"Sofralar Sergisi İstanbul kutlamalar başkenti" yaratıcısı Meltem Tepeler

Meltem Tepeler, uluslararası düğün, davet ve kutlamaların aranan firması KM Events’in kurucusu ve direktörü. Bugüne kadar, çok sayıda, Azerbaycan, Rusya, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Pakistan, Hindistan ve daha pek çok ülkeden gelen çiftlerin düğünlerini organize etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

Meltem hanım, uluslararası düzeyde çalışan ülkemizin en önemli organizasyon firmalarından birisinin sahibisiniz. Kişisel başarının yanı sıra iyi bir ekip yönetimi de gerektiren riskli, heyecanlı olduğu kadar da zevk alarak yaptığınız bir iş. Birçok kapsamlı organizasyonun ve düğünlerin altında sizin imzanız var. Dünyada ilk kez yapılan Sofralar Sergisini yurtdışından konusunda en iyilerini getirerek üstelik çok kısa bir süre içerisinde oluşturdunuz. Tüm bu başarılı işlerin öncesinde uzun bir yol katettiğinizi biliyoruz. Sizi bu kadar başarılı kılan aşamaları, organizasyon yapma fikrinin düşüncenizde yer aldığı andan başlayarak bizlerle paylaşır mısınız?

Sosyal ve protokol davetleriyle ilk olarak küçüklüğümde evimizde tanıştım. Babam üst düzey askerdi, yurtdışında yıllarca askeri ataşelik yaptı. Bu nedenle evimizde hep konuklar ağırlanırdı. Haftada en az üç dört kez olan bu davetlerin içerisinde büyüdüm ve anneme çok severek yardım ettim. ‘70’li yıllardan bahsediyorum, ülkenin daha kısıtlı imkanlarının olduğu dönemler. Aslında kimsenin bilmediği sosyal davetler kavramını o zamanlar öğrendim ve bu davetlerin içerisinde büyüdüm. Evimizde çok sık protokol davetleri de olurdu. Sofraların hazırlanması, yemekte ne olacak, ikram edilecek kokteyllerin seçimi, benim yaşam biçimimdi diyebilirim. Dolasıyla da yurt dışında da bu tip davetlere çok gittim.

Sanatla da yakından ilgilisiniz…

Küçüklükten itibaren sanatın her dalına ilgi duydum, beş yaşından beri piyano çalıyorum, yağlıboya resim yapıyorum. Elime kalemi aldığım andan itibaren şiir yazıyorum ve bir şiir kitabım var. Sanata ilgi duymama rağmen lisenin de yönlendirmesi ile Boğaziçi Kimya bölümüne gittim, oralarda da mutluydum. Beynimin bir tarafında hep fen vardı.

“Girişimcilik bir histir, o hep içimde olduğunu hissettiriyordu.”

Devamlı “tam da bu değil” deyip duruyordum. Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora dönemimdeyken Budapeşte’de kendi çalışmamı sunmak üzere bir kongreye davet edildim. Kongre süresince akşamları davetler düzenleniyordu. Kongre daveti, protokol davetlerini görünce ben aslında böyle bir şey yaparsam mutlu olabileceğimi hissettim. Böylece etkinlikler düzenlemeye başladım. Çok rağbet gördü çalışmalarım, gelen çok büyük bir proje sebebiyle aniden şirket kurmak durumunda kaldım. Tüm bunlar ‘90’lı yıllarda oluyor ki o dönemlerde organizasyon yapma konusunda eksiklikler bulunuyordu.

Araştırma görevlisiydim, görevimden istifa edip üniversiteden 3 aylığına izin istedim fakat bir daha hiç geri dönemedim, iş işi getirdi. Hiçbir zaman pişman olmadım, hatta çok mutlu oldum çünkü gerçekten kalbimin sesini dinledim.

Çok hızlı bir büyüme ile KM Events olarak 28. yılımıza geldik. Bu alanda bir numarayız. Artı çok istediğimiz bir nokta var. Yıllardır bunun için çalışıyordum ve bunun başlaması bana çok gurur veriyor. 2. Jenerasyon olarak çocuklarım da başladı benimle çalışıyorlar. Birkaç kolumuz var. KM Home, ev tekstili ihracat yapıyoruz, KM Beyond Luxury diye consierge hizmeti veren bir turizm firması. Şimdi organik turizme de giriyoruz. Kısacası gitgide büyüyen bir markayız.

“KM Events olarak Türkiye’de yurtdışından 100 düğün geliyorsa yaklaşık 75’ni yapıyoruz.”

