Hatay’dan serbest şehir hamlesi

Hatay, ‘ezan, çan, hazan’ seslerinin birbirine karıştığı, üç semavi dinin kalbi. Suriye’de yaşanan çatışma ortamı 3 seneyi aşkın bir süredir kenti kıskacına almış durumda. Hataylılar, çareyi serbest bölge mantığını bütün kente yaymakta arıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HANDAN SEMA CEYLAN

HATAY - Hatay, hemen yanıbaşındaki Suriye’nin içinde bulunduğu şiddet ortamından en çok etkilenen Anadolu kenti oldu. Şehirde bir taraftan ‘misafir’ statüsüyle sayıları her geçen gün artan Suriyelilerle ortak yaşam formülü aranırken, bir taraftan da ekonomik kalkınma için yeni projeler geliştiriliyor. 16.5 milyar dolar iş hacmini temsil eden ve üyelerinin 41 bin insana istihdam sağladığı İstanbul merkezli Hatay İşadamları ve Bürokratları Derneği, kentin ekonomisinin ayağa kaldırılması için öncülüğe talip. Kısa adıyla HATİAB, kentin topyekün bir ‘serbest bölge’ye çevrilmesini istiyor. Singapur ve Dubai’de yer alan serbest bölgelerin mantığıyla kurulacak bölgenin lokomotif gücü olmak isteyen HATİAB, bu doğrultuda kentin 10 yıllık hedeflerini de belirlemiş durumda. Şu anda 2 milyar 83 milyon dolar ihracat yapan Hatay’ın proje ile birlikte 10 yıl içinde 25 milyar dolar ihracat yapar hale gelmesi planlanırken, kişi başına gelirin de 10 yıl içinde 50 bin dolara ulaşması gibi büyük bir hedef var. Tüm bu hedefl ere ulaşılması için de dernek her iki ayda bir İstanbul’da ‘Hatay Günleri’ düzenleyecek. Her iki yılda bir ise ‘Hatay Ekonomik Forumu’ 9 ana başlık altında toplanacak. Foruma, dünyada ekonomiye yön veren isimler, finans kuruluşları, işadamları ve devlet büyükleri davet edilecek. İlk forum 2015 yılının Mart ayında düzenlenecek. Forumun aynı zamanda bir Ortadoğu ülkeleri ekonomi zirvesi niteliğinde olması hedefleniyor. Şimdiden 15 yatırım fonu organizasyona katılacağını açıklamış. Hatay organizasyonlarına Türkiye’deki tüm büyükelçiler ile ticari ateşeler de davet edilecek. 

‘Bu bir hayal değil, gerçekleştirmek için şimdiden adımlarımızı sağlam atıyoruz” diyen HATİAB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Güder, Antakya’da sorularımızı yanıtladı. Başkan Güder, Türkiye’nin en büyük 10 derneğinden biri olduklarını savunuyor, “Yaklaşık 20 yıldır çeşitli STK'larda çalışıyorum. Kentimiz Türkiye'de birlik, beraberlik ve hoşgörüyü temsil ediyor. Derneğimizin de birinci hedefi bu. Bununla birlikte kentimizin ekonomik zenginlik ve potansiyelini de ortaya çıkartmak istiyoruz. İstanbul merkezli bir derneğiz. Antakya, Ankara ve İzmir şubelerimizle başlayıp tüm Türkiye'ye yayılacağız. 3 bin 800 potansiyel üyemiz var” diyor. Kente 10 yıllık hedef koyduklarını anlatıyor Güder ve şunları söylüyor: “Şu anda 2 milyar dolar olan ihracatımızı 25 milyar dolara çıkartmak istiyoruz. Kişi başına milli gelirimizi de 50 bin dolara çıkartma planındayız. Bu uçuk bir hedef gibi gözükebilir. Ama biz bunun altyapısı için çalışıyoruz. Hatay'ın bir kent olarak tamamen serbest bölgeye dönüşmesini istiyoruz. Dernek olarak bunun lokomotifi olacağız. Bunu Singapur ve Dubai yapabiliyor. Ortadoğu'nun bu ihtiyacını biz karşılayabiliriz. Hatay Günleri ve Hatay Ekonomi Forumu düzenleyerek, bunun altyapısını hazırlayacağız.” 

