Tüketici taleplerine uygunlukta tasarım unsuru kilit rol oynuyor

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, Estetik bakımdan dikkat çekici, fark yaratan ürünler ortaya koyabilmek için tasarıma önem verilmesi gerektiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle; dünyanın her yerinde, her sektörde olduğu gibi hazır giyim sektöründe de birim fiyatı yüksek ürün satışının ihracat noktasında ana hedef olduğunu belirterek, bu hedefe ulaşabilmek için ürünlerin rakip üreticilerden gerek kalite gerekse tüketici taleplerine uygunluk anlamında önde olması gerektiğini söyledi. Gülle, tasarım unsurunun bu noktada kilit rol oynadığını vurguladı.

Estetik bakımdan dikkat çekici, fark yaratan ürünler ortaya koyabilmek için tasarıma önem verilmesi gerektiğinin altını çizen İsmail Gülle, “Bu anlamda tasarım merkezlerinin açılmasına özel bir yer veriyoruz. 2016 yılında gerçekleşen reform sonrasında, üreticilerimiz tarafından önemli yatırımların yapıldığını, bugün 275 adet tasarım merkezinin çalıştığını görüyoruz. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe ise sadece yedi adet merkez bulunuyor. Bu sayının hızla artmasının, tasarım merkezlerinin girişimcilerle buluşturulmasına önemli katkı vereceğini değerlendiriyoruz. Markalaşma anlamında ise Ticaret Bakanlığımız tarafından verilen desteklerin etkin biçimde kullanılmasının faydalı olacağı görüşündeyiz” dedi.

“Rekabet gücü kazanmak için katma değeri yüksek ihracat yapmalıyız”

Hazır giyim sektörünün, ihracat birim fiyatının yüksekliği sebebiyle ekonomiye katma değer anlamında önemli katkıları bulunduğunu belirten İsmail Gülle, ülke ortalamasının 1.36 dolar olduğu 2017 yılında, hazır giyim sektörünün ortalama birim fiyatının 14.9 olarak gerçekleştiğini kaydetti. Gülle, TİM olarak her platformda katma değerli ihracatın önemini vurguladıklarının altını çizerek, bu anlamda sektörün ihracat birim fiyatına sağladığı katkının oldukça dikkat çekici olduğunu vurguladı. Hazır giyim sektörünün kaliteli ve rekabetçi ürünler üreterek başarılı bir ihracat performansı sergilediğini aktaran Gülle, zaman içinde yaşanan kur şoku, jeopolitik ve finansman sorunlarının her sektörde olduğu gibi hazır giyim sektöründe de belirli sıkıntılara neden olduğunu aktararak, “Bu anlamda rekabet gücünün sürdürülebilir olması için ihracatçılarımızın tasarıma, Ar- Ge’ye daha fazla yoğunlaşmalarını, pazar çeşitliliğini artırmalarını öneriyoruz. Beraberinde stok yönetimi, borçlanma ve yatırım gibi kararları verirken, ince eleyip sık dokumalarını, profesyonel anlamda danışmanlık almalarının önemli olduğu düşünüyoruz. Örneğin, kur hareketlerine karşı Hedge işlemlerini yapılması firmalarımızı daha güçlü hale getirecektir. Ülkemizin geldiği bu noktada, işler şansa bırakılmamalıdır” diye konuştu.

“TİM olarak Ar-Ge, tasarım, girişimcilik ve markalaşma üzerine projeler yapıyoruz”

