Kaplıcalarda 'sağlıkçı' yerine en az bir doktor bulunacak
Danıştay, en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli çalıştırılmasını zorunlu kılan yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurarak, yeniden kaplıcalarda doktor bulundurulması zorunluluğu getirilmesine karar verdi.
ANKARA - Danıştay, en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli çalıştırılmasını zorunlu kılan yönetmelik hükmünün yürütmesini durdurarak, yeniden kaplıcalarda doktor bulundurulması zorunluluğu getirilmesine karar verdi. Yüksek Mahkeme, kaplıcalarda asgari bir doktorun bulunmasının yürütülen hizmetin gereği olduğunu, en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personelinin yeterli görülmesine ilişkin düzenlemede hukuka ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığına hükmetti.
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Hekimleri Derneği, Kaplıcalar Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmeliğin bazı hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı.
Danıştay 10. Dairesi, Yönetmeliğin 3. maddesiyle değiştirilen, "Kaplıca ve talassoterapi tesislerinde; en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli çalıştırılması zorunludur. Sağlık personeli bu tesislerde tam zamanlı çalışır" hükmündeki, "...en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli..." ibaresinin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Dairenin kararında, Kaplıcalar Yönetmeliği'nin, doğal tedavi edici unsurların sağlık amaçlı kullanıldığı kaplıca, içmece ve talassoterapi tesisleri ile bu tesislerin sahip ve işletenlerini kapsadığı belirtildi.
Kararda, Yönetmeliğin amaç, kapsam ve dayanak hükümlerinin değerlendirilmesinden, kaplıcaların doğal tedavi unsurlarının tedavi edici faktör olarak kullanıldığı sağlık amaçlı tesisler olduğu, yönetmeliğin de bu tesislerin nitelik ve niceliklerinin belirlenmesi amacıyla çıkarıldığı, dolayısıyla kaplıcalarda bulunması gerekli asgari personelin de yürütülen faaliyetin niteliği ve hizmet gerekleri gözetilerek idarece belirleneceği vurgulandı.
Kanuna göre doktor zorunlu
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na göre, kaplıcalarda daimi veya tedavi mevsimine özel ihtiyaca göre bir veya birkaç tabip bulunmasının zorunlu olduğu vurgulanan kararda, 3153 sayılı Radyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun'a dayanılarak yürürlüğe konulan Fizyoterapi ve Bunlara Benzer Müesseseler Hakkında Nizamname'de da kaplıca ve içmelerde tercihan bir fizikoterapi ve hidroterapi mütehassısı, bulunmadığı takdirde Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na göre bir tabip bulundurmaya mecbur olduklarının hükmü bağlandığı hatırlatıldı.
Kararda, 24 Temmuz 2001 tarihli Kaplıcalar Yönetmeliği ile yönetmelikte 2003 ve 2004 yıllarında yapılan değişikliklerin tümünde, kaplıcalarda bulunması gereken zorunlu asgari sağlık personeli arasında en az bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı veya tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uzmanı ve onun yanı sıra diğer sağlık personeline yer verilmişken ilk defa dava konusu 16 Nisan 2010 tarihli yönetmelik değişikliğiyle en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli bulundurulması yeterli bulunarak, doktor bulundurma zorunluluğunun sona erdirildiği belirtildi.
Sağlık Bakanlığı: "Uzman sayısı yetersiz"
Davalı Sağlık Bakanlığı Daire'ye gönderdiği savunmasına da yer verilen kararda, Bakanlığın, ülke genelinde bin 622 fizik tedavi uzmanı bulunduğunu, bunların 811'inin Sağlık Bakanlığı kadrolarında, 164'ünün üniversite hastanelerinde, 647'sinin özel hastanelerde çalıştığını belirttiği kaydedildi. Savunmada ayrıca, ülke genelindeki 10 tıbbi ekoloji ve hidroklimatoji uzmanının 4'ünün Bakanlık kadrolarında, 5'inin üniversite hastanelerinde, 1'inin özel sağlık kuruluşlarında çalıştığı, ülke genelinde 155 ruhsatlı kaplıca tesisi bulunduğu, ancak kaplıca suyu kullanmasına rağmen uzman hekim yetersizliği nedeniyle sözleşme yapacak hekim bulamayan yaklaşık 400 tesisin ruhsat işlemlerine başlayamadığının belirtildi ifade edildi. Daire'nin kararında, Sağlık Bakanlığı'na "sağlık riski taşıması halinde buralarda en az 1 hekim bulundurulması gerekip gerekmediğinin bilimsel olarak ortaya konulup konulmadığının ve neden lise düzeyinde sağlık personeliyle yetinildiği" sorularak, buna ilişkin bilgi ve belgelerin istendiği bildirildi.
Bakanlığın cevabında, "muhtemel rahatsızlıkların önlenmesi için en az lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personeli görevlendirilmesinin öngörüldüğü, ancak doktor görevlendirilmesini kısıtlayıcı herhangi bir hüküm bulunmadığının belirtildiği" aktarılan kararda, başka herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı vurgulandı. Kararda, "Bu durumda, kaplıcaların sağlık amaçlı tesisler olduğu, yönetmeliğin amacı ve dayanağı olan mevzuat hükümlerinde tabip bulundurmaya ilişkin hükümler dikkate alındığında, kaplıcalarda asgari bir tabibin bulunması yürütülen hizmetin gereği olup lise düzeyinde sağlık eğitimi almış sağlık personelinin yeterli görülmesine ilişkin düzenlemede hukuka ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmamaktadır" denildi.
Davalı Sağlık Bakanlığı, Danıştay 10. Dairesi'nin kararına itiraz etti. Başvuruyu görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bakanlığın itirazını reddetti.