Kırıkhan narı 300 dolara alıcı bulabilir 
Dünyanın en önemli endemik bitki merkezlerinden birinin de Hatay olduğunu belirtiyor Güder ve "Bunu değerlendirmek zorundayız" diyor. Güder, Türk Tayvan İş Konseyi Başkanı olduğunu da hatırlatıyor, “Tayvan, orkidesi ile fark yaratıyor. Dünyaya yapılan orkide ihracatının yüzde 50’sini onlar yapıyor. Bizim de bu şekilde değerlendirebileceğimiz ürünlerimiz var” ifadelerini kullanıyor. Güder, iri taneleri ve ince çekirdeği ile Kırıkhan Karamehmet narının da bu kapsamda değerlendirilip, 300 dolara alıcı bulabilecek özel bir ürün olduğunu söylüyor. 

İstanbul’daki ofis, tarım ürünlerini pazarlayacak 
Tarımda basamak atlamak için 4 pilot bölge seçeceklerini anlatan Güder, "Bir kooperatif kuracağız. Tarım İl Müdürlüğü, Belediye, Ziraat Fakültesi, biz ve üreticiler ortak olacak. İsrafın önüne geçeceğiz. Ortaklaşa alınacak tarım makineleri ile üretimi daha ucuza yapacağız. Bu ürünlerin pazarlanması için İstanbul’da bir ofis kuracağız. Ofis, marketlere ve ihracat pazarlarına ulaşarak ürünün gerçek değerini bulmasını sağlayacak” diyor.

Suriyeli işçi çalıştırmada yüzde 10 kotası kesin olarak korunmalı
Suriyelilerin Türkiye’de kaçak olarak çalışması yerine kayıt altına alınması için hem bölge ticaret ve sanayi odaları hem de hükümet girişimlerde bulundu. Sanayi kuruluşlarının yüzde 10’luk bir kotayla Suriyeli çalıştırmasına izin verilmesi planlanıyor. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin de bu çalışmaya katkı sağlayan bölge oda başkalarından biri. Çinçin “Bu yüzde 10’luk kota kesin olarak korunmalı” diyor. Suriye nedeniyle özellikle Ortadoğu’ya yaş sebze ve meyve ihracatı ile kara taşımacılığında yüzde 75 oranında düşüşler yaşandığını kaydediyor Çinçin ve yıllık 300 milyon dolarlık bavul ticaretinin de tamamen durduğunu kaydediyor. Başkan Çinçin, bu sorunların giderilmesi için bir dizi önlem alınmasını bunların da ‘Acil Önlem Paketi’ ismiyle topyekün hayata geçirilmesini istiyor. Bunlar arasında faizsiz veya uzun vadeli düşük faizli ‘Acil Destek Kredisi’ de bulunuyor, devlete olan borçların ertelenmesi de. Çinçin, “Resmi rakamlara göre 220 bini barınma merkezinde olmak üzere yaklaşık 1 milyon Suriyeli ülkemizde. Sadece istihdamla ilgili değil sağlık ve eğitimle ilgi de acil tedbirler alınması gerekiyor” şeklinde konuşuyor. 

55 nakliyeci ‘Hatay Ro-Ro’yu kuruyor 
İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük araç filosuna sahip Hatay, 2013 sonu itibariyle 145 ülkeye 237 firma ile taşıma yapıyordu. Suriye krizi ile yaklaşık 45 milyar dolarlık Ortadoğu pazarına karayolu taşımasına kapanmış durumda. Çinçin, kentteki nakliyecilerin Ro-Ro ile bu sıkıntıyı aşmaya çalıştığını anlatıyor. “55 nakliyeci ortak bir Ro-Ro şirketi kuracak” bilgisini veren Çinçin, bu şirketin Hatay Ro-Ro ismi ile faaliyet göstereceğini müjdeliyor. 

