Vazgeçmeyi ve vazgeçmemeyi öğreten küçük bir kitap: Dip

Vazgeçmek hep kötü müdür? “Vazgeçenler kazanamaz, kazananlar vazgeçmez” sözü doğru mudur? Godin bu söze itiraz ediyor hatta tam tersini iddia ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Seth Godin’in mini kitabı “Dip” ne zaman vazgeçmenin gerektiği üzerine bir kitap. Eğer hiçbir şeyden vazgeçmezseniz, hiçbir zaman “en iyi” olamazsınız. Bütün amacımız da bu değil mi; hangi alanda çalışıyorsak o alanın en iyisi olmak. 

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, rekabet içinde olduğunuz pazarımız eskiye göre çok daha net çizgilerle çizili. Örneğin, meyve sebze mi satıyorsunuz, hangi bölgeden alıyorsunuz, hangi semtte, ülkede, coğrafyada satıyorsunuz, organik mi değil mi, vs. birçok kritere cevap vererek kendi niş pazarınızı belirlemişsiniz. İşte amacımız o spesifik pazarda birincilik. 

Peki, burada vazgeçmek nerede diye sorabilirsiniz. Kendi niş pazarınıza karar kılana kadar o kadar fazla seçim yapmış, işinize yaramayacağını düşündüğünüz şeyleri elemişsinizdir ki… Örneğin, iş modelinizi oluşturma aşamasında, sürümden mi kazanacaksınız, butik, kişiye özel bir hizmet mi vereceksiniz? Hangi kapasitelerde depo tutacaksınız? Hangi müşterilere hizmet vereceksiniz? Tüm bu kararları vermeden meyve işine girene kadar, hangi fırsatları geri çevirdiniz, elediniz veya deneyip vazgeçtiniz?   

Dip nedir?

Yeni bir şeyler öğrenirken adeta içimizdeki çocuk ön plana çıkar, henüz her şey yeniyken konuyla ilgili kendimizi motive hissetmemiz kolaydır. Değişiklik hissi ne zaman yerinin monotonluğa bırakır, o zaman “dip”tesiniz demektir. Yeni yeni olmaktan çıkılmış, öğrenilen alanda çok iyi olana dek sürekli çalışma gerektiren durağan döneme geçilmiş demektir. Bu, başlangıç ile uzmanlık arasında süzülen uzun ince bir yoldur. Kimi zaman bürokrasi engelleri, kimi zaman da uzun saatler gerektiren mesailerden oluşan uzmanlaşma serüveni. Örneğin, tipik bir CEO’nun özgeçmişine baktığınızda, bu işe geçene kadar 25 yıl dipte kalmış olduğunu görürsünüz. Sayısal hedeflerine ulaşması hatta o hedefleri ikiye katlayarak geçmesi, herkesten iyi olduğunu kanıtlaması, daha uzun saatler çalışarak özel hayatından ödün vermesi, sırasında patronuna yaranma çabaları… Dip’te geçen yıllar bunları ve daha fazlasını gerektirir. Unutmayın ki, başarılı insanlar dipte oldukları süreyi monotonluğa boyun eğerek geçirmezler. Dipte kendi kurallarını kendileri yazar, kendi oyunlarını kurarlar. Dipte hep ilerlerler ancak adımlarla çalışma disiplinlerini korumaları gerekir.

Bazen de başarı için vazgeçmesini bilmelisiniz

Vazgeçmek veya pes etmek kolay iş değildir. “Ne olursa olsun vazgeçme, yapabilirsin” demiştir, anne babalarımız, öğretmenlerimiz… Nasıl kabul edersiniz başarısız olduğunuzu? Öncelikle bakış açınızı değiştirerek: Ben bu işi yapamadım değil, ben bu işi yapmıyorum çünkü diğer bir işte daha büyük başarılar kazanacağımı biliyorum diyerek. Amacınız, “en iyi olmak” unutmayın, ortalamayla yetinmek size göre değil. Dipte uzun süre uzmanlaşmaya harcayacağınız süre boşa gitmiyor çünkü siz “az bulunur” bir yetenek, bilgi birikimi ve meslek ediniyorsunuz. Kendi markanızı yaratıyorsunuz. Dünyada kaç CEO, kaç Nadal, kaç Branson var… Dip; bu gıpta ettiğimiz insanların başarılarının görünmeyen yüzü, gerçek sırrıdır. Herkesten daha erken kalkar, daha uzun saatler çalışır, hep kendinizi geçmeye çalışırsınız. Her gün en büyük rakibiniz, kendinizle yarışırsınız, bildiğiniz, sevdiğiniz yolda emin adımlarla ilerlersiniz.

