Türkiye'de hem çocuklarda hem büyüklerde besin alerji sıklığı artıyor

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ülke genelinde besin alerjisine yönelik kapsamlı bir analiz yaptı. Buna göre, Marmara ve Ege Bölgeleri’nde süt; Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de ise yumurta en sık görülen besin alerjisi olarak kayda geçti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehmet KAYA

ANKARA - Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) ülke genelinde yaptığı bir araştırma ile çocuklarda besin alerjisine yönelik kapsamlı bir analiz yaptı. Araştırma, son dönemin tartışmalı konularından olan sezaryen doğuma ilişkin bir bulguyu da ortaya koydu. Araştırmaya yönelik bir değerlendirme yapan AİD Başkanı Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel “Ülkemizde besin alerjisi özellikle de bebeklerde hızla artıyor. Doğal yöntemlerden uzaklaştıkça alerjileri daha fazla göreceğiz gibi duruyor. Beslenmede, doğumda ve günlük yaşamda doğal yöntemlere sahip çıkalım, doğa ile barışık yaşayalım” uyarısında bulundu.

Kongrede tartışıldı

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, 17-21 Kasım 2018 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirdiği 25. Ulusal Kongresi’nde Türkiye’nin besin alerjisine yönelik araştırma sonuçları sunuldu. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD)’in Prof. Dr. Ayşen Bingöl koordinatörlüğünde, çocuklarda besin alerjisinin karakteristik özelliklerinin saptanması amacıyla Türkiye genelinde yaptığı araştırmada ilginç bulgulara ulaşıldı.

Çalışmanın sonuçlarına göre, besin alerjisi sezaryenle dünyaya gelenlerde yüzde 68,5 olurken normal yolla doğanlarda ise yüzde 31,8 düzeyinde kaldı. Türkiye’de sezaryen doğumların yüzde 54 dolaylarında olduğunu belirten Prof. Dr. Şekerel bu oranın Dünya Sağlık Örgütü’nün standartlarının çok üzerinde olduğuna işarete ederek, Türkiye’de çocuklarda besin alerji artışının sezaryen doğum oranındaki yükseklikle ilişkili olduğunu bildirdi. Şekerel “Alerji gelişimi tek bir etkene bağlı değil ama doğum yönteminin bu etkenlerden biri olduğunu gördük. Bebeğin dünyaya normal doğumda olduğu şekilde mücadele ederek gelmesinin onu güçlü kıldığını alerji gibi hastalıklardan koruduğunu görüyoruz. Eğer hastalıklardan korunmak istiyor isek doğayla ve doğal yöntemlerle barışık yaşamayı tekrardan hatırlamamız gerek.”

Besin alerjisi görülen çocukların yüzde 56’sında alerjik egzama-atopik dermatik gözlendiğini bildiren Şekerel, yüzde 23,6’sında hışıltılı çocuk; yüzde 14,1’inde astım; yüzde 15,2’sinde alerjik rinit; yüzde 28,3’ünde ise ürtiker anjioödem eşlik eden hastalık olarak rastlandığını açıkladı.

Yetişkin Çalışması Koordinatörü Doç. Dr. Gülden Paşaoğlu Karakış da erişkin yaşlarda alerji görülme sıklığındaki yükselişe dikkat çekti. Erişkinlerde besin alerjilerinin klinik özellikleri ve risk faktörlerini belirleyebilmek amacıyla yapılan çok merkezli epidemiyolojik araştırma sonuçlarını paylaşan Doç. Dr. Paşaoğlu Karakış şu bilgileri verdi:

“Besin alerjisi kadınlarda daha sıktır. Hastalarımızın beraberinde sıklıkla alerjik rinit veya astımları vardır. Büyük çoğunluğu solunum yoluyla alınan alerjenlerden özellikle polenlere duyarlıdır. Bu hastaların üçte birinde alerjiye neden olan protein polen ve besinde ortak olup çapraz reaksiyon sonucu hastalığa neden olmaktadır. Bu durum hastada besini aldıktan sonra dilde karıncalanma, uyuşma hissi şeklinde hafif belirtilere neden olur. Polene duyarlı hasta bazı meyveleri yediğinde bu belirtiler görülebilir. Bize başvuran hastaların beşte birinde de ise besine bağlı daha ciddi alerjik reaksiyon gelişmiştir” dedi.

Çocuklarda besin alerjisi araştırması

Türkiye’de bütün bölgelerde 25 merkezde yürütülen araştırmada, 1248 besin alerjili çocuk değerlendirildi.

Buna göre yaş grubuna göre besin alerjisinin görülme sıklığı şu şekilde gerçekleşti:

• 0-2 yaş aralığında yüzde 62,2;
• 2-5 yaş aralığında yüzde 25,8;
• 5-12 yaş aralığında yüzde 9,8
• 12-18 yaş aralığında yüzde 2,2.

• Marmara ve Ege Bölgeleri’nde süt; Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de ise yumurta en sık görülen besin alerjisi olarak kayda geçti.