'Bakanlık çelikte blöfe boyun eğmesin'

DÜNYA, müteahhitler ile demir-çelik üreticilerinin tartışmasını gündeme taşımıştı. Konuyla ilgili Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tosyalı’dan açıklama geldi. Tosyalı ekonomi yönetiminin tuzağa düşürülmeye çalışıldığını kaydederek, blöfe boyun eğilmemesini istedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İnşaat demiri tartışmaları hararetlenirken, sektör üreticilerinin etkin ismi Fuat Tosyalı’dan DÜNYA’ya özel açıklama geldi. Tosyalı, ekonomi yönetiminin tuzağa düşürülmeye çalışıldığını dile getirerek, “Çelikte, bakanlık blöfe boyun eğmesin” açıklamasını yaptı. Tosyalı, tartışmanın sona erdirilmesi için inşaat demirinde KDV’nin sıfırlanması çözümünü önerdi. Müteahhitler ile demir-çelik üreticileri arasındaki tartışmayı DÜNYA Gazetesi geçtiğimiz hafta sonunda Türkiye gündemine taşımıştı. Her iki sektör açıklamalarda bulunurken, Ekonomi Bakanlığı’nın inşaat demiri fiyatında tedbir alacağı iddiası duyurulmuştu.

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Akdeniz İhracatçılar Birliği’ne bağlı Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçılar Birliği’nin Başkan Yardımcısı Fuat Tosyalı, demir-çelik sektörünün taleplerini DÜNYA’ya açıkladı. Tosyalı, aynı zamanda sektörde özel sektörün yatırımcı ismi Tosyalı Holding’in de yönetim kurulu başkanı. Sektörün konuyla ilgili tespitlerini Tosyalı, satır satır şöyle aktarıyor:

Tuzaklar barındıran noktaya geldi

İnşaat demiri ile ilgili tartışmaya birkaç noktadan bakmak lazım. Hem demir- çelik sektörü, hem Türkiye ekonomisi için tuzaklar barındıran bir noktaya geldi. Onun için tek bir cepheden bakmamak lazım konuya…

Önce şu soruyu sormamız lazım; ‘Gümrük vergisi neden var.’ Birçok başka sektörde olduğu gibi, Türkiye’de son 20 yıldır demir-çelik sektörüne herhangi bir destek söz konusu değil. Tosyalı olarak yeni yatırım yaptık. Gayet yakından biliyorum. Bu sektöre bırakın para vermeyi, değişik kalemler altında demir-çelik sektörünün üzerinde önemli yükler var. Öte yandan, bize demir-çelik satanlar da büyük ölçüde belli; Ukrayna, Rusya ve Çin… Bu ülkelerde ise aksine yük olmayı bırakın demir-çelik sektörüne kelimenin gerçek anlamıyla müthiş destekler var. Bu da demir-çelik üreticilerinin maliyetlerini ciddi biçimde düşürüyor. Ürünlerini önemli ölçüde rekabetçi hale getiriyor.

Şimdi, eğer bir sektöre ilişkin değerlendirme yaparken, piyasaları, müşterilerini, rakiplerini, değişen kur ve diğer koşulları dikkate almayacaksak, her şeyi söyleriz ama temelsiz söyleriz. Bu çerçevede, gümrük niye var bu sektörde diye sorduğumuzda, bütün bu zorlu koşullara, diğer ülkelerin üreticilerine verilen desteklere karşı, biraz kendi demir-çelik sektörümüzü kollamak içindir. Türk demir-çelik sektörü ölmesin, yok olmasın diyedir. Dünyada bu sektörü ülkeler desteklemeye devam ediyor. Desteklenmese, haksız rekabet koşulları oluşmasa, gümrük vergisi olmasın derseniz başka, tüm bu rekabet koşulları ortadayken, ‘olmasın’ diyorsanız o zaman siz doğru bir değerlendirme yapmıyorsunuz demektir.

Sektör günah keçisi ilan ediliyor

Demir-çelik sektörü olarak içimiz acıyor. Neden böyle bir polemiğe şu anda kalkışıldı? Bu sorunun cevabını gerçekten içimiz acımadan veremiyoruz. Bugün Şangay Borsası’na bakın, demir-çelik fiyatları 450-500 dolar düzeyinde. Türkiye’den 30 dolar daha pahalı çoğu işlem. Rusya’ya bakın, 430-440 dolar düzeyinde. Bir de bizdeki fiyatları bakın, elinizi vicdanınıza koyun, öyle cevap verin…

Çok açık ki, bugün bu tartışmalarla, bu spekülasyonlarla Türk demir- çelik sektörü bir takım taleplerin gerçekleşmesi adına günah keçisi ilan ediliyor. Pazarlık konusu haline getiriliyor. Ve maalesef Ekonomi Bakanlığımız da bazı söylemlerde bulunuyor. Söylemler Türk demir-çelik sektörünün durumundan habersizmiş gibi bir görünüm çiziyor. Sanki Türkiye’de fiyatlar gümrük oranlarından mı arttı?

