Gözyaşı, pişmanlık, hüzün

iMac, iPhone, iPad ile Jobs yaşamımıza nasıl farklı bir boyut kattıysa, geçen hafta ölümüyle de bizleri gözyaşı (iWept), pişmanlık (iRegret) ve hüzün (iSad) ile baş başa bıraktı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

iWept, iRegret, iSad – bu sözler The Asian Age adında bir Hint dergisinin giriş yazısından. Steve Jobs'ın dilinden Jobs'ın ölümüne duyulan hüznü yansıtıyor. iMac, iPhone, iPad ile Jobs yaşamımıza nasıl farklı bir boyut kattıysa, geçen hafta ölümüyle de bizleri gözyaşı (iWept), pişmanlık (iRegret) ve hüzün (iSad) ile başbaşa bıraktı.

Jobs'ın 56 yıllık yaşamı hayallerini gerçekleştirmeye adadığı dolu dolu bir serüven oldu hem kendisi hem de tüm insanlar için. The Economist dergisinin yazdığı gibi, o bir sihirbazdı. Sihirlerini zarif çizgilerde, kolay kullanılan ürünlerine gizledi, bizlere bu sihirlerle ilham verdi, zaman kazandırdı, yaşamımızı daha eğlenceli ve birbirimizle bağlantılı hale getirdi. iPhone ve iPad için düzenlediği lansman sunumları çoğumuzun YouTube'dan hayranlıkla takip ettiği stand-up'lardı. Teknoloji dünyasını yeniden yaratan Jobs, birçokları tarafından 21. yüzyılın Thomas Edison'ı olarak nitelendirildi. Jobs bir teknoloji dehasıydı ancak mühendis değildi. Birçok teknoloji kritiğine göre de, bu Jobs'ın en büyük avantajıydı. Bilgisayarı kişiselleştirdi, herkesin evine, odasına, çantasına hatta cebine soktu. Müzik dinlememizi, kitap okumamızı, birbirimizle haberleşmemizi hayal edemeyeceğimiz mecralara çekti.

       

Jobs hayal etti, geliştirdi, teknoloji guruları dahil bizler, şaşkın, takdir eden hatta kıskanan bakışlarla alkış tuttuk. Tasarımla ilgili algılarımızı değiştirdi. Jobs'ın tasarımları gözümüze hitap ettiği gibi, kullanımımızı da kolaylaştırıyordu, birden fazla teknolojik inovasyona aynı küçük aletten ulaşabiliyorduk. Tasarıma Jobs'ın gözünden bakmak iyi geliyordu bize. Karmaşık fikirleri en basit formuna indirgeyebiliyor, birçoğumuzun hayal bile edemediğini tasarlayıp bilgiyi parmaklarımızın uzandığı mesafeye getiriyordu. Tasarım görsel ya da pahalı olmak zorunda değildi artık.

        

Steve Jobs'ın Başarısının Sırları

Mükemmeli Hedeflemek: Jobs'ın en önemli özelliklerinden biri mükemmele odaklanmasıydı. 90'ların sonunda verdiği bir röportajda şöyle diyordu: "Mac'in çok satacağına inanıyorduk ancak Mac'i başkaları için değil, kendimiz için tasarladık. Yani, tasarımımızın ne kadar iyi olduğuna karar verecek olan da bizlerdik. Piyasaya çıkıp pazar araştırmaları yapacak değildik. Sadece yapabileceğimizin en iyisini yapmak istedik."

Jobs, teknoloji ürünleri tasarlamayı iyi bir marangoz olmaya benzetir: "Kestane ağacından güzel bir komodin yapacaksınız. Arka taraf duvara yaslanacak, kimse görmeyecek diye, mobilyanın arkasında sunta mı kullanırsınız? Siz kalitesiz malzemenin orada olduğunu bileceksiniz, sırf bu yüzden arkaya da öne kullandığınız gibi, güzel bir parça tahta seçersiniz. Akşam sakin kafayla uyumanız için, estetiğin ve kalitenin  her aşamada olması gerekir. Apple'ı diğer firmalardan ayıran bir özellik de Jobs ve üst düzey yönetiminin ‘idare eder' veya ‘yeterince iyi'yle yetinmemesi. Çalışanların her birinden beklenen her gün mükemmele ulaşmak üzere performans göstermek. Çevresindekilere hep daha iyiye gitmek için önerisi şu oldu: iyi birşey yaptığınızda bunun üzerinde fazla durmayın, daha da iyisini yapmak için çalışın, hep bir sonraki adımın hayalini kurun.