3 dev proje: Mutfak Müzesi Mobilya ve Hayvancılık OSB 
Çinçin, kentin gelişmesi için projelerden vazgeçmediklerinin de altını çiziyor. Projelerden biri Hatay mutfağını dünyada önemli bir yere taşıyacak Mutfak Müzesi projesi var. Kent için tasarlanan diğer iki büyük proje ise organize hayvancılık bölgesi ve mobilya kenti. Ancak Hatay bir taraftan da kuraklıkla mücadele ediyor. 100 bin hektarlık Amik Ovası’na Asi ile birlikte Afrin Nehri can veriyor. Suriye'den suyun kesilmesi de kenti olumsuz etkiliyor. Oda yapımları devam eden Reyhanlı Barajı ile Büyük Karaçay Projesi’nin biran evvel bitirilmesini talep ediyor.

Hilton Antakya Müze Otel, bir yıl içinde misafirlerine kapılarını açacak
Bölgenin barış dolu günlerinde Hatay’ın 5 yıldızlı bir otele sahip olması için kollarını sıvayan Antakyalı işadamı Necmi Afsuroğlu, aynı zamanda Türkiye’de örneği olmayan bir ‘müze otel’i de kente kazandırmış oluyor. Şu anda bölge çatışma ortamının gerginliğinden etkilense de Hatay, Hıristiyanlar için önemli hac merkezlerinden biri. Yapılan müze otel projesi de Hıristiyan kelimesinin ilk kullanıldığı St. Pierre Kilisesi’nin karşısında bulunuyor. 

Hatay’daki ziyaretlerimiz kapsamında Afsuroğlu Otelcilik’in ikinci kuşak temsilcisi Asaf Afsuroğlu, bizi müze otel şantiyesinde ağırladı. “Hatay’ın her yeri tarih. Bu nedenle tüm inşaatlar yapılırken, arkeolojik çalışmalar da yapılıyor. İlk etapta buradan bu kadar büyüleyici tarihi buluntular çıkacağını tahmin etmiyorduk” şeklinde başlıyor konuşmasına ve “Yapılan ilk çalışmada babam Necmi Afsuroğlu, 35 milyon dolara 400 yataklı bir otel yapmayı planlıyordu. Antakya’nın tarihi dokusuna uygun bir iş yapmak için de mimar Emre Arolat ile çalışmaya başladık. Çıkan buluntular zaman zaman projenin yeniden ele alınmasına neden oldu. Şimdi otelimizin altında tamamen Kültür Bakanlığı’nın işleteceği bir müze yapıyoruz. Demir kazıklar üstüne oturacak otelimiz ise müzeden cam zemin ile ayrılacak. Burası artık 200 odalı toplam 100 milyon dolara mal olacak bir otel” diyor. 

Eros heykeli de çıktı aslanlar da 
İnşaat sırasında iş makineleri kullanılamamış, bütün kazı çalışması elle yapılmış. Afsuroğlu, projenin tamamlanmadan dünya çapında iki mimarlık ödülünü de aldığını anlatıyor ve şunları söylüyor: 

“Hilton Otelleri arasında da böyle bir proje yok. Bunu yapıyor olmaktan ve Hilton’la çalışıyor olmaktan çok mutluyuz. Yaptığımız tüm çalışmayı sabit kameralarla kaydediyoruz. Proje bittiğinde bir de belgeselimiz olacak. Otel 66 kuyu temel üzerine oturtuldu. Tarihi kentteki sokak mimarisi de otelimizin içine yansımış olacak. Antakya’nın avlulu yaşam tarzı otelimizde de olacak. 5 ayrı kültüre ait farklı katmanlardan 30 bin obje bulduk. Bunlar müzede. Eroslar, aslanlar çıktı. Bunlar da müzede sergilenecek.”

Bu konularda ilginizi çekebilir