Hızlı küçük, güçlü büyük

Büyük şirketler ihtişamlarıyla, çalışanlarına sağladıkları imkanlar ve yaşam tarzıyla bir çoğumuza çekici gelir. Kocaman bir kumsalda bir kum tanesi olmayı seçmek gibi... Oysa, küçük şirketlerde durum başkadır. Büyük şirketlerin istatistik raporlarındaki

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki küçük yaştan itibaren hep büyüğü hedeflemeye yönlendiriliyoruz. Herşeyin büyüğü makbul. Büyük güzel, iddaalı, ihtişamlı, istenen, arzu edilen… Büyük okullarda okumak, sınavları büyük notlarla geçmek, prestijli mesleklerde büyük maaşlarla çalışmak istiyoruz. Çoğu yeni mezuna sorduğunuzda amacı hedeflediği sektörün en büyük şirketlerinde çalışmaktır. Büyük şirkette çalışmak demek belli bir ekole ait olmak, işi öğrenmek, geniş kaynaklara erişebilmek, kariyer basamaklarını birer birer çıkmak demektir. Büyük şirketler ihtişamlarıyla, çalışanlarına sağladıkları imkanlar ve yaşam tarzıyla bir çoğumuza çekici gelir. Kocaman bir kumsalda bir kum tanesi olmayı seçmek gibi. Dev bir yapıda bize verilen küçük görevi harfiyle yerine getirir, departmanımız ve müdürümüzün uygun gördüğü ölçüde insiyatif alır, kendimizi bu dev yapının içinde güvende hissederiz. Şirketin aktivitelerine etkimizi görmemiz imkansızdır, üst yönetim için sadece bir istatistikten ibaretizdir.

Oysa, küçük şirketlerde durum başkadır. Büyük şirketlerin istatistik raporlarındaki bir sayı veya oran olmak yerine, kendi isminizle anılırsınız. Departman müdürleri, direktörler, genel müdür veya patron tarafından ismen tanınırsınız. Hele ki şirkete para kazandıran belli başarılar elde ederseniz, hızla kendinizi kanıtlar, şirketin genel üretimine ve satışına kendi etkinizi yakından görebilirsiniz. Küçük bir organizasyonda herkese birden fazla görev düşeceği gibi, daha fazla sorumluluk üstlenir, işin birden fazla yönünü öğrenirsiniz. Bu durum da sizi çok yönlü düşünmeye, problem çözmeye ve işi tamamlamak için inisiyatif almaya iter. İşi daha çok sahiplendiğiniz gibi, bir girişimci kafasıyla iş yapmaya başlarsınız. İşler daha az insanın elinden geçtiğinden bürokrasi duvarlarına takılmadan daha hızlı sonuca ulaşırsınız. Özellikle bağımsızlığına düşkün, girişimci karakteriniz ön plana çıkıyorsa, daha hızlı kendinizi gösterebileceğiniz küçük şirketlerde çalışmayı düşünebilirsiniz.

Küçük mü? Büyük mü?

Pek tabii ki, küçük mü yoksa büyük şirkette mi çalışmak doğru sorusuna kesin bir cevap vermek zor. Kişinin kendi kariyer hedeflerinin, karakterinin, tercih ettiği sektörün ve şirketin tek tek değerlendirilmesi gerekli. Ancak, genel hatlarıyla baktığımızda, küçük şirketlerin de büyük şirketlerin de kendine göre avantajları ve dezavantajları mevcut.

Kaynaklar: Küçük ve büyük şirketleri birbirinden ayıran en önemli özellik kaynakların mevcudiyeti. Burada kaynaklar sadece para değil, son teknoloji ekipman ve uzman danışmanları da içine alıyor. Yani, dev kaynakları olan büyük şirketler Ar-Ge ve inovasyon anlamında kendi sektörlerine hem kıdemli uzman ekiplerle hem de teknolojik araçlarla öncülük ediyorlar. Örneğin, ilaç sektörünün ileri gelen firmalarında çalışan bilim adamları klinik araştırmalarında en ileri lobaratuvar tekniklerinden ve tıbbi cihazlardan yararlanmakta, dünyanın gelişmiş üniversite hastaneleriyle ortak çalışmaları yürütmekte ve yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde başı çekmekte. Tüm bunları gerçekleştirebilmek için finansal kaynaklara, kalifiye uzman personele ve ileri teknoloji ürünü ekipmanlara ihtiyaç duyulmakta. Öte yandan, küçük şirketlerin kaynakları kısıtlı. Büyük şirketlerin sahip oldukları büyük ekipmanları alacak finansmanları yok.

Çoğu zaman yoktan var edecek yaratıcılığa ve az yatırımla çok iş çıkarmaya yönelik bir çalışma felsefeleri var. Birçok alanda farklı firmayla ortaklıklara girip kendi know-how’larını teknolojiyle tamamlamayı tercih edebiliyorlar, hükümet kurumlarıyla çeşitli projelerde beraber çalışıyorlar ve böylelikle uzman artı ekipman açığını bu şekilde gidermeye çalışıyorlar.

     

Etki: Çok uluslu bir firmada sizin çalışmalarınızın şirketin üretimine etkisini görmek zordur. Bir diğer deyişle, sizin yaptığınız işin şirketin hisse senetlerine etkisini hissedemezsiniz. Özellikle, hızlı sonuç almak ve yaptığınızın etkisini hemen görmek sizi tatmin ediyorsa, büyük şirketlerdeki çalışma şekli sizi yorabilir. Oysa, küçük şirketlerde sizin birebir uğraştığınız proje şirket cirosuna ciddi bir etki sağlayabilir, siz de kendinizin şirketin ana faaliyet alanına ne kadar katkı yaptığını görebilirsiniz. Kendi başarılarınızın şirketin genel performansına yansıması sizi daha sonuç odaklı çalışmaya itecek, daha başarılı olmak için sizi motive edecektir.