Noktaları Birleştirmek: İlk Mackintosh bilgisayarı, ‘bu bilgisayarı kim satın alır, kimin böyle bir bilgisayara ihtiyacı olur' diye hesaplayarak değil, kendi ve arkadaşları için bir kişisel bilgisayar tasarlamak için geliştirdi. Sadece üretimde ve ticari kurumlarda kullanılan oda büyüklüğündeki bilgisayarların bilgi kapasitelerinin arttırılıp ebatlarının küçültülebileceğine inandı ve PC'lere ilham kaynağı olan ilk Mackintosh'u tasarladı.  Kendi kişisel gelişimi daha da önemlisi keyif aldığı için, üniversitede aldığı bir kaligrafi dersinin Mackintosh'u tasarlarken nasıl da yardımına koşacağını yıllar öncesinden ön göremezdi. Kaligrafi sayesinde, estetik basımın bilgisayarla buluşmasını sağladı. Bu ders olmadan, çoklu punto ve orantılı mesafeli harfleri tasarlamak çok daha uzun zamanını alabilir, kişisel bilgisayarların gelişimi en az birkaç sene gecikebilirdi.

Geçmişte edindiği bilgileri yaşamının ilerleyen zamanlarında birgün değerlendireceğine inandı. ‘Noktaları birleştirmek' adını verdiği bu geçmişle gelecek arasında bağ kurma yeteneği onu hep ileriye götürdü. Gerektiğinde, geçmişten gelen engellere değil, bilgi ve deneyim birikimine bakmayı ihmal etmedi. Hep başını geleceğe doğru çevirdi, yeniliklere tam anlamıyla açık oldu. Engellere, insanların yapamazsınlarına, önüne çıkan her türlü kısıtlamaya boşver dedi.

Odaklanma ve Yalınlık: Jobs'ın en önemli mantralarından biri kompleks konuları yalınlaştırmadaki başarısı. Komplike tasarımları gerçekleştirmenin çok zor olduğu düşünülür. Ancak, bundan daha da zor olan komplike bir fikri basit bir şekilde sunmaktır. Apple ürünlerinin arkasındaki inanılmaz güç tam bundan kaynaklanmakta. Kompleks bir teknolojiye basit aygıtlar ve yalın bir tasarımla ulaşıyoruz.

Değişime İnanmak: Daha iyi şeylerin yapılabileceğine, herşeyin geliştirilebileceğine inanmak Jobs'ın iş yapış biçimiydi. Bu yaklaşımıyla büyük resmi gördü ve teknoloji sektörünü yerinden oynatan inovasyonlar yaptı. Bilgisayar sadece teknik adamların kullandığı bilgi bankası olmaktan çıktı, ofisimize ve evimize girdi, yüzyıllarca elde yapılan çizimler, tasarımlar, yazılar birden bilgisayarda yapılır hale geldi. Kasetler, CD'ler, DVD'ler ortadan kalktı, müzik ve filmler avucumuza sığan aletlerde yanımızda her yere taşıyacağımız eğlence kaynaklarımız oldu. Telefon ve bilgisayarın sabit olmasına gerek yoktu, mobil olmaya alışan biz insanların internetin gelişimiyle her yerden bilgiye ulaşması mümkündü. iMac, iPod, iTunes, iPhone, iPad derken Steve Jobs kendine bir ‘iWorld' yaratmış oldu.