TİM olarak birçok farklı alanda çalışmalar yaptıklarını dile getiren İsmail Gülle, katma değerli üretime destek olmak amacı ile Ar-Ge, tasarım, girişimcilik ve markalaşma üzerine projeler ürettiklerini ifade etti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte firmalara Ar-Ge ve tasarım merkezleri açmaları konusunda destek olduklarını ve bunun dışında 16-18 Kasım tarihlerinde Türkiye’nin en büyük tasarım etkinliği olan “Design Week Turkey’i” gerçekleştirdiklerini kaydeden Gülle, “On farklı ilimizde ‘Girişim Evlerimiz’ bulunuyor. Bu projede bugüne kadar 700 girişimci yetiştirdik. Bugün bu girişimcilerimiz neredeyse 350 milyon TL ciroya ulaşmış durumda. Marka konusunda ise, ‘Türkiye’ algısını dünyada daha fazla öne çıkarabilmek için yoğun mesai harcıyoruz. Türkiye Tanıtım Grubu projesi ile birlikte dünyanın ticari merkezleri sayılan şehirlerde ‘Türk Ticaret Merkezleri’ açarak, o pazarlarda önde gelen ya da öne çıkarmak istediğimiz sektörlerimizi tanıtıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konuda desteği çok büyük. 100 günlük eylem planında da işaret ettiği üzere, TTM’lerin açılışlarına hızla devam ediyoruz. 12 Eylül tarihinde Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan’ın da katılımı ile 13. Ticaret Merkezimizi Londra’da seramik üzerine açtık. Şu anda ABD, İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere olmak üzere toplam dört farklı ülkedeki beş farklı şehirde 13 ticaret merkezimiz bulunuyor. Bu sayıya 35 yeni merkezi daha eklemeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.

Verimlilik ve kaliteyi artırmak için Endüstri 4.0 uygulamaları artırılıyor

İsmail Gülle, önümüzdeki dönemde Türk hazır giyim sektörünün tedarik zincirinin dijitalleşme sürecine gireceğini ve üretim tarafında da otomasyonun artacağını öngördüklerini ileterek, “Dünya hazır giyim pazarında tüketici yönüyle kişiselleştirilmiş, çevre ve insan dostu üretim süreçlerinde oluşmuş ürünler tercih edilirken, teknolojideki gelişmeler üretim ve pazara ulaşımda büyük değişiklikler yaratıyor. Bu anlamda otomasyona dayalı üretim altyapısı ve dijital tedarik zinciri tüm sektörleri olduğu gibi sektörümüzü de yakından ilgilendiriyor. Öte yandan, Endüstri 4.0 üretim dinamiklerimizde, süreçlerimizde çok ciddi değişim ve dönüşümlere yol açacak” ifadelerini kaydetti. Sektördeki değişim ve dönüşüm trendinin, otomasyon kapsamında üretimde verimliliği ve kaliteyi artırmak için Endüstri 4.0 uygulamalarının kullanımının yaygınlaşması olduğuna dikkat çeken Gülle, internet perakendeciliğinin yükselmesi ile satışlarda internetten satış kanalının payının arttığını belirterek, internet satışlarının bir yandan tüketiciye doğrudan ulaşma imkânı sağlarken, diğer yandan sipariş porsiyonlarının küçülmesi ve teslimat süresinin kısalmasını da sağladığını ifade etti. Dünyada ve Türkiye’de hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün hızlı bir dönüşüm ve değişim trendi içinde bulunduğuna dikkat çeken Gülle, tedarik zincirinin dijitalleşmesi kapsamında gelişen yeni teknolojiler ve büyük veri analizinin, hazır giyim tedarik zincirini uçtan uca değiştirerek, yeni gelir ve verimlilik fırsatları yarattığını kaydetti.

Çevre, sağlık ve güvenlik standartlarına uygun ürünlere talep artıyor

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün geçmiş yıllarda yılda 2-3 kez hazırladığı koleksiyon sayısının, sektörün geçirdiği değişim ve gelişim, hızlı değişen moda algısı ve tüketici talepleri doğrultusunda her ay değişiklik gösteren bir döngüye ulaştığını dile getiren İsmail Gülle, bu hızlı değişimin gerekli altyapısının ancak dijitalleşme ve teknoloji ile sağlanabileceğini anlattı.