Bazı işler çıkmaz sokaklara benzer. Bir hata yapar girersiniz ancak sizi hiçbir yere götürmezler. Böyle durumlarda fazla vakit kaybetmeden manevra yapıp geri dönmelisiniz. Tekrar etmekte yarar var; o sokakta durmayın, hemen çıkın. Hiçbir zaman o sokak ana artere bağlanmayacak, ancak yolunu şaşıran arabalar sapacak o yola ya da orada oturanlar… Siz çıkın yolunuza devam edin. Orada kaldığınız sürece bir başka sokağın nereye çıkacağını keşfetmekten alıkoyuyorsunuz kendinizi.

Dipteki obsesiflik başarı getirir   

Hızla çıkmaz sokaktan çıktıktan sonra, dipte kalmaktan sıkılıp bunalmayacağınız, bir diğer deyişle, severek yapacağınız alanı bulun ve bu konuda obsesif bir şekilde çalışın. Mesleğiniz, yaptığınız iş sizi kaplasın, akşam yatarken sabah kalkar kalkmaz aklınızda hep işiniz olsun. Çeşitlendirme ve çok yönlülük herkese cazip gelir ancak başarı obsesif insanın kazanımıdır. En iyi olma çabası farklı farklı aktivitelerle zaman geçirerek değil, bir işi çok iyi yaparak elde edilir. 

Bir ağaçkakan 20 defa 1000 ağaca kakarsa, bu çabası onu hiçbir yere götürmez ama aynı ağaçkakan aynı ağaca 20.000 defa kakarsa, akşam yemeğini çıkarmış olur. Birçoğumuz pes etmekten ve hiçbir zaman birinci olamayacağımızı kabullenmekten korkarız. Oysa ortalama olmak kaybedenler içindir. Vazgeçmeye cesaretiniz olmazsa, ortalamayı kabul etmek zorunda kalabilirsiniz. 

Mucizeler değil, küçük manevralar ilerlemeyi sağlar 

Dipteyken kimseden sürekli mucizeler yaratmasını bekleyemezsiniz. Bazen de küçük manevralar ilerlemenizde ve küçük engelleri aşmanızda etkili olacaktır. Yani, palyatif tedavi arayışında olmak gerekir. Palyatif tedavi ağrının giderilmesine, hastanın yaşam kalitesinin yükseltilmesine odaklanır. Özellikle iyileştirmenin mümkün  olmadığı hastalıklarda palyatif tedavi hastanın gününü kurtarmayı hedefler. Palyatif tedavi hem bir tedavi felsefesi, hem de detaylı organize edilmiş ve yapılandırılmış bir tedavi sistemidir. Kronik ve dejeneratif hastalıklarda uzun soluklu tedavi süreç ve yaklaşımlarını içerir. Ağrı, yorgunluk, depresyon gibi semptomlarının giderilmesinde etkilidir. 

Palyatif tedavi yaklaşımının bazen iş hayatına uygulanmasıyla önemli yararlar sağlanabilir. Tabii ki, mümkün olduğunda problem çözmek için derinlere inmek, daha iyi bir tasarım veya data yönetimiyle yolumuza temiz bir şekilde devam etmek hepimizin tercihi olacaktır. Ancak, eğer problemi kökünden çözemiyorsanız, ki çoğu zaman zorlu problemlere şık diye getirebileceğiniz bir çözüm yoktur, palyatif bir ara çözüm arayışına girmemiz yerinde olacaktır. Kimi zaman bu ara çözümlerin pek de gözükmediğinden şikâyetçi olabilirsiniz ancak günün sonunda gösterdiğimiz çabanın yerini bulacağını, boşa gitmeyeceğini göreceksiniz. Bir yandan, iç ve dış müşterileriniz getirdiğiniz çözümün kendi iş yapış biçimlerine etkilerinden hoşnut kalacak, diğer yandan da yöneticiniz pratik yaklaşımınızı takdir edecektir. Palyatif çözümler gündelik sıkıntıları hafifletecek, çalışanların iş kalitesini ve verimliliğini arttıracaktır.

Dipteki yolculuğunuz sizin liderliğe hazırlık döneminizdir. Bu zamanı en iyi şekilde kullanın.

NOT: Yazılarımız Ela Erozan Gürsel tarafından kaleme alınmaktadır.

datasist-001.png

www.datassist.com.tr