Hem besin hem de şifa

Lahana enerji, probiyotik ve beslenme kaynağı olarak en ideal bitkilerden. Yaprakları şifa kaynağı olarak kullanıldığı gibi birçok hastanın perhiz programında da yeri var. Bu özelliğiyle her katında şifa barındırıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YAVUZ DİZDAR

Biz besinleri sağladıkları faydalar çerçevesinde değerlendiririz. Enerji verenler, bizde yapılamayan ama ihtiyacımız olan maddeleri içerenler, vücuda emilemeyen ama bağırsakların beslenmesi için gerekli olanlar şeklinde başlıca üç bölümde topluyoruz onları. Mesela söz konusu patates olduğunda enerji için gereken maddelerin alınması ağırlıklıdır, havuç A vitamini için gerekenleri sağlar, ıspanak ise bağırsakların beslenebilmesi için özellikle gereklidir. Lahana ise bunların hepsini sağlayabilecek bir bileşim sunar. Hem enerji verir, hem B, C, D ve K vitaminlerinden yana zengindir, hem de bağırsakların beslenmesi için uygun ortamı hazırlar. Bu sonuncu işlev aynı zamanda dolaylı besleme demektir, zira bizde yapılamayan pek çok maddenin de sentezlenmesi söz konusudur.

Kendine özgü bir bileşim taşır

Birçok yönden lahana kendine özgüdür. Mesela kokusu özeldir, bu içinde yer alan kükürtlü bileşiklere bağlanır ki doğrudur. Kükürtlü bileşikler ise vücudun çatısını kuran amino asitlerden tutun, bağışıklık sistemini yenileyen bileşiklerin yapımına kadar çok önemli işlevlere sahiptir. Bu maddelerin bir kısmı elbette pişirme sırasında koku olarak kaybedilir ama beri yandan pişirmek lahananın sindirimini de kolaylaştırır. Bitki azottan yana zengin toprak ister, dolaysıyla aslında bir bitki olmasına karşılık protein yönünden de hayli zengindir lahana. Zaten bu özellikleri lahananın “tek başına” besleyici olmasının da anahtarıdır.

Tek balına yeter mi?

Lahana tarihte hep fakir yemeği olarak bilinmiş. Bunun arkasında elbette tek başına besleyici olması yatıyor. Bizim coğrafyadaki yemeği kapuska ve çok çok lezzetli. Biraz acı da koyarsanız bu lezzet pekişir. Bu yemek Batı ülkelerinde de öyle ya da böyle karşılık bulur ama onlar çiğ haliyle de tüketirler, yani salatasını yaparlar. Bizde ise salata daha çok kırmızı lahanadan yapılır ki bu, bileşim açısından beyaz lahanadan farklıdır. Lahananın lezzetli olmasının bir şartı “kırağı görmüş” olmasıdır. Daha önce de sanırım değindik, bitkinin şeker içeriği gündüz-gece sıcaklık farkı ile artar, kırağı gören lahananın acılığı da gider. İşin geleneğini bilen üreticiler lahanayı kırağı görmeden toplamaz.

Turşusu da özeldir

Evet, turşular genellikle probiyotik içerirler, yani bağırsakları ve vücudu besleyen mikroorganizma açısından zengindirler. Ancak bu özellik yapısı gereği lahanada daha fazla ortaya çıkar. Malum lahana yaprakları son derece diri ve içerik olarak da besleyicidir. Her mikroorganizma her yerde gelişmez, lahana ise bu ortamın en iyi halini sunar.Turşusu probiyotiklerin çoğalmasını kolaylaştırır.

Tedavi için kullanılmış

Lahanayı herkes yemelidir ama çocuklara özellikle sevdirmekte fayda var. Farklı şekillerde masaya koyun mutlaka birini seveceklerdir. Bir beslenme biçimi olarak bütün hasta gruplarına da uyar lahana. Tek sorunu, o da daha çok çiğ tüketilmesi durumunda geçerlidir, gaza neden olması. Bu da kısa sürede adapte olunarak geçer. Zaten diğer pek çok besinin aksine lahana “tıbbi bitki” olarak kabul edilmiş ve iyileştirme amacıyla çok farklı hastalıklarda kullanım alanı bulmuştur. Öyle bir yiyecektir ki hem besindir hem de şifadır.

Bu konularda ilginizi çekebilir