Sürdürülebilirlik ve izlenebilirlik kavramları kapsamında güvenli ürün konseptinin her zamankinden daha çok önem kazandığına ve tüketicinin artık ürünün her aşamasına hakim olmak istediğine dikkat çeken Gülle, “Tedarik ve değer zincirlerinin dijitalleşmesi ve şeffaflaşması tüketicilere bunu sağlamaktadır. Markalar ve üreticiler de tüketicilerin bu taleplerine uygun ürünler üretmekte ve üretim süreçlerini de buna göre şekillendirmektedir” diye konuştu.

Tekstil ve hazır giyim sektöründe sürdürülebilirlik ve uyum trendleri kapsamında özellikle gelişmiş ülkelerde, tüketicilerin sürdürülebilir ürünlere ve çevre, sağlık ve güvenlik standartlarına uygun işletmelerde üretilmiş ürünlere talebinin gün geçtikçe arttığını vurgulayan İsmail Gülle, özellikle genç, eğitimli ve bilinçli tüketicilerin bu yöndeki talepleri doğrultusunda küresel markaların da sürdürülebilir ve güvenli ürünleri çevreye saygılı ve yine sürdürülebilir üretim metotlarıyla geliştirmeye ve üretmeye gün geçtikçe daha çok önem verdiğine dikkat çekti.

Türkiye’deki tüketicilerde de sürdürülebilir ürünlere ve çevre, sağlık ve güvenlik standartlarına uygun ürünlere talebin günden güne arttığını, buna bağlı olarak da Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün çevreci teknolojiler konusunda Avrupa standartlarında üretim yaparak, çevreye mümkün olan en az etkiyi verdiğini belirten Gülle, “Örneğin hazır giyim üretiminde karbon emisyonu bakımından ülkemiz ton başına sağlanan 0.19 karbon emisyonu miktarı ile rakiplerinden açık ara ileri durumda ve AB ortalamalarına yakındır. Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ihracatının dörtte üçünü Avrupa pazarlarına yapmakta ve Avrupa merkezli küresel markalarla çalışmaktadır. Bu markalar, üretici firmalarımızı sıkı şekilde denetlemekte ve sektörümüz çevreyi koruma açısından da gayet yüksek standartlarda üretim yapmaktadır” açıklamasını yaptı.

Sektörün önemli sorunlarının başında finansman geldiğini, yaşanan kur dalgalanmasının ihracatçıların finansmana erişiminde önemli sıkıntılara sebep olduğunu ifade eden İsmail Gülle, özellikle TL kredilerine ulaşılma konusunda ciddi desteklere ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Gülle, sektörün bir diğer önemli sorununun ise tekstil mühendisliği öğrenci sayısında yaşanan azalma olduğuna dikkat çekerek, “Nitelikli çalışan konusunda önemli katkı veren tekstil mühendisi sayısının artırılması hususunda çalışmalara ihtiyaç bulunuyor. Sektöre katkı vereceği değerlendirilen bir başka nokta ise otomasyon ve dijitalleşmeye dönük yatırımların desteklenmesidir. Bu alanlarda yapılacak yatırımlar sektörün katma değerli ürün üretimini de önemli oranda artıracaktır” ifadelerini kullandı.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 2019 ihracat hedefi 20 milyar dolar

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün bir önceki yıla kıyasla yüzde 4.6 oranında artış göstererek 2018 yılının ilk 10 ayında 14.8 milyar dolarlık ihracat yaptığını söyleyen İsmail Gülle, yıl sonuna kadar yaşanan trendle ihracat rakamlarının 18.5 milyar dolar seviyesine gelmesini beklediklerini, 2019 yılında ise bu trendin devam etmesi durumunda 20 milyar dolar ihracat hedeflediklerini kaydetti. Hazır giyim sektörünün, Türkiye’nin gerek genel ekonomi gerekse ihracat anlamında en önde gelen sektörlerinden biri olduğunun altını çizen Gülle, ihracata otomotiv sektöründen sonra en çok katkı veren sektör olan hazır giyimin her gün üzerine koyarak devam eden performansının son derece memnuniyet verici olduğunu açıkladı.

Bu konularda ilginizi çekebilir