“Hatay engellenen bireyler düşünülerek inşa edilsin”

UNDP raporuna göre, enkazda yaralanan depremzedelerin yüzde 70 kadarının engelli kalabileceği tahmin ediliyor. Erişilebilir Her Şey sosyal girişim kurucuları Seben Ayşe Dayı ve Serim Berke Yarar, “Şehirler inşa edilirken engellenen bireyler de düşünülmeli. Yeni bedenlerinde bireyler, bağımsız hareket etmek istiyorlar. Erişilebilir bir Hatay istiyoruz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hamide HANGÜL

Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan depremlerinin üzerinden 1 yıl 2 ay geçti. Büyük yıkımlara neden olan ve 11 şehri etkileyen depremler karşısında çoğu bölge halkı halen konteyner kentlerde yaşamını sürdürürken, yaralananların birçoğu da hayatlarını değiştiren ciddi yaralar aldı.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) önemli bulgular ortaya koyduğu, “Türkiye’de 2023 Depremlerinden Sonra Toparlanma ve Yeniden İmarı, UNDP Teklif ve Öneriler” raporuna göre, enkazda yaralanan depremzedelerin yüzde 70 kadarının engelli kalabileceği tahmin ediliyor.

Bu noktada onların bakımı, iyileşmesi ve topluma tam olarak yeniden entegrasyonlarına yönelik koordinasyonun güçlendirilmesi için çözüm yollarının hızlı bir şekilde uygulamaya konulması gerekiyor. Deprem nedeniyle 2,3 milyon insanın çadır ve konteyner yerleşimlerinde yaşadığına işaret edilen raporda, bölgenin önemine vurgu yapıldı. Raporda, depremlerin neden olduğu hasar ve zarar toplamı 103,6 milyar dolar olarak tahmin edilirken, bu rakamın Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 9’una denk geldiği ifade edildi.

50’den fazla kurumla işbirliği gerçekleştirdik

Erişilebilir şehirler konusunda biraya geldiğimiz Erişilebilir Her Şey sosyal girişimi kurucuları Seben Ayşe Dayı ve Serim Berke Yarar, söz konusu rapora işaret ederek, “Hatay engellenen bireyler düşünülerek inşa edilmeli. Şehirler engelle inşa edilmesin” çağırısı yaptı. Kendilerinin üç kurucu ortak oluklarını söyleyen Yarar, “Kültür sanattan perakendeye, yeme-içmeden ulaşıma kadar işbirliği yaptığımı 50’den fazla kurum var” dedi.

Türkiye’nin 11 ilini etkileyen 6 Şubat depremleri sonrasında ne yapabileceklerini düşündüklerini dile getiren Yarar, sivil toplum kuruluşlarıyla buluştuklarına işaret etti. BM raporuna göre, enkazdan çıkan bireylerin çoğunun engellenen birey olabileceğine işaret edildiğine dikkati çeken Yarar, bu noktada net bir rakam olmasa da çok fazla engellenen birey olduğunu gördüklerini söyledi.

Erişilebilir konteyner kentler yok

 Şehirler yeniden imar edilirken, karar alıcıların erişilebilirliği de göz önüne alması gerektiğinin altını çizen Yarar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehirler yeniden inşa edilirken engellenen bireyler de düşünülmeli. Deprem sonrası engellenen 25 gençle buluştuk.

Onlarla ‘Nasıl bir Hatay istersiniz’ diye konuştuk. Şunu duyduk: ‘Ben yeni bedenimde, Hatay yeniden inşa edildiğinde bağımsız şekilde arkadaşlarımla eskisi gibi dolaşmak istiyorum, Sanayi Caddesi, Uzun Çarşı’da... Kültür-sanat, spor alanlarına ihtiyacımız var, bu alanlara girebilmek, çarşıya çıkmak istiyorum’ dediler. Yine erişilebilir bir konteyner kent, sokak, konut istiyorlar. ‘Şu anda konteyner kentlerdeyiz ama erişilebilir değil’ diyorlar.

O nedenle erişilebilir şehirler inşa edelim. Çünkü, o sağlanmadığı noktada engellenen bireyler oluyor. Erişilebilir konteyner kentler yok. Hepsinin girişimde basamak var. Çakıllarda oluştuğu için tekerlekli sandalye kullanıcıları gitmekte zorlanıyor. Hatay’da ulaşım çok büyük bir konu. Ulaşım ve konteyner kentlerdeki yaşam, engellenen bireylere uygun hale getirilmeli.”

Her dükkanın önünde 25 santim basamak var

Hatay’da çok güzel bir mimari yapıldığını, eskisi gibi çarşı kurulduğuna işaret eden Yarar, “Ancak her dükkanın önünde en az 25 santimlik basamak var. Kaldırımlar, sokaklar, konutlar, konteyner kentler erişilebilir değil. O nedenle erişilebilir bir Hatay istiyoruz. Bu noktada çok güzel standartlar var. Ancak bu tasarımları kullanmaya yanaşmayan bir bakış açısı da var. Şehirlerin erişilebilir olması bakımından bu standartların kullanılması önemli. Böylelikle yeni engellenen bireyler de eşit ve rahat yaşayabilsin. Çünkü engellenen bireyler çoğunluk oldu. Bunun görülmesi gerekiyor” diye konuştu.

Borusan’dan destek

Seben Ayşe Dayı ve Serim Berke Yarar’ın Erişilebilir Her Şey girişimi, Borusan’ın “Birlikte İyileşiyoruz” mesajıyla deprem bölgesine odaklandığı, ikinci dönem Sürdürülebilir Fayda Programı desteğini almaya hak kazandı. Girişim, erişilebilir kentler tasarlama konusunda harekete geçirici, bilinçlendirici, kamuoyu oluşturulacak bir iletişim ve savunuculuk kampanyası yürütülmesine odaklanıyor.

Tekerlekli sandalyedeki anne mutfağı nasıl kullanacak?

Erişilebilir Her Şey kurucularından Seben Ayşe Dayı, erişilebilirliğin önemine vurgu yaparak, şunları söyledi: “Aslında engeller şehirlerde. Hatay erişilebilir olsun ve bunu birlikte yapalım. Standartlara uygun olmayan alanlar nasıl erişilebilir olsun?” diye sordu.

Hatay’da gençlerle buluşmalarında onların isteklerine kulak verdiklerini dile getiren Dayı, engellenen bireylerin bağımsız bir şekilde konteynerlerine girip çıkmak istediğini belirterek, “Yeni konutların, yeni bedenlerine göre yapılarak teslim edilmesi önemli. Binaları tasarlanırken asansörün kapı genişliği acaba tekerlekli sandalyenin girmesi için uygun mu? Depremden sonra tekerlekli sandalyeyle yaşayan bir anne evinin mutfağını nasıl kullanacak?

Bunların yapılması için halen zamanımız var. Yine kaldırım yükseklikleri, hastaneler, kamu binalarının erişilebilir olması çok önemli. Görmeyenler için kılavuz yollar olacak mı? Doğru ışıkta durup yaya yoluna çıkartacak mı? Yeni kurduğunuz her alanda erişilebilirliği düşüneceğiniz pek çok nokta var.”