İhracat ucuzluyor ithalat pahalanıyor
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Talip Aktaş
Türkiye'nin dış ticaretinde miktar ve fiyat dengesi aleyhte gelişiyor. Haziran ayları itibarıyla son bir yıllık dönemde ihracat miktar endeksi yüzde 24.5 oranında artarken, ihracatın birim değer endeksi yüzde 8.3 oranında geriledi. Aynı dönemde ithalat miktarında yüzde 1'in altında düşüş olmasına karşın, ithalat fiyatlarındaki düşüş ihracat fiyatlarının yarısı düzeyinde yüzde 4.4'te kaldı. Bu tablo, Türkiye'nin bir birimlik ihracat için giderek daha yüksek oranda ithalat yapma zorunluluğuna işaret ediyor.
İhracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına bölünmesiyle hesaplanan dış ticaret haddi de bu gelişmeye paralel olarak Türkiye'nin aleyhine bir trend izliyor. İhracatın birim değerinin ithalattan daha yüksek oranda düşüş göstermesiyle dış ticaret haddi de haziran ayında yüzde 89.1 olarak belirlendi. 100'den büyük olması halinde ihracatçı ülke açısından avantajlı bir durumu, küçük olması halinde ise dezavantajlı bir durumu yansıtan dış ticaret haddi, geçen nisan ayında yüzde 88.3'e kadar inerek son 12 yılın en düşük seviyesini görmüştü.
İhracat birim fiyatları yeniden inişte
2003 yılı 100 bazlı dış ihracat birim değer endeksi 2008 yılında 164 değerini gördükten sonra, küresel krizin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği 200 yılında 140'a kadar gerilemiş, 2010'da kısmi bir toparlanma yaşadıktan sonra 2011 yılını 164 seviyesinden kapatmıştı. Ancak bu yılın başından itibaren birim değer endeksi yeniden ve kesintisiz şekilde düşüş göstermeye başladı. Şubat ayında 160 seviyesinde bulunan endeks değeri nisanda 159, mayısta 157 ve haziran ayında da 155 düzeyine geriledi. İhracat birim değer endeksinin bir önceki yılın aynı dönemine göre gösterdiği düşüş ise ocak ayında yüzde 0.3, şubatta yüzde 0.9 martta yüzde 3.3 oldu. Nisanda yüzde 5.8 ve mayısta yüzde 6.8 olarak gerçekleşen ihracat fiyatlarındaki düşüş haziran ayında da yüzde 8.4'e ulaştı.
İhracat miktarında yüksek artış var
İhracat miktarında yüksek artış var
İhracat birim değerindeki düşüşün, ihracat miktarında artışa rağmen devam etmesi, daha fazla ürünün daha ucuz satıldığına işaret ediyor. İhracat miktar endeksinde, birim fiyatların aksine özellikle bu yılın başından itibaren çift haneli yüksek rakamlarda gerçekleşmesi de ayrıca dikkati çekiyor. İhracat miktar endeksi, ocaktan haziran ayına kadar yüzde 13-29 arasında değişen oranlarda artış kaydetti. İlk altı aylık dönemde en yüksek artış yüzde 29.1'le mayıs ayında gerçekleşti. Haziran ayındaki artış da yüzde 27.6 olarak belirlendi.
İthalat endekslerindeki değişim daha ılımlı
İhracatın birim değer ve miktar endekslerindeki aleyhte yaşanan yüksek oranlı değişim tablosuna rağmen, ithalat cephesinde görece daha ılımlı bir hareket gözleniyor. Kümülatif olarak haziran ayları itibarıyla ithalatın birim değerinde yüzde 4.4'lük bir düşüş kaydedildi. Aynı dönemde miktar endeksindeki değişim ise yüzde -0.5 olarak ölçüldü. İthalat birim değer endeksinde en yüksek düşüler yüzde 3.9 ile mayıs ve yüzde 4.8'le de haziran ayında yaşanırken, bu düşüşler büyük ölçüde ham petrol fiyatlarındaki gerilemenin ithalat verilerine yansımasından kaynaklandı. İthalat miktarında en yüksek oranlı düşüşlerin yaşandığı aylar ise, ithalatın bir önceki yıla göre yüksek oranda hız kestiği mart ve nisan oldu.