Ortaya yayılmaya çalışılan hava sanki demir-çelik sektörü yüzde 30 gümrük duvarının arkasına saklanmış, fiyatların üzerine bu yüzde 30’u koymuş, piyasaya 550 dolara inşaat demiri satıyor. Yok böyle bir şey. Aksine, bu alandaki rakiplerimizin yaptığı şey bu. Desteği alıyorlar kendi devletlerinden, sonra bizim fiyatlarımıza getirip, Türkiye’den pay kapıyorlar, gümrük duvarına rağmen. İhracat yaparken de aynı… Hatta daha ağır bir rekabetle karşı karşıyayız. Bizim sektör destek görmemesine karşın, ihracat yapabilmek adına, fiyatlarını aşağıya çekmek durumunda kalıyor. Daha ucuza satmazsak, rekabet etmemiz mümkün değil. Haksız yere bu ihracat fiyatını önümüze getirmeleri doğru değil.

Kapasite 50 milyon tüketim 33 milyon ton

Bir ülkede gümrük duvarı neden kaldırılır veya indirilir? Ülkenizde o mal üretilmiyordur ya da az üretiliyordur, ihtiyaç karşılanamıyordur. O zaman tüketiciye ya da kullananlara fazla yük olmasın diye konu gündeme gelir. Türkiye’de tüketilen inşaat demiri miktarında, geçen yıl rekorlar kırıldı: Toplam 9 milyon ton. Peki üretim ne kadar? 16 milyon ton. 7 milyon ton da ihracatımız var zaten. Böyle bakınca, ortada bir az üretim, dışarıya aşırı gönderim diye bir şey yok. Bir de şunu unutmayalım: Türkiye’nin toplam demir-çelik üretme kapasitesi 50 milyon tondur. Tüketimin de 32-33 milyon ton civarında olduğunu hesap edersek, biz bütün üretimi içeriye versek dahi, en az 10 milyon ton daha inşaat demiri üretme kapasitemiz var.

Başka neden gümrük oranlarını aşağıya çekmek ihtiyacı hissedersiniz? Ülkedeki üreticiler kendi aralarında anlaşır, üretim düzeyini kendi lehlerine ayarlamak için manipülasyon yapar. O zaman yine bu silahı çekersiniz. Rekabet koşullarının doğru düzgün işlemesi için. Peki Türkiye’de böyle bir manipülasyon var mı? Bunu hiç kimse iddia edemez, etmiyor da… Zaten 9 milyon ton inşaat demiri tüketilen bir pazarda böyle bir manipülasyona gitme ihtimali ne kadar olabilir? Biraz ekonomiden, piyasalardan anlayanlar böyle bir şeyin mümkün olamayacağını bilirler.

Rekabet Kurumu devreye girsin

Başka ne olabilir? Zaman zaman ette yaşandığı gibi, fiyatta bir takım manipülasyonlara gidilir. Yine tedbir alırsınız, gümrük duvarını indirmek için bir neden ortaya çıkar. Bugüne kadar böyle bir manipülasyon yaşanmadı. Rekabet Kurumu’nun bu yönde tek bir kararı olmadı. Eğer böyle bir şey düşünülüyorsa, biz demir-çelik sektörü, ihracatçıları olarak sizin gazetenizden çağrıda bulunuyoruz: Rekabet Kurumu derhal devreye girsin, böyle bir manipülasyon var mı, yok mu hemen araştırılsın.

Bir konu daha gündeme getiriliyor. Deniliyor ki, demir-çelik üreticileri makul kârın üzerinde mal satıyor. Eğer doğruysa, gerçekten müdahale edilsin, sesimiz çıkmaz. Ama yok böyle bir şey. Türkiye’nin demir-çelik üreticileri belli. Hepimizin bilançoları, gelir tabloları da ortada. Mali denetim diye de bir şey var.

