2012 yılında iletişimin kalbi yeni medyada attı

Teknolojik değişim ve yapısal dönüşümlerle anılan 2000’li yıllardan bir yaprak daha geride kaldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

1+1’in sadece 2 ettiği eski günler geride kaldı. Artık geçen her yıl, düzinelerce gelişmeye gebe ve evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Sorular çalışmadığınız yerlerden çıkıyor ve nasılsa bu yerler her geçen dakika logaritmik olarak artıyor. Yeni yılın da işimizi kolaylaştıracağını söylemek nereden bakarsanız bakın geleceği hafife almak demek. Şüphesiz 2013 biz iletişimciler için yeniliklerle dolu. Riskler ve fırsatlar önümüzde sıra sıra dizilmiş halde. Peki ya 2012? Geçmişini hatırlamayanın geleceği olamaz ya hani, bu hafta 2012 yılında bizi değiştiren, işlerimizi dönüştüren, kimi zaman şaşırtan, kimi zaman da eğlendiren güncel konuları, başlıkları gözden geçirelim istedik. Öyle ki pazarlama iletişiminin tüm menteşelerinin yerinden sökülüp yeniden takıldığı bu yıllar gelecek nesillerin dönüp de ‘Ne kadar ilkellermiş’ diyecekleri zamanlar olacak. Hiç şüphesiz yeni medyanın damgasını vurduğu 2012 yılı doğum sancıları çeken pazarlama iletişimi için yeniliklere doldu taştı.

İnternette özgürlüğü tartıştık

Dünya genelinde internette özgürlük ve haklarımızı tartıştık. Sene başında ABD’de telif ihlallerini önlemek için Kongre’nin gündemine alınan yasa tasarıları (SOPA ve PIPA) internet kullanıcılarını ayağa kaldırdı. Google, Wikipedia, Wordpress ve Blogspot protesto amacıyla sitelerini kapatırken, çok sayıda STK’dan konuyla ilgili destek geldi. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in “Biz artık internetin karşısında değil yanında yönetimler istiyoruz” mesajına Facebook’tan 500 bin kişi destek verdi. Twitter’dan yasa tasarıyla ilgili 4 milyondan fazla tweet atıldı. Sonunda bizzat Obama’nın talimatıyla tasarı rafa kaldırıldı. 3 Aralık’ta ise google. com.tr sunucusuna giren internet kullanıcıları ” Özgür ve açık İnternet’i destekliyor musunuz? Talebinizi hükümete iletin” mesajıyla karşılaştı. Marka olarak tüm bu gelişmeleri sıkı sıkıya takip etmemiz neden önemli diye soruyor olabilirsiniz... O zaman size özgür ve açık internet olmayan ülkelerde yapacağınız reklam kampanyalarının sansür ve filtrelemeye tabii olacağını hatırlatmak isterim.
 

Dijital PR’ın kapıları aralandı

2012 marka yöneticilerinin sosyal medya ile iyisiyle kötüsüyle çok daha yakınlaştığı bir yıl oldu. Öyle ki Nisan 2012’de 500 milyon aktif kullanıcıya ulaşan Twitter, 1 milyardan fazla kullanıcısı olan Facebook, ve 400 milyon kayıtlı kullanıcısı olan Google+ markaların iştahlarını kabartmakla kalmadı, onları harekete geçirdi. Klasik pazarlama iletişimi yöntemlerinin işe yaramaz olduğu, bir zamanlar 3-5 ‘tanıdık’ gazeteci ile çözülecek sorunların yerini çok daha komplike sorunlara bıraktığı bir çağda, rekabet giderek güçleşti. Çağa ayak uydurmakta direnen yöneticiler, PR ajanslarından ‘Twitter’ı izleyip, gerekirse gazetecileri arayıp olumsuz tweetleri sildirelim’ gibi taleplerde bulunurken, yüzünü bugüne dönmeyi seçenler ise sosyal medya ajanslarını çoktan seçti bile. Sosyal medyaya özel stratejiler belirleyen, projeler yapan ve markalara bu alanda destek veren ajanslar dijital PR’ın kapılarını araladı. Artık geleneksel yöntemlerle iletişim değil dijitale entegrasyon önem kazandı.