Dünyanın herhangi bir bölgesinden Pakistan’dan veya İran’dan diyelim, bizimle anlaşıp Londra’da ya da Fransa’da bize düğün yaptırıyorlar. Yani biz artık İstanbul konumlu ama çok uluslararası şirket olduk. Müşterimiz de yabancı, çalışmayı gerçekleştirdiğimiz yerler de yabancı. Tabi Türkiye’de de çok organizasyon yapıyoruz ama yine yaptığımız projelerin çoğu yabancı.

“Tabi bu arada tüm bunları yaparken çok güzel bir bebeğimiz oldu. Sofralar Sergisi’nin fikir annesi, yaratıcısı benim.”

Hayatımda sofra çok önemli hatta düğünlerimde bile önce bir sofra yaratıp onun üzerine tasarımımı geliştiririm. Önce sofradan başlarım ve etrafını şekillendiririm. Sofralar sergisini beş sene önce yapmayı düşündüm ilk kez. Çeşitli markalarla anlaşıp ve her bir marka adına bir sofra kurmayı planladım. O senenin trend sofralarını sunabileceğim, davetlilerimin katılacağı bir çeşit PR çalışması içeren bir organizasyon düşündüm. Herkesin de bir fikri olur diye yola çıkılan bir proje idi. Beş sene içerisinde uluslararası bir noktaya gelmek zorunda kaldı. Çünkü düğün planlama konferansları konusunda uluslarasın alanlarda konuşmacıyım, eğer belli cirolar yapmış ve belli başarıları imza atmışsanız yurtdışından çağrılıp konuşmacı olabiliyorsunuz. Benim pozisyonumdaki diğer ülkelerdeki arkadaşlarıma anlattığım zaman “müthiş bir proje dünyada da bir örneği yok, bunu neden daha büyük bir çerçevede düşünmüyorsun” deyince, ben de yeni fikirler oluştu.

Ben bunu yapsam her biriniz gelseniz birer sofra yapsanız, Türkiye’ye sizi davet etsem böyle bir projede olur musunuz dedim. Büyük mutlukla kabul ettiler.

“Bizim mesleğimiz 5 duyuya hitap eden bir iş. Fakat nasıl bir proje yaptığımızı gösterebileceğimiz bir platform yok. Kendimi ancak benim düzenlediğim düğünüme gelip de beni beğenen birine gösterebiliyorum.” Bu eksikliği giderme düşüncesinden yola çıkılarak Sofralar Sergisi oluştu. Slaytlarla anlattığınız da bunu veremiyorsunuz iki duyuya hitap etmek zorunda kalıyorsunuz. Tabi meslektaşlarımın da projeyi kabul etmesinin sebebi böyle bir platform yok dünyada. Türkiye’yi anlatan bir proje olmasını çok arzu ettim. Dedim ki her biriniz bir İstanbul sofrası hazırlayacaksınız. Ama sizin için İstanbul ne demekse onu anlatacaksınız. Aynı tasarımın olduğu bir konsept istemedim. Siz İstanbul’u anlam olarak anlatın. Çünkü İstanbul her şeyin ötesinde bir şehir. Dolasıyla İstanbul aşk demekse bir aşk masası yap. İstanbul gizli bir cennet bahçesi ise öyle bir sofra hazırla diye tüyolar verdim. Çünkü güzel bir Türkiye projesi olduğu için hem kültür ve turizm bakanlığının desteğini aldık. Başta ana sponsorumuz Karaca olmak üzere, yaklaşık 50’ye yakın destekçimiz vardı. Bu projeyi ilk defa ortaklı çalıştım bu kadar büyütmeme neden olan BlueChip Events Elmas Özler ile birlikte gerçekleştirdik ve ortaya uluslararası sofralar sergisi çıktı.

“Projeyi Raffles otelle ilk konuştuğumuz zaman Kasım – Aralık 2021 idi. Her şey son altı ayda şekillendi, oluştu.”

Şubat ayında tasarımcılarımızla konuşmaya başladık. Son altı ayda çok şekillendi ve son iki ayda da adeta kamptaydık diyebilirim. Normalde bir yılda hazırlanması gereken projeyi 6 ayda hazırladık son iki ayda yoğunlaştık. 9 tane çok önemli dünyaca iş yapan tasarımcıyı ağırladık. Onlardan biri Oscar törenlerinin tasarımcısıydı. En büyük zorluklarından biri onları aynı tarihte bir araya getirmek oldu. Hepsi için 25 m2 ' lik alanlar tasarladılar. Her sene tekrar edeceğimiz çok güzel bir proje oldu.

“Türkiye’ye çok farklı, uluslararası bir sergi kazandırmış olduk.”