Hız: Bazen projelerin geliştirilmesi büyük şirketlerde uzun sürebilir. Proje taslağının onay alması, ekibin kurulması, gerekli izinlerin, lisansların alınması, tedarikçilerle anlaşılması ve her aşamada yönetimin karar alması uzun süreçler sonucunda gerçekleşir. Genelde küçük şirketler projenin onaylanması ve hayata geçirilmesi için daha hızlı hareket ederler. Kararlar hızla alınır, aşamalar kimi zaman birkaç gün içinde geçilir. Zaman paradır. Bu hız onlara rekabet avantajı da sağlar. Aynı küçük hayvanların büyük hayvanlara göre çevik ve atak hareket etmesi gibi, küçük şirketler de büyüklere göre hızlı ilerlerler. Örneğin, tasarladıkları yeni ürünü piyasaya vermek için acele ederler ki, pazara ilk giren firma olmanın avantajını yakalasınlar.

Yönetim: Büyük şirketlerin yöneticileri için, girişimcilik, bağımsızlık ve risk almak hergün yaptıkları işin içeriğini anlatmak için kullanmayacakları kelimeler. Dev şirketlerin kademelerini sindire sindire çıkar ve kariyer hayatlarının tümünü bu tür şirketlere adarlar ve kendi işlerinin patronu değildirler. Genelde kamu ve özel sektör arasındaki farkın bir uçurum olduğu konuşulur. Ancak, asıl uçurum küçük ve büyük şirketler arasındadır. Çoğu zaman özel sektörün büyük holdingleri ile hükümet kurumları arasında benzerlikler görülür. Bürokratik yapı, firmaların değişime şüpheyle bakan yöneticileri, eskiden kalma iş yapış biçimleri gerek kamu gerekse özel sektördeki büyük kurumların özellikleri arasındadır.

En iyi uygulamalar: Büyük şirketlerin köklü bir geçmişi vardır, birçok ürünü başarıyla lanse etmişler, projeleri hayata geçirmişler, yanlışlarından öğrenip doğrularının üzerine gitmişlerdir. Patent başvurusu yapmaktan performans yönetimine projenin her aşamasında deneyim ve bilgi birikimine sahiplerdir. Süreçler bu konulara yıllarını vermiş uzman yöneticiler tarafından kontrol edilir. Küçük şirketlerde ise, her zaman kurumsal geçmişe bakmaya, başarıları veya başarısızlıkları ele almaya imkan olmaz. Bazı şirketlerde böyle çalışmalar yoktur, bazılarında ise, işler o kadar hızlı ilerler ki, böyle geriye dönük bir araştırmaya zaman olmaz. Bazen bu nedenle işin kalitesinden ödünler verilebilir ama küçük şirketlerde zaman ve performans çoğu zaman işin kalitesinin önüne geçer. Kalite seviyesini yükseltmek için büyük şirketlerde çalışma deneyimi olan profesyoneller küçük şirketlerde kilit görevlere getirilerek en iyi uygulamaları bu şirketlere taşıyabilirler.

Kariyer Gelişimi: Yine kaynaklardan ötürü büyük şirketler küçüklerine göre daha avantajlıdır. Kişiler kendilerini geliştirmek istedikleri birçok alanda proje geliştirebilir veya eğitim alabilirler. Hem teknik alanlarda mesleki eğitimlere katılabilir hem de işe alım, koçluk, proje yönetimi, liderlik gibi teknik olmayan alanlarda kendilerini geliştirebilirler. Büyük şirketlerin elemanlarına ayırdığı yüklü bir eğitim bütçesi vardır. Diğer yandan, küçük şirketlerin böyle bir kaynağı yoktur. Daha az sayıda çalışanı olduğundan küçük şirketlerde daha fazla sorumluluk almak ve işin birçok yönünü öğrenmek mümkündür. Küçük şirketler bir bakıma mesleki kurs görevi görür, ‘iş işte öğrenilir’ söylemini destekleyen bir iş yapma biçimini benimser. Kısa sürede, ekip yönetmeye, projelerin başında görev almaya ve liderlik özelliklerinizi göstermeye fırsat bulabilirsiniz. Özetle, küçük şirketlerde aldığınız sorumluluklar sizi kendi kendinizin patronu olmaya daha hızlı hazırlar.

Çalışma hayatımıza başlarken, küçük veya büyük şirket tercihimizi prensipte belirlemiş olsak bile, o an uygun olan açık pozisyonlar, yaşadığımız yere yakın iş bulma kısıtı, sunulan maddi imkanlar gibi pek çok kritere göre karar verir, işimizde optimumu yakalamaya çalışırız. Fakat kariyerimize nasıl başlarsak başlayalım, yıllar içinde değişik yapma imkanımız her zaman olacağı gibi, bulunduğumuz pozisyonların stratejik, yani şirket için kritik olup olmaması, büyük küçük şirket farketmeksizin, her zaman önem taşıyacaktır. Aynı şekilde, üstlendiğimiz sorumluluklar ve iş başarımız ile pozisyon ve departmandan bağımsız olarak kendi kendimizi şirket için kritik, yani stratejik eleman seviyesine getirebiliriz. Her iki durumda da, çalıştığımız şirketin boyutuna bakarak kendimizi o yapıya adapte etmemiz, o yapının avantajlarından faydalanıp dezavantajlarını alt etmek için bize kolaylık sağlayacaktır.

www.datassist.com.tr