Alüminyumun 800 bin tonu geri dönüşümden
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Arol, Türkiye'de yıllık üretilen 1 milyon 100 bin ton alüminyumun 800 bin tonunun geri kazanımdan elde edildiğini söyledi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası tarafından Antalya'nın Manavgat ilçesinde düzenlenen Türkiye 25'inci Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi'ne katılan ODTÜ Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Arol, gazetecilerle bir araya geldi.
Doğal kaynaklara erişimin maliyetli olduğunu, bu nedenle madencilikte geri kazanımın son yıllarda önem kazandığını belirten Arol, dünyadaki eğilimin bu madenlerin ekonomiye geri kazandırılması yönünde olduğunu vurguladı. Arol, "Bunları üretmek için çok ciddi paralar harcanıyor. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda bunları ekonomiye geri kazandırmak için geri kazanım yoluyla madencilik yapıyorlar. Hatta bu madenciliğe şehir madenciliği diyorlar." dedi.
Türkiye'de geri dönüşüm konusunda bazı metallerde ciddi çalışma olduğunu anlatan Arol, "Türkiye'de yılda 1 milyon 100 bin ton civarında alüminyum üretiliyor. Bunun 800 bin tonu geri kazanım yoluyla elde ediliyor. Bakır keza öyle. Altın çok geri dönüşümü olan bir metal. Yani kimse altınını kaybetmek istemez. Türkiye mesela ürettiği çeliğin yüzde 80'ini geri dönüşümle üretiyor. Büyük çelik fabrikaları var, geri dönüşüm çeliğini, demirini kullanarak yapıyor." diye konuştu.
Kaya gazı doğalgazdan temiz
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Çevre Danışmanı Prof. Dr. Caner Zanbak ise madenciliğin çevreye etkilerinin iyi şekilde değerlendirilmesi, hem fauna hem de floranın mümkün olduğunca korunması gerektiğine işaret etti.
Yeni enerji kaynakları bulma çalışması sırasında kaya gazının gündeme geldiğini ve ABD'de üretilmeye başlandığını kaydeden Zanbak, kaya gazı çıkarma çalışmalarının yer altı sularını kirletip kirletmediği konusuyla ilgili şunları söyledi:
"Özel kaya türleri var, çok eski, yaşlı, içinde biraz karbonu var. Bu karbonların sıkışması nedeniyle gaz haline geçmiş ama serbest değil. Kayanın içinde yerleşik, gizli saklı, kaya vermiyor bunu kolayca. Sondaj yapıp, kayaların tabakalarının içine girip, yüksek basınç altında kayaları aşağıda çatlatıp, o çatlaklara gelen gazı almak ama o gaz kendi kendine de çıkmıyor. Bunu itmek için çok miktarda su kullanılması lazım. İşte kaya gazına itiraz edenlerin en büyük, daha doğrusu bizler de mühendisler olarak çalışırken en üzerinde durduğumuz konu kullanılan çok miktarda suyun çok fazla kimyasallar içermesi nedeniyle yer altı sularını kirletme olasılığı var. ABD'de bu yapılıyor, denetleniyor, gözlemleniyor ve yapılabilirliği ispatlanıyor ama Avrupa dahil olmak üzere bizim gibi ülkelerde kaya gazına karşı çıkmanın yegane nedeni yer altı sularını kirletmesi olasılığı ve çok fazla suya ihtiyaç duyulması. Yoksa kaya gazından çıkan gaz aslında bizim doğalgazdan çok daha temiz bir gaz. O gaz sanki rafineriden çıkmış gaz gibi."