Pirinç mi yoksa bulgur mu yumurtanın sarısı mı beyazı mı?

‘Sağlık bu, şakaya gelmez'! derler ya. Tam da öyle. Sonuçta dünyada bir ‘Ceteris Paribus’ (her şey aynı) durumu yaşanmıyor. Gerçek dünyada komplikasyonlar var. Araştırmacılar çalışmalarında ‘tam anlamıyla’ bizim gibi insanları incelemiyorlar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban_saglik-009.jpg

Her gün yeni bir sağlık araştırmasının sonuçları gazetelerde yer alıyor. Bunların pek çoğu eğer bir şeyi yaparsak ya da yapmazsak– daha fazla kahve içersek, şu sebzeyi yersek, diğerini yemezsek, şu diyeti uygularsak daha iyi (veya daha kötü) bir sağlığa kavuşacağımızı söylüyor. İş, öyle bir noktaya geldi ki: 'Yeşil zeytin mi siyah mı? Yürümek mi koşmak mı? Soğan mı sarımsak mı? Pirinç mi bulgur mu? Yumurtanın sarısı mı beyazı mı'? gibi aslında daha önce farkında bile olmadığımız sayısız ‘ikilem’ ortaya çıktı. Ortada bir ikilem, problem var ise bilim insanları bunları tartışsın ki bilim ilerlesin. Bilim, olumsuzlama üzerinden ilerlerler öyle değil mi? Hem bu, onların işi zaten. 

Konuyu açtım çünkü derdim ‘Sağlık bu, şakaya gelmez’ demek, ‘daha fazla temkinli olmak gerekiyor’ demek. Sonuçta, sağlık söz konusu ve bir uzman olmasanız da okuduğunuz araştırmanın sonuçlarını kendiniz açısından değerlendirebilmelisiniz. Peki ama ne yapmak, nasıl yapmak gerekiyor? Okuduğunuz haberin, araştırmanın size uygun olup olmadığını öğrenmenin bazı basit yöntemleri var. ‘Pirinç mi bulgur mu?’ diye soran bir haberde dikkate almanız gereken araştırma sonuçları ile işe yaramaz olanları birbirinden ayırt etmenin kolay yolları var. Hemen anlatayım. 

Deney tüpü ile mi yoksa? 
Öncelikle ve tabii ki en iyi yöntem yayınlanan araştırmanın işin ehli tarafından dikkatli bir incelemesine göz atmaktır. İkinci olarak yayınlanan araştırmanın hayvanlar üzerinde mi yoksa deney tüpü ile mi gerçekleştirildiğine bakmak gerekir. Çünkü eğer böyleyse araştırmanın insanlar üzerindeki etkisi hakkında sınırlı bir görüşe sahip olabilirsiniz. Üçüncüsü eğer çalışma insanları da kapsıyorsa kendinize soracağınız sorular şunlar: Araştırmacılar, araştırmalarında hangi metodu kullanmış ve örneklemleri ile ne kadar benzerlik gösteriyorum? Sonuçta dünyada bir ‘Ceteris Paribus’ durumu yaşanmıyor. Gerçek dünyada komplikasyonlar var. Ayrıca araştırmacılar da çalışmalarında ‘tam anlamıyla’ bizim gibi insanları incelemiyorlar. Ne yapıyorlar? 

Bize benzeyebilecek insanları örneklem olarak belirleyip örneğin bir ilacı almak ya da almamanın etkilerini farklı yöntemleri kullanarak açıklıyorlar. Bu nedenle de sonuçları kendimiz açısından değerlendirirken daha dikkatli olmamız gerekiyor. Ne demiştik? Sağlık bu şakaya gelmez. 

Ceteris Paribus mümkün mü? 
Yeri gelmişken size Ceteris Paribus’u açayım. Kavramı iktisat 1’deyken öğrendim. İktisat doktorası yapıyorum hala çözmeye çalışıyorum. Latince, “Diğer tüm durumlar sabitken’ anlamına gelir. Bir analiz yöntemidir. Pekçok bililm dalı bu yöntemi kullanır. En yaygın iktisatta kullanılır. Ele alınan konuyla ilgili analizde bir değişkendeki değişmeyi, diğer tüm değişkenlerin sabit olduğu varsayımıyla irdelersiniz. Tek bir değişkendeki değişimlere odaklanırsınız, dünyada diğer değişen şeyleri ‘sabit’ görürsünüz. Yazıldığı gibi okunuyor; bunun olması, Ceteris Paribus, gerçek dünyada mümkün değildir.

'İsveçli bilim adamlarının araştırmalarını da teyit edin'
Televizyonda ‘İsveçli bilim adamları’ tarafından yapıldığı söylenerek sunulan araştırmaların dahi geçerliği ve güvenilirliği teyit edilmelidir. Bir araştırmanın olumlu birkaç bulgusunu ortaya koyup, olumsuz olanları gizlemek ya da geri planda tutmak etik olmasa da karşılaşılan durumlardır. Bu nedenle sağlık araştırmalarından yola çıkılarak yazılan sağlık haberleri okunurken mutlaka çalışmanın ana kaynağına, yani yayınlandığı bilimsel dergiye ulaşarak tam metnini okumak en doğrusu. Elbette bu her zaman mümkün değil. Bu nedenle yapılması gereken, habere göre bir yorum ya da uygulama yapmadan önce mutlaka bir hekime danışılmalı.

Rakamlar ve gerçekler
Bakın, benim anlattıklarım konusunda Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güldal Süyen ne söylüyor?

1 - Hiçbir araştırma sonucu ilgili tüm kişilere uyarlanamaz, sağlık söz konusu olduğunda çok temel bazı prensipler dışında aynı soruya birden fazla doğru yanıt verilebilir, kişisel doğrulama ancak yetkin bir hekimin kararı ile mümkün olur. 

2 - Bir kişinin bir hastalığa yakalanma olasılığı, hastalık sürecinin ağırlığı, tedavi yöntemlerine yanıt vermemesi gibi değişkenler başta genetik ve çevresel faktörler olmak üzere pek çok etki altındadır. 

3 - Yaşamın işleyiş mekanizmalarının anlaşılması ya da yeni bir ilaç geliştirilmesi vb. konulu bilimsel araştırmaların ilk önce bu amaçla üretilen deney hayvanları üzerinde yapılması etik bir zorunluluktur. Hatta deney hayvanlarının kullanılması için bile aynı bilgiye alternatif yöntemlerle (örneğin hücre kültürü, simülasyon gibi) ulaşamayacağınızı kanıtlamanız gerekir. 

4 - Alternatif yöntemlerin yetersizliği durumunda, deney hayvanları kullanılarak yapılan araştırmanın uluslararası bilim dünyasında birikmesi sonrasında insan denekler kullanılması söz konusudur. Alternatif yöntemler ve deney hayvanları ile yapılan araştırmalar aynı etkinin insanda görüleceğini yüzde yüz göstermese de oldukça sağlam bir kanıt sunar. 

5 - Standart yetiştirilmiş deney hayvanlarından oluşan örneklemlerde bile farklı bireysel yanıtların alındığı düşünüldüğünde, örneklem ile benzerliğin sonuç konusunda kesin bir kanıt olmayacağı söylenebilir. Elbette örneklem ne kadar benzerse, uygunluk şansı o kadar artar. 

6 - Araştırmaların niteliğine göre kimi zaman araştırılan konunun yararlı etkileri üzerinde durulur ancak mutlaka olası yan etki/ zararlı etkiler konusunda da bilgilendirme yapılmış olmalıdır.

Bu konularda ilginizi çekebilir