Beraber büyütüp geliştireceğimiz bir proje oldu ve ilk sergi olmasına rağmen 2000’den fazla ziyaretçiyi ağırladık, yurt dışı ziyaretçimiz ’de çok fazlaydı. Sergi dışında panelleri oldu, yarışma yaptık, şarap tanıtımından İstanbul tarihindeki sofraların anlatımına kadar eğitimleri olan içinde etkinlikleri olan 2,5 günlük müthiş bir sergi oldu. Eğitimlerimizde sofra kültürü, gastronomi gibi çok geniş bir yelpazede konulara yer verildi.

“Katılımcıların hayallerinin üzerinde bir organizasyon oldu”

Dünya çapındaki dokuz tasarımcımızın yanı sıra arkada da bir sofra alanımız vardı. Kendi sofra tasarımlarını yapmak isteyen pek çok butik firmalar girdiler. Yarışma alanı da yarattık yurt dışı ve yurt içi iki kategori vardı. Sofra tasarım yarışmasıydı. Kriterler; yaratıcılık, renk kullanımı, hikaye kurgusu gibi buna göre puanlamalarda iki birincimiz oldu; Erica Johns Boston’dan global birinci, Bandırma’dan Melisa Demirhan Var ulusal birinci .

“Sponsorlarımız çok memnun oldu sonuçtan.”

Bazıları ekibiyle geldi bazıları ekibini almadan geldi. Ekipsiz gelenlerin tercümanlığını biz yaparak ilerledik ama sonuçtan çok memnun kaldılar ve Raffles otel çok güzel bir ağırlama yaptı. Tekne gezintilerinden her gece ayrı bir etkinliğimiz oldu. Onlarda bu kadar uluslararası etkinlik olacağını beklemiyorlardı.

Dünyadan ve Türkiye’den çiçek sponsorluklarımız da vardı. Ülkemizden İstanbul Çiçek ana çiçek sponsorumuz oldu. Çok özel çiçek siparişleri olduğu için Ekvator’dan Royal Flowers, Dominik’den Alexandra Farms ile çalıştık. Çiçekler önce Hollanda’ya uçak kargolarla geçti orada hepsi İstanbul Çiçek operasyonu ile birleştirildi. Dünyayı dolaşıp gelen çok özel çiçeklerle çalışıldı. Daha önce görmediğim çiçekleri bir gördüm. Tasarımcılarımız dünyanın farklı altı kıtasından gelen kişilerdi. Hepsinin çalıştığı çiçekler birbirinde farklıydı. Hepsinin kendine özgü çiçek siparişleri oldu.

“KM Events olarak sadece düğün değil lüks eventler de yapıyoruz”

Organizasyonlarımızın %70’i yurtdışından geliyor, Türkiye’de gerçekleştiriyoruz. Bir düğün turizm firması olarak sadece dekor ve tasarım değil gelişleri, ağırlanması, otellerinin ayarlanması, transferleri her şeyi ile ilgileniyoruz. Yurt dışına da gidiyoruz fakat yurtdışına gidip yaptığımız projenin de sahibi yurt dışından oluyor. Bir de Türkiye’den gidip de yurt dışında yapmak isteyenler var. Sadece düğün de yapmıyoruz, luxury event de gerçekleştiriyoruz, yani lüks etkinlikler. Lüks alanında ilgili proje üreten her firmaya destek veriyoruz. Mesela dünyanın en lüks saatlerinden olan Panerai saatleri ile 5 yıl çalıştık.

Lüks eventlerinde ülkemizde eksik olan nedir?

Lüks kavramı yok, lüks şudur kendini özel hissettirmek lükstür. Bazen kendinizi iyi hissettiren yumuşacık bir havlu lükstür. Ama pahalı dantelli bir havlu değil, %100 pamuk olan bir havludur o. Türkiye’de ve dünyada birçok lüks firması var ama lüks müşterinin nasıl düşündüğünü anlayan firma yok. Lüksü satın alan kitleyi tanıyıp, yaşatacağınız lüksüde çok iyi anlatmanız gerekli etkinliğinizde.

“Bana hep neden Türkiye’de yabancılarla en çok sen çalışıyorsun, en çok seni tercih ediyorlar diye soruyorlar”

Ben neyi not alıyorum biliyor musunuz? Diyelim ki Londra’dan bir müşterim olarak geliyor. Ne seviyorsunuz diyorum, gezdiği sevdiği yerlerden bahsediyor, şu sokaktaki şu lokantayı çok severim diyor. Londra’ya gittiğimde oralara bakıyorum. Ne hissediyor takip ediyorum. Dünyada trendlerin anlatıldığı fuarlara gitmeye çalışıyorum. O segmente hitap eden pek çok şeyi takip ediyorum. O zaman siz müşterinin dilinden alıyorsunuz müşteri de sizin dilinizden anlıyor. Müşteri de kendini çok büyük bir konfor alanında buluyor. Müşteriye bu gözle bakabilen firma çok az. Lüksü satabilmeniz için lüksü bilmeniz gerekiyor.

