştirilmesinde toplumsal baskının olması gerekiyor."
İstanbul'da ana kent belediyesine bağlı şirketlerin Türkiye'nin üçüncü büyük holdingi konumunda olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "İstanbul ana kent belediyesinin 23 şirketi var. Kimse bunların bilançolarını bilemez, gelir gider tablolarını bilemez, bizim bilmeye hakkımız yok mu? İstesek de verilmiyor. Sayıştay, TBMM adına kamu harcamalarını denetleyen bir kurum, ama Sayıştay belediyelerin hesaplarını denetler, şirketlerini denetleyemez. Çünkü yasal izin yok" diye konuştu.
Ahmet Türk'e yapılan saldırı
Kılıçdaroğlu, toplantının ardından gazetecilerin, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'e yönelik saldırıya ilişkin sorularını yanıtladı.
Yurttaşların belirli siyasi partilerin görüşlerini olumlu görmeyebileceklerini, bir başka yurttaşın, bir başka siyasi partinin düşüncelerine katılmayabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama düşüncelerine katılmadığımız partilere veya onun mensuplarına şiddet uygulamak doğru değildir. Bu, bizim tarihe gömmemiz gereken bir uygulamadır. Geçmişte buna benzer olaylar oldu, toplum kutuplaştı, insanlar sert söylemlerle artık bir yere varılamayacağını biliyorlar. O nedenle şiddeti artık Türk siyasetinin dışına çıkarmamız gerekiyor. Düşüncelerimizi seçim sandığında ifade edelim. Başka tür protestolar olabilir ama onları şiddete dönüştürmek doğru değil" diye konuştu.