Kendi kariyerinizi baltalamanın 10 altın kuralı (!)

Kariyeriniz için kendinizi, yöneticinizi, çalışma arkadaşınızı ve işyerindeki dinamikleri çok iyi bilmeli ve tüm bu faktörleri dikkate alarak davranmalısınız.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kariyerinizde bir yere gidemediğinizden mi şikayetçisiniz? Çevrenizdeki iş arkadaşlarınız başka şirketlerden teklif alıyor, şirket içi terfiler söz konusu olduğunda hep başkalarının adı geçiyor, siz ise kendinizi görünmez gibi mi hissediyorsunuz? Hep talihsizliğinizden şikayet ediyorsunuz, haksızlığa uğruyorsunuz, her şey kontrolünüz dışında gelişiyor… Gerçekten de öyle mi?

Fast Company yazarı Stephanie Vozza'ya göre, iğneyi başkalarına çuvaldızı kendinize batırmanın zamanı gelmiş olabilir. Çevrenizdekileri suçlamak, her türlü hatayı, talihsizliği veya olumsuz gelişmeyi kendiniz dışındaki etkenlere bağlamak aslında işin kolayına kaçmak ve kaderci bir şekilde durumunuzu kabullenmek anlamına geliyor. Böyle bir bakış açısı yerinde saymanızın en büyük sebebi. Tarafsız bir durum değerlendirmesi yapın ve kontrolü elinize alın.

Uzmanlar, işyerinde ilerleme konusuna gelince birçok çalışanın söyledikleri ve yaptıklarının kariyer hedefleriyle doğrudan çeliştiğini söylemekte. Bazı insanlar kariyerinde ilerlemek için agresif davranışlarda bulunuyorlar, çevreleri tarafından itici olarak görülüyorlar ancak yaptıklarının sonuçlarının farkında bile olmuyorlar, iş arkadaşları ve yöneticilerinde olumlu izlenimler bıraktıklarına inanıyorlar. Maalesef gerçek tam tersi.

Terfi veya zam almak için, en iyi yöntem doğrudan istemek olabilir ancak isterken neler yapılmaması gerektiğini aklınızdan çıkarmamalısınız.

1. Durmadan şikayet edin!

Eğer şirketin politikaları ve prosedürlerine sürekli karşı çıkıyor, uygulamakta sorunlar çıkartıyorsanız, şirketin uygulamalarıyla ilgili şikayet ediyorsanız, zam alma konusunda kendi kendinize engel koyuyor olabilirsiniz. İşyerinde hep şikayet eden birileri olur. Şikayet etmek, ters giden bir şeylerin farkında olmak ve bunları düzeltmek için durum tespiti yapmak anlamına geliyorsa, sonunda da şirket işleyişinde iyileşmelerle sonuçlanıyorsa, iyi bir şeydir. Ancak, sürekli şikayet edip, 'sizce nasıl yapılmalı?' sorusuna cevabınız yoksa çevrenizdekiler sizi duymamaya başlar. Tek yaptığınızın bardağın yarısını görmek olduğunu düşünürler ve söyledikleriniz insanların aklında negatif bir imaj oluşturur.

2. Panikleyin!

Yeni bir görev verildiğinde, ilk reaksiyonunuz panikleyerek çok fazla çalıştığınızı, stres yaşadığınızı söylemek ise, bir terfi imkanını elinizin tersiyle itiyor olabilirsiniz. Basit bir mantıkla baktığınızda, eğer mevcut pozisyonunuzda size verilen yeni sorumluluklar büyük bir yük gibi geliyorsa, bir üst seviyedeki sorumluluklar size çok daha ağır gelecektir. Dolayısıyla, bu aşamada yöneticileriniz sizi terfi için hazır görmeyecektir. 

3. Süper kahraman olun!

Patronunuza hiç hayır dememek ve size verilen yeni görevlerin ne kadar zamanınızı alacağını hiç sorgulamadan kabul etmek akıl kârı bir tutum değildir. Ek görevlerle ilgili tereddütlerinizi dile getirmek, zamanınızın ne kadarını alacağını tespit etmek ve bu görevin size geçmesiyle başka bir görevi diğer bir çalışana delege etmek gerekliliği doğacaktır. Bu durum sizi yeni işlerden, sorumluluklardan kaçıyor konumuna düşürmez. Bilakis, görevlerinizi ciddiye aldığınızı, gerekeni en iyi şekilde yapma sorumluluğunda olduğunuzu gösterecektir. Her yeni işe sorgusuz sualsiz evet demek sizi yapabileceğinizden fazlasını yapmaya söz vermeye iter. Çok fazla şeyi zamanında yetiştirmek sizin için ekstra stres yaratacaktır, bu süreçte önceliklerinizi belirlemekte zorlanır hâle gelebilir ve işleri aksatmaya başlar ya da zamanında tamamlayamaz duruma gelebilirsiniz. İşin başında çok daha fazla iş yapacağınıza söz verip, ancak işlerin bir kısmını yerine getirmek sizi daha zor bir duruma düşürecektir. Başından durum tespitinizi yapın ve patronunuzla açık açık konuşun. Ne kadar başarılı bir çalışan olsanız da, süper güçlere sahip bir kahraman olmadığınızı kendinize hatırlatmalısınız.