Uzun bir toplantı yapıyoruz, 2 saate varan. Hem zevklerini hem de beklentilerini, yaşam biçimlerini öğreniyoruz. Nasıl bir düğün düşlüyorlar. Zevkleri ne onları öğreniyoruz. Gönderdikleri veya gösterdikleri bir fotoğraf bile fikir edinmemizi sağlıyor. Bu konuda çok uzun konuşmak, anlamak ve psikolojik tahlil çok önemli. Sonuçta bu iş mutlulukla yapılacak bir iş. Huzurlu çalışmak çok önemli. Tabi ki çok zor projeler gerçekleştirdik fakat karşılıklı saygı ve güzel bir iletişim içinde yapabileceğimiz projeler alıyoruz.

“Türkiye’ye ilk destinasyon düğünlerini getiren kişiyim”

Bundan 20 yıl evvel hayatımda ilk kez yaptığım bir royal düğün vardı, 40 kişinin her biri Belçika kontu, kontesi gibi önemli insanlardı. İtalya Como gölünde ilk düğünü yapan Türk benim. Her şeyin ilki çok etkileyici oluyor, dünyanın en güzel ve butik otellerinden biri olan Villa d’Este’de 3 gün 3 gece sürdü. Şu anda belki çok daha detaylı düğünler yapıyoruz ama hayatımdaki ilk destinasyon düğünü olduğu için orda duyduğum mutluluğu hiç unutamıyorum.

Bir de yaptığım Suudi Arap düğünü hiç unutamıyorum. Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan ilk ve tek olan Suudi Arabistanlı iş adamı Halit Ali Rıza’nın kızının düğünü unutamıyorum. Saray özel izinle açıldı ve 600 kişi civarındaydı ve o düğünü yaparken çok duygulandım. İlk ülkemizdeki Suudi Arap düğünlerindendir.

Hayatımda yaptığım ilk Hint düğününü unutamam. Dört ay boyunca çalışıp ortaya çıkan şeyin güzelliği beni ağlatmıştı. O da Türkiye’de yapılan ilk Hint düğünü oldu.

“NATO Zirvesini Topkapı Sarayı’nda düzenledim”

Tüm devlet başkanlarını Topkapı Sarayı’nda ağırladığım NATO Summit benim için en önemli etkinliklerdir. 2000 yılında George Bush, Tony Blair olmak üzere dönemim tüm devlet başkanlarını ağırladım. Müthiş bir işti, benim için en yüksek noktadır.

Gelecek hedefleriniz nelerdir?

Sofralar sergisini burada düzenlemenin dışında başka ülkelerde yapmayı bir “road show” düzenlemek istiyorum. Başka ülkeler gitmek için önce iyice işin zorluklarını çözüp burada oturtturmak gerekiyor. Üçüncü veya dördüncü senede çok rahat yapılır. Bunun teklifleri gelmeye başladı. İlk körfez ülkeleri ile başlanıp devamında Londra, New York olabilir. Dünyanın her yerinde olur ve ülkesine göre de ismi değişebilir.

Birkaç projemiz daha var, Türkiye’yi lüks olarak konuşlandırabileceğimiz projeler bunlar. Fakat en zor olanı Sofralar İstanbul olduğu için diğer tüm projelerin üzerinden kolaylıkla geleceğimize inanıyoruz. 

MELTEM TEPELER

Kadıköy Anadolu lisesinden sonra Boğaziçi Üniversitesi Kimya bölümünde eğitimine devam etti. Aynı üniversitede Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde mastır ve doktora eğitimi sırasında etkinlikler düzenlemeye başladı. KM Events direktörü ve kurucusu. Türkiye’de Yaratıcı Etkinlikler Planlama ve Uygulama Derneği (YEPUD)’u kurucusu. İstanbul’u destinasyon düğün merkezi olarak tanıtan “Düğünler ve İstanbul” adlı kitabı hem İngilizce hem de Türkçe olarak basıldı. Babasının anısına çıkarttığı “Seni Hatırlayacağım” ilk şiir kitabı. Boğaziçi Üniversitesinde Etkinlik Yönetimi adı altında sertifika programının kurucusu ve eğitmeni. Ayrıca 2019'dan beri TUEDTürkiye Uluslararası Etkinlikler Derneği Kurucu Başkanı, ILEA-International Live Events Association'ın Avrupa Yönetim Kurulu üyesi.