Yeni teknolojileri seçen kazandı

Gün geçmedi ki yeni tüketicinin ilgisini çekmek için türlü türlü teknolojiler, uygulamalar hayatımıza girmesin... Dijital ajansların kapısında “Acaba bu da ne?” diyerek kafamızda soru işaretleri ile bekleştiğimiz bir yıl oldu. Mesela QR kodu uygulaması 2012’de yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Yapılan duyuru ve tanıtımların vazgeçilmez bir unsuru haline gelen bu sistem neredeyse her yerde karşımıza çıktı. (Ancak hâlâ yeterince bilinirliğe ulaştığını söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde Avustralya’nın Sydney kentinde düzenlenen araştırma sonucunda tüketicilerin %62’sinin QR Code’u tam olarak bilmediği ortaya çıktı. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bu rakamın çok daha yüksek olduğunu düşünmek yanlış olmaz.)

Uygulamalar nereden nereye

2012’de mobil uygulamalar markaların iletişim ve pazarlaması için yepyeni bir dünyanın kapısını araladı. Akıllı telefonlar günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Önümüzdeki beş yıl içinde akıllı telefon kullanıcı sayısının ikiye katlanması beklenirken, şirketler uygulamaları sayesinde hem müşteri memnuniyeti ve bilinirlik sağladı, hem de gelir kapısı elde etti.
 

Bir araştırmaya göre uygulama pazarı geçen yıl 17.5 milyar dolardı. 2013 yılında ise pazarın 60 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Uygulama geliştirme pazarı internetten de hızlı büyüyor. Akıllı telefon ve tablet satışlarındaki artış da bu trendin besleyicisi... International Data Corporation (IDC) araştırmasına göre dünyada akıllı telefon sayısı 500 milyona yaklaştı, 2016’da 1 milyarı geçmesi bekleniyor. Eğer bu cihazlarda olmanın gerekliliğini kavradıysanız da web’i aşmanız gerekiyor.
 

Araştırma şirketi Distomo’nun yayınladığı büyüyen uygulama pazarlarını konu alan araştırmaya göre Türkiye, gelişmekte olan pazarlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Brezilya, Meksika ve Rusya’nın da yer aldığı araştırmaya göre Türkiye’de, Eylül 2011-Mayıs 2012 arasında iPhone uygulamaları kategorisinde satış hacmi bazında yüzde 54’lük büyüme kaydedildi. Bu büyüme rakamı küresel çapta Türkiye’nin 9. sırada yer almasını sağlıyor. 2012 yayıncılık tarihinde bir dönüm yılı oldu. Öyle ki efsane yayınlar dijitalin hükümranlığına boyun eğdiler veya avantaj elde etmek için yayın politikalarını değiştirdiler.

Tarihler 13 Mart’ı gösterdiğinde ünlü İngiliz ansiklopedisi Britannica, 244 yılın ardından kağıt baskısına son verdiğini açıkladı. Bundan böyle sadece internet ortamında yayına devam edeceğini açıklayan Britannica yetkilileri, internet ansiklopedisi Wikipedia ile rekabetten büyük yara almış, bunun sonucu olarak bizler yayıncılık tarihinde bir dönemin kapanmasına tanıklık etmiştik. Yine ekim ayında bir başka haber de Amerika’dan geldi. 80 yıllık bir geçmişi olan ABD’li Newsweek dergisi tarihi bir karar aldı ve yeni yıldan itibaren sadece dijital ortamda yayınlanacağını açıkladı. Amacın büyüyen tablet ve online pazarda kendine bir avantaj elde etmek ve öncü olmak olduğu açıklanırken, okuyucular arasında tablet kullanımının her geçen gün hızla arttığı ve dijital ortamın bir fırsat olduğu vurgulandı.

Tabii tüm bunlar olurken pazarlama iletişiminde de taşlar yerinden oynamaya başladı. Reklam bütçelerinden internete ayrılan pay 2012’de bir önceki yıla göre önemli ölçüde artış gösterdi. Tüm dünyada dijital pazarlama endüstrisinin gelişmesi için kurulan ve halen 33 ülkede faaliyet gösteren IAB’nin (Interactive Advertisement Bureau) Türkiye merkezi IAB Türkiye’nin açıklamasına göre dijital reklam yatırımları 2012’nin ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre %34.4 artarak 416,77 milyon TL oldu.