4. Lüzumsuz sorumluluklar alın!

Fark edilmek uğruna, bir çoğumuz kendi görev tanımımızın dışında işler yükleniriz. Bu tür işleri sahiplenmek bir sonraki seviyeye hazır olduğumuzu gösterir diye düşünürüz. Ancak sorumluluklarımızı genişletme konusunda gönüllü olmak bizim aleyhimize işliyor olabilir. 
İş tanımınızın dışına çıkmak beraberinde iki problem getirir. 
1. Gerçek işinizde geri kalabilirsiniz. 
2. Müdürünüz onun işlerini elinden aldığınızı düşünüp kendini tehdit altında hissedebilir.

5. Patronunuza abartılı iltifatlar edin!

Güzel sözler söylemek, iltifat etmek pozitif bir ifade şeklidir ancak aşırıya kaçtığında samimiyetten uzaklaşır. Özellikle de patronunuza sürekli iltifat etmek, pohpohlamak patronunuzla aranızı iyileştirmek yerine ilişkinizi yüzeysel bir seviyeye indirgeyebilir. Üstelik sadece patronun tepkisini çekmez, çevrenizdekilerin sizi son derece itici bulmasına sebep olursunuz.

6. Çevrenizdekilerin moralini bozun!

Sürekli halinden şikayet eden, sıkılan, söylenen, halinden hiç memnun olmayan, işe geç gelerek insanların işlerini aksatan biriyseniz, yıllık performans görüşmelerinde tam not beklemeyin. Olmadık yere stres yaratan biri olarak çalışma arkadaşlarınızı aşağı çekiyorsunuz demektir. İşinizi çok iyi yapıyor olsanız bile yönetim genel hal ve tavırlarınızı dikkate alacaktır.

7. Kuralları takmayın, sağduyulu olmayın!

Her iş için A'dan Z'ye talimat isteyen bir çalışan takımın genel verimliliğini azaltabilir. Müdürler ek işleri delege ettiklerinde adım adım talimatlara pek gerek duymayan, inisiyatif alabilen, sağduyulu kararlar verebilen kişileri tercih ederler. 
Örneğin, yönetici sekreterine bana telefon bağlama dedikten birkaç dakika sonra Bakan ararsa, sekreterin 'kendisi şuan meşgul, telefon kabul etmiyor, yarın tekrar arayabilir misiniz?' diyeceğine, telefon bağlama talimatını delip yöneticisine bilgi vermesi sağduyulu bir karar olacaktır.

8. Kanaat önderlerinin en yılmaz bekçisi siz olun!

Sektöründe hiçbir konferansı, zirveyi kaçırmayan, fikir liderlerinin makalelerini paylaşan, yenilikleri işinde hayata geçirmeye çalışan göz önünde biri olmak ideal bir profil olarak görülebilir. Ancak bu gibi insanlar yöneticilerinin aklında özel bir yer edinemezler. Kendilerine has görüşleri, spesifik bilgi birikimi edinemez, yöneticilerinin gözünde belli bir kimliğe sahip olamazlar. 

9. İletişim yeteneklerinizi iyileştirmeyin!

İletişim kalitesi ne iş yaparsanız yapın çok önemlidir. Özensiz iletişim karşınızdakilerin size değer vermemesine sebep olur. Bir e-maili imla hatalarıyla, doğru dürüst bir hitabetten yoksun bir şekilde göndermek sizin dağınık biri olduğunuz imajını verecektir. Aynı durum sunumlar ve raporlar için de geçerlidir. Net mesajlar verirseniz, olumlu etkiler yaratırsınız. Yazdıklarınızı göndermeden önce okuyun hatta tekrar tekrar okuyun. Doğru sözleri seçtiğinizden, doğru yazdığınızdan emin olun.

10. Siz sadece işinizi yapın, gerisine karışmayın!

Terfilerin tamamıyla hak etme usulüyle verildiğini düşünen, grup dinamiği ve kişiler arasındaki kompleks ilişki ağlarını dikkate almayan biriyseniz, çok çalışmanıza rağmen terfi almayabilirsiniz. Bunun en önemli sebebi, hak etmediğinizden değil, sesinizi çıkarmadan ve kimseyle ilişki kurmadan beklemenizden ileri gelmektedir.

Yöneticilerinizle diyalog halinde olmak oldukça önemlidir. Belli aralıklarla hedeflerinizi aktarmanız, kısa ve orta evrede beklentilerinizi dile getirmeniz yöneticilerinizin sizi daha iyi anlamasına olanak verecektir.

Bu 10 maddeden de anlaşıldığı gibi, insanın kendi kariyerini sabote etmesi pek de zor bir şey değil. Hangi maddeler daha çok sizi anlatıyor? Yaptıklarınızın muhtemel yararları ve zararları neler? İşin aslı şu; her hareketiniz lehinize veya aleyhinize dönen kararlara zemin hazırlamakta. Kişinin kendini, çalışma arkadaşlarını, yöneticisini ve işyerindeki dinamikleri çok iyi bilmesi ve tüm bu faktörleri dikkate alarak davranması gerekli. Hangi davranışlarınızın kariyerinizi baltaladığını bulun ve aksini yapmaya başlayın. Bol şanslar!

www.datassist.com.tr