'Ana enerji kaynağımız hidrojen olmak zorunda'
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, yeşil dönüşümün temel alanlarından biri olan çelik endüstrisindeki yenilikçi ve sürdürülebilir yaklaşımlarını anlatarak, “Küresel ısınmaya etki eden ana sektörlerin ana enerji kaynağı hidrojen olmak zorunda” dedi.
Sevilay ÇOBAN
Hemen her sektörde kullanılan enerji için yenilenebilir kaynaklara yönelim artarken, iklim krizi nedeniyle bu kaynaklara yapılan yatırımlar oldukça önem arz ediyor. Demir çelik de bu sektörlerin başında geliyor. Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, DÜNYA gazetesine verdiği röportajda, yenilenebilir enerjinin depolamasıyla ilgili bir yandan çalışmalar sürerken, bir yandan da bunu direkt enerji olarak depolamak ya da hidrojene çevirip depolamanın daha uygun alternatif bir yöntem olarak ortaya çıktığını anlattı.
Tosyalı, “Birçok uluslararası toplantıları da takip ediyoruz dünyanın da hedefi de bu. Bu işin ana aktörlerinden birisi olarak şunu söylüyorum. Bugün yeşil enerji, ilk etapta küresel ısınmayı bir nebze olsa frenlemek adına ortaya çıkmışken bugün geldiğimiz noktada artık dünyanın enerji ihtiyacını ikame edecek yeni bir enerji kaynağı olarak görülüyor. Doğal olarak küresel ısınmaya etki eden ana sektörler olan demir çelik, gübre ve çimento gibi sektörlerin ana enerji kaynağı hidrojen olmak zorunda. Çünkü bu sektörlerden üretilen ürünlere ihtiyaç arttıkça küresel ısınma tehdidi daha da artacak” dedi.
“Lojistikte hidrojen tankeri siparişleri başladı”
Tosyalı, dünyanın dev lojistik şirketlerinin artık hidrojen taşıma tankerlerinin siparişlerini vermeye başladıklarını ifade ederek, “Yani 2030 yılından 2050 yılına kadar bu endüstri devasa boyutlara ulaşacak. Yüz milyar dolarlarca bir ekonomiden ölçekten bahsediliyor ama ben bunun çok daha yukarılara taşınacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. Demir-çelik endüstrisinin hurdaya dayalı olduğuna işaret eden Tosyalı, “Hurdadan çelik üretmek, normal kömür bazlı yakıtlarla çelik üretmeye göre daha az karbon salıyor. Şu aşamada bas bas bağıracak bir durum yok ancak ivedilikle Türk çelik sektörü enerji görünümünü yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmesi lazım. Çünkü sınırda karbon düzenlemesi başladı, kayıtlar tutuluyor. Önümüzdeki kısa bir sürede artık ürettiğimiz her ürünün karbon belgesini vermeye başlayacağız. Biz Tosyalı olarak çok öndeyiz, bunu yapıyoruz, veriyoruz. Ama diğer bir üretici eğer karbon salımı konusunda adım atmamış ve geri kalmışsa rekabet gücünü kaybedecek. Çünkü şimdi ödenmeyen faturalar sonra çok daha ağır şekilde ödenecek. Biz de belli uçları uyarıyoruz ki hareket başlasın istiyoruz” diye konuştu.
“2025’te hedef 14 milyon ton sıvı çelik üretmek”
Fuat Tosyalı, Tosyalı Holding’in hedeflerine ilişkin, şunları anlattı; “Aslında söylediğim her hedefin ötesine geçiyorum. Onun için yıl sonu geldiğinde ‘kusura bakmayın biz böyle demiştik ama biraz fazlasını yaptık’ oluyor. Şu anda 10 milyon ton sıvı çelik üretimimiz var, yıl sonu itibarıyla 12 milyon ton olarak kapatacağız. Gelecek yıl bunu 14 milyon tona taşıyacağız. Devam eden yatırımlarımızın devreye girme süreçlerinden bahsediyorum. Yurt dışında yeni başlayacak yatırımlarımız var. Çünkü tüketimin de yoğun olduğu coğrafyalarda üretim de daha anlamlı oluyor. Lojistik ve regülasyonlar da bunu gerektiriyor. Biz de bu anlamda cesur adımlar atıyoruz.”
Avrupa’nın en büyük çelik boru üretici konumunda olduklarını paylaşan Tosyalı, “Hedefimiz dünyadaki en büyüklerden biri olmak belki de en büyüğü olmak. Ama bu yaparken de dünyanın geleceğini riske atmadan yapmaya gayret ediyoruz. Mesela Cezayir’de dünyanın en büyük yeşil yassı çelik üretimine birkaç ay içinde başlıyoruz. Bu Avrupa’daki çelik üreticilerinin ihtiyacı olan sertifikalı bir ürün olacak. Cezayir’deki direkt yatırımlarımız şu ana kadar 5 milyar doları geçti. Yatırım yapmaya da devam da ediyoruz. Cezayir’deki 3. üniteyi full hidrojenli olarak kurguluyoruz. Dünyadaki en büyük iki reaktör bizde. Dünyada ise tek reaktörü olan birkaç yer var. Aynı anda üçüncüyle açık ara öndeyiz, zaten başka bir rakibimizde de yok. Ürünleri tamamen yeşil çelik olarak piyasaya vereceğiz. Hedefimiz bütün bunları yapan dünyadaki en büyük çelik üreticisi arasında olup ülkemizi o ligde temsil etmek” dedi.
'Sektör olarak elimiz kolumuz bağlı'
Fuat Tosyalı, sektörün devlet tarafında destek almamasına ilişkin, şöyle konuştu; “Türkiye’nin AB açısından yasal yükümlülükleri var. Birtakım anlaşmalar çerçevesinde çelik sektörüne destek verilmemesi taahhüt edilmiş. Çelik endüstrisi olarak bir yandan bizim elimiz kolumuz bağlı. Bir yandan da AB sadece geçtiğimiz yıl 17 milyar euroluk çelik endüstrisine teşvik verdi, kaynak aktardı. Yine bu yeşil dönüşüm için 2 milyon tonluk bir tesis yatırımı için 2,5 milyar euro hibe, 2 milyar dolar da teşvik verdi. Şimdi düşünün bir Tosyalı 10 milyon ton yeşil çelik üretiyor ve hiçbir devlet desteği almıyor. Almaya kalksa AB tarafından birtakım yaptırımlara maruz kalıyor. Bunun tabii ki AB müzakerelerinde gündem maddesi olması gerekir. Oluyor da… Belki de oyunun kuralı bu, biz çok rahatsız değiliz.”
'Destek AB’den verilebilir'
“Rakiplerimiz bu rahatlık içinde hareket ederken bu kadar kısıtlarla hareket etmemiz bizim daha fazla şey yapmamızı engelliyor” diyen Fuat Tosyalı, “Bunun atını çizmek önemli olan. Kural dışı hareket etmek gidi bir niyetimiz yok, öyle bir beklentimiz de olamaz. Türkiye’deki çelikçiler AB desteklerinden faydalanabilse daha farklı olur. Türk çelik endüstrisi nihayetinde Avrupa’nın da çelik endüstrisi. Bu kapsamda değerlendirilebilir” vurgusu yaptı.