Ticaret hadlerinde "tehlikeli" gidiş
Ticaret hadlerinde "tehlikeli" gidiş
Dış ticarette daha fazla miktarda ürünün daha ucuz fiyatla satılması ve buna bağlı olarak dış ticaret haddinin aleyhte gelişmesi süreci gerçekte 2009 yılının son çeyreğinden bu yana devam ediyor. 2007 yılında 97 seviyesinde bulunan dış ticaret haddi 2008'de 94.4 geriledi. 2009'da küresel krizin dayattığı koşullarla ithalatta yaşanan daralma dış ticaret haddini de olumlu etkiledi ve haziran-eylül arası dört aylık dönemde 100 değerini alarak dengede kaldı. Bozulma ise 2009 yılı ekim ayından itibaren başladı. Hızlı bozulma 2010'un ilk yarısında da devam etti ve beş aylık dönemde endeksin değeri yaklaşık beş puan aşağı indi. 2010 yılı mart ayında 95'in altına inen dış ticaret haddi endeks değeri, önce Ağustos 2011, ardından da bu yılın şubat ayında 90'ın altına geriledi.
Düşük büyümeye rağmen Bozulma büyük
Genel iniş çıkışlara bakıldığında, kriz sonrası dönemde 2009 yılının özellikle üçüncü çeyreğinden itibaren Türkiye ekonomisinin girdiği büyüme süreci, ithalata bağımlı dış ticaret yapısı nedeniyle dış ticaret haddinin bozulmasını da beraberinde getirdi. Bu dönemde dünyada da genel olarak yaşanan toparlanma eğiliminin ham petrol fiyatlarında yol açtığı artış, ithalat fiyatlarının hızlı artmasına neden oldu. Ardından bu yılın başından itibaren petrol fiyatlarında yaşanan gerilemeye rağmen, Türkiye'nin dış ticaret hadlerinin aleyhte gelişmesi dikkat çeken bir gelişme olarak değerlendirildi. Ayrıca, Avrupa merkezli finansal krizin Türkiye'nin en büyük ihracat pazarında yarattığı daralma da ihracat fiyatlarındaki olası artış trendini engelleyen bir faktör olarak öne çıktı ve dış ticaret haddindeki bozulmanın önemini artırdı. Bu tablonun önümüzdeki dönemde bir yandan ihraç fiyatlarının daha da gerilemesine, bir yandan da ithal fiyatlarının artması nedeniyle ihracat maliyetlerinin yükselmesine yol açması bekleniyor.
IMF İLE S&P DE DİKKAT ÇEKMİŞTİ
IMF İLE S&P DE DİKKAT ÇEKMİŞTİ
Türkiye'nin dış ticaret hadlerindeki bozulmaya Uluslararası Para Fonu (IMF) ile birlikte uluslararası derecelendirme kuruluşları da yakın dönemdeki raporlarında dikkat çekmişlerdi. IMF nisan ayındaki "Dünya Ekonomik Görünüm" raporunda Türkiye'nin dış ticaret hadlerinde aşırı "ısınma olduğu"nu belirtmiş "dışarıdan pahalı mal alıp ucuza mal satmak" anlamına gelen bu durumun yarattığı yol açacağı olumsuzluklar vurgu yapmıştı.
Mayıs ayı başında Türkiye'nin not görünümünü "pozitif"ten "durağan"a çeviren kredi derecelendirme kuruluşu Standart&Poor's da bu kararına "daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi"ni gerekçe göstermişti. S&P, açıklamasında, "Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi - ihracat fiyatları ile ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran-, bizim görüşümüze göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye'nin kredibilitesine yönelik riskleri artırdı" şeklinde görüş bildirmişti.