Müşterilerin Bir Adım Önünde Olmak: Son kullanıcı ne düşünür ya da bunu nasıl kullanır yerine, kendini son kullanıcının yerine koydu, ben bunu nasıl kullanırım'a odaklandı. Bu yaklaşım Apple'ı ürünlerinin çoğunu müşteri ihtiyaçları ve geribildirimleri üzerine kuran teknoloji firmalarının önüne geçirdi. Jobs, kendine bağlı milyonlarca müşterisinin ihtiyaç ve isteklerini insanların hayal bile edemediği yeni oyuncaklar tasarlayarak giderdi. Her bir inovasyon bir öncekini geliştirdi, Jobs'ın hayalleriyle inşa ettiği yeni teknoloji hem kişisel hem de profesyonel hayatımızın içine kolayca oturdu. Mac, birçok farklı özgeçmişe sahip profesyonellerin kendi alanlarındaki çalışmalarına özgürlük getirdi, hayalgüçlerini daha kolay kağıda ve ardından hayata geçirmelerini sağladı.

İnsanları Geliştirmek: Steve Jobs statükoyu kabul etmeyen bir liderdi. Çalışanlarının da mevcut sınırları zorlayan, dünyayı değiştirmek için aç gözlerle çevresine bakan, fikirleriyle inovasyonları şekillendiren kişiler olmasını isterdi.

"Üst düzey birini işe aldığımda, kişinin yetenekli olması önceliğimdir. Kişi çok akıllı olmalıdır.  Ancak, asıl konu: ‘Kişinin Apple'a aşık olup olmayacağıdır.' Eğer bu yönetici Apple'a aşık olursa, herşey yerli yerine oturacaktır. O zaman kendisi için değil,  Steve için değil, Apple için en iyi olanı yapmayı isteyecektir."

Zorlu dönemlerde tüm işaretler aksini gösterse de, bir hedef uğruna uzun süre sıkı çalışmak Apple'daki üstün yeteneklerin ortak özelliği. Jobs, 2000'li yıllarda hızla kurulup kısa sürede iflas eden teknoloji start-upları için de benzer bir saptamada bulunmuştu: Başarılı girişimcileri başarısızlardan ayıran sebat edip etmemelerinde gizliydi.

Jobs, kendi gibi çalışanlarının da sonuç odaklı olmasına önem verirdi. Yöneticilerin çalışanlarının her adımını dikte ve takip ettiği bir sistem yerine, bağımsız hareketlerin desteklendiği, özgür düşüncenin beslendiği bir çalışma ortamının yeteneği geliştireceğini vurgulardı. Jobs, Apple'ın en popüler sloganlarından ‘farklı düşün' ile özetlediği gibi, en güvenli ve bilinen yolu seçmenin kimseyi ileriye taşımayacağına inanıyordu. Ona göre, takım çalışmalarında cesur seslere, kimi zaman marjinal, kimi zaman absürd gelebilecek fikirler duyulmalı hatta geliştirilmeliydi. Yaratıcılık ve üstün performans, sıkı kurallar ve  şirket politikalarıyla bastırılmamalıydı. Her çalışan şirkete, ürünlere kendinden birşeyler katıyor olmalıydı.

Çok Yönlü Düşünmek: Jobs, en güçlü rakibi Microsoft'u alkışlarken, firmanın ve Bill Gates'in dar düşündüğünün altını çiziyordu. Gates'in daha geniş düşünen ve gerektiğinde çılgınca şeyler yapmaya cesareti olan bir lider olmamasını yanlış buluyordu.  Hatta bir görüşmesinde ‘keşke Gates aktivistlere katılıp asit dökseydi veya gençliğinde bir Hint mabedine sığınsaydı, o zaman daha geniş düşünebilirdi' diye bir açıklama yapmıştı.

1993 yılında Wall Street Journal'a verdiği bir röportajda ölürken ne noktada olmak istediğini şu şekilde ifade ediyor: "Mezarda dünyanın en zengin adamı olmak bana birşey demiyor. Benim yapmak istediğim şey; her gece yatağa yatıp bugün mükemmel birşey yaptık diyebilmek."

Muhtemelen Jobs uykuya dalmadan her gece kendi kendine bu sözleri tekrar etti ve dünyaya sunduğu ürünlerin tatminiyle uykuya daldı. Ancak, son uykusuna da dünyanın en zengin adamlardan biri olarak dalmayı başardı: onun pahabiçilmez serveti hayalgücü, azmi ve teknoloji dünyasına kazandırdıklarıydı.

www.datassist.com.tr