Dijital CRM kavramı hayatımıza yerleşti

Dijital CRM, geleneksel CRM araçlarının Facebook, Twitter ve Linkedin gibi etkili sosyal ağlarla birleşmesiyle ortaya çıktı ve kısa sürede bir fenomene dönüştü. Artık sosyal ağları kullanarak müşteriler hakkında ciddi bir bilgiye ulaşmak ve bunları kullanarak pazarlamayı şekillendirmek mümkün. Elimizdeki bunca veriyi nasıl kullanacağımız ise tam bir muamma... Çünkü bilgi artık her yerde. Birçok şirket halihazırda kullandıkları yazılımlar ve CRM uygulamaları ile müşterileri hakkında veriler elde edip bu verileri işlemeye çalışıyor. Bu verileri derlemek ise işin püf noktası. CRM’in asıl özen gösterilmesi gereken noktası bu bilgilerden yola çıkarak nasıl kampanyalar yapılacağı.

Dijital CRM’in büyük gelişmelere gebe olduğunu kaydeden Dr Selçuk Tuzcuoğlu, “Bundan 5 yıl önce havayolu şirketlerinin rezervasyon yapan müşterilerinin daha güzel bir uçuş deneyimi yaşamaları için ilgi alanları ile ilgili bilgileri Facebook’dan çekip, benzer ilgi alanları olan yolcuları uçakta yanyana oturtacaklarını hayal edebilir miydik? Ama KLM Havayolları artık bunu yapıyor. Eskiden “the limit is the sky” idi. Artık CRM’in gökyüzünde bile sınırı yok” diyor.

Evet hesapların tutmadığı bir yıl daha geride kalırken, zamanı yakalamak ve onu en iyi şekilde değerlendirmekten başka çaremiz yok. Görünen o ki 2012 pazarlama iletişiminde yeni medyanın akışını göz önüne alan şirketlerin ayaklarının yere sağlam bastığı bir yıl oldu. Yeni yıl ise bir sonraki haftamızın konusu. İletişimle dolu bir yıl dilerim...

Akıllı telefonlar vazgeçilmez oldu


Cisco Connected World Technology Raporu’na göre, akıllı telefonlar giderek hayatın vazgeçilmezi haline geliyor. Öyle ki Türkiye’deki Y neslinin yüzde 77’si akıllı telefonlarını sürekli kontrol etmedikleri zaman “endişeli, bir yanları eksikmiş gibi” hissediyor.

Sabah uyandığında akıllı telefonuna bakma oranı Türkiye’de yüzde 97, dünyada ise yüzde 90. Akıllı telefonlar diş fırçalamak, kahvaltı yapmak gibi sabah rutinleri arasına girdi bile. InsightExpress tarafından yapılan anket, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 18 ülkede, 18- 30 yaş arası 1.800 üniversite öğrencisi ve genç profesyonel arasında gerçekleştirildi. Yakın zamanda iş dünyasına girecek olan Y Nesli’nin alışkanlıklarının iş yapma şekillerini değiştireceğini söyleyen Cisco Türkiye Ülke Müdürü Ümit Cinali, Y Nesli’nin hayatında akıllı telefonların vazgeçilmez bir yeri olduğunu gördüklerini, akıllı telefonları hem iş hayatında maillerini kontrol etmek için hem de sosyal ağlarla arkadaşlarıyla iletişim kurmak için kullandığını söyledi
Cinali çıkan sonuçları, “Bağlı, mobil, bilgili, karşılık veren ve talepkar bir nesil iş hayatına katılacağını bu yeni işgücünü uygun şekilde değerlendirmek ve iş modellerini buna göre değiştirmek gerekiyor. Artık ofise bağlı değil evden hatta istediği her yerden çalışabilecek bir nesil yetişiyor.

Şirketler önümüzdeki iki yıl içerisinde çalışanlarını kendi cihazlarını kullanmaya yönlendirecekler çünkü artık BT birimleri hem şirket dışı cihazlarda güvenliği sağlamak gibi sorunlarla  karşılaşmıyorlar hem de bu şirketin cihaz maliyetini önemli ölçüde azaltacaktır” sözleriyle değerlendirdi.

 

grafik_iletisim.jpg