Bir şantiyede bir anda en çok 200 ton demir kullanılır

Bütün bu gerçekler sorgulanmadan, üç-dört spekülatörün manipülasyonuna gelmemeliyiz. Bizim arkadaşlarımız soruyor piyasaya. Hiçbir müteahhit sipariş vermiyor. Hani ihtiyaç vardı? Hani kimse demir bulamıyordu? Biz, ‘ne kadar istiyorsunuz, temin edelim’ deyince, telefondan kaçan kaçana…

Bir takım tehditlerle, ‘iş bırakırız’ söylemleriyle ekonomi yönetimi esir alınmaya çalışılıyor. Herkes biliyor ki, Ramazan’da şantiyelerde işler zaten çok yavaşlar, bazılarında da durur. Ancak maalesef bakanlığımız dahil herkes bu tuzağa düşmüş gibi görünüyor. Kaynağı belli birkaç müteahhit tarafından verilen ‘demir bulamıyoruz’ demeçlerinin herkes peşine takıldı. Bize göre burada tam bir sabotaj var. Aylarca bekleyin, hiç sipariş vermeyin, ondan sonra ‘Bana 5 bin ton demir ver, 10 bin ton demir ver’ diye ortaya çıkın. Belli ki kasıtlı. Bugün bankaya gidin, 10 bin dolar para isteyin, size hemen paranızı vermezler. ‘Önceden haber verseydiniz’ derler. Üstelik, bir şantiye içinde bir anda 200 tondan fazla demir ihtiyacı olmaz. Hangi ay, ne kadar demir kullanacağınız belli değil mi sizin? Neden bir anda 10 bin ton birden istiyorsunuz. Gümrük duvarlarını indirdiniz, diyelim. Sanki Rusya aradığınızda, sabah kapınıza demir mi indirecek?

Anlayış: Sadece müteahhit kârına kâr katsın

Demir-çelik sektörü olarak, Ekonomi Bakanlığı’nın tuzağa düşürüldüğü kanaatindeyiz. Bu spekülasyonların altında, başka talepler var. Ekonomi yönetimine müteahhitlerin kendi sektörleri için kabul ettirmek istedikleri tavizler var. Maalesef bu blöf de yutuluyor. ‘Demirin kilosu 1600 liraydı. 2 bin 200 liraya çıktı’ deniliyor. Hiçbir demir-çelik üreticisinden 1950 liranın üstünde bir fiyatla mal çıkmadı. Ve bunun içinde yüzde 18 KDV var. 100 lira navlun var. Ayrıca, kimse 1600 lira fiyatın dolar 3 lira olduğu zamanki fiyat olduğunu unutmasın. Bugün dolar kaç lira? Biz dolar 4 liraya yaklaştığında dahi zarar yazdık, sesimiz çıkmadı. Buna hangi işletme ne kadar dayanabilir. Dünya fiyatlarının ne duruma geldiğine bakmadan, kurdaki harekete bakmadan fiyattaki artışa işaret etmek anlamsız. 2 bin 200 lira meselesi de başka bir hikaye. Stokçulara gittiler. Oradan fiyat aldılar. Tüccar da almış demiri, stoklamış, şimdi o fiyattan satıyor. Neden bu fiyattan satıyorsun, diyebilir misiniz? O zaman kimse kazanç elde etmesin. Üretici, tüccar, taşıyan kazanmasın, sadece müteahhit arkadaşlarımız kârına kâr katsın! Demek ki anlayış bu…

İnşaat demirinde KDV sıfırlansın, tartışma biter!

Fuat Tosyalı’dan tüm bu tartışmaların bitirilmesi için bir çözüm önerisi de var. Tosyalı, şöyle diyor: “Son dönemde hepimizin içini acıtan bu anlamsız tartışmanın sona erdirilmesi için ekonomi yönetiminin yapabileceği en iyi şey, yüzde 18 KDV’yi kaldırmak olur. Gümrük oranını yüzde 30’dan, yüzde 20’ye düşürmenin kime ne faydası var? İşin bu tarafını çok iyi düşünmek gerekiyor. Kamu buradaki sorunları ve tehlikeleri detaylarıyla biliyor. Biliyorken, tehditlere, blöfl ere boyun eğmemek gerekir. Ekonomi Bakanlığı pek çok teşvik veriyor. Demir-çelik sektörüne yeni yatırım var mı? Çok para kazanıyorsa bu sektör, buyursun müteahhitlerimiz yatırım yapsınlar. Burada demir-çelik sektörü haksız bir suçlamayla karşı karşıya. Bilinçli bir manipülasyonla karşı karşıyayız.”