Çiftçi ve akademisyen toprak hakları için buluştu

Adana’da 8’incisi düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali bu yıl ilk kez Çukurova Tarım Zirvesi ile başladı. Toprağın, küresel ısınmanın, kuraklığın ve üretimin konuşulduğu zirvede, 8 bin yıldır ekilen toprağın geleceği konuşuldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başak Nur GÖKÇAM

Tarımsal üretim potansiyeli bakı­mında Türkiye’de ilk sırada yer alan Çukurova, hem su kaynak­ları hem de iklim uygunluğu açısından üretimde büyük öneme sahip. Fakat kü­resel ısınma sonucu yaşanan iklim deği­şikliği etkileri, bu verimli topraklardaki üretimi olumsuz etkiledi.

2021 yılı ve­rilerine göre 15,79 milyar TL’lik tarım­sal üretim değerine sahip olan Adana’da, tarımda yaşanan olumsuzluklar nede­niyle bu yıl bir ilke imza atıldı. 8’incisi düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali bu yıl ‘Çukurova Tarım Zirve­si’ ile başladı. Türkiye’nin ilk gastronomi odaklı tarım zirvesinde topraktan hay­vancılığa, sulamadan karbon salımına ve yaşlanan çiftçi nüfusuna kadar gıdanın geleceğine dair her detay konuşularak, dünyadaki örneklerle gıda ve tarım ko­nusu ele alındı.

Zirvenin açılış konuşmasını Gastro­nomi Nobel’i ödülüne sahip olan ve Dün­ya Gıda Günü’nde Roma’daki Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) ta­rafından düzenlenen törenle Dünya Gı­da Kahramanı (Global Food Hero) unva­nını alan Şef Ebru Baybara Demir yaptı. Artık Asya ve Avrupa’da kadın çiftçiler­ce çalışacağını söyleyen ve 2026 yılının Dünya Kadın Çiftçiler Günü ilan edile­ceğini söyleyen Demir, “Bundan sonra­ki misyonum daha çok kadın çiftçiler­le olmak. Daha önce 6 lezzet festivaline katıldım ama 2.5 aylık sürede Adana’yı farklı gözlerle gördüm. Yemeğin sosyo­lojisinin yazılması gerektiğine inanıyo­rum. Bu zirvenin, Türkiye’nin tarım ko­nusunda bir fark yarattığı zirve olmasını diliyorum” dedi.

Topraklara sahip çıkmak gerek

Zirvede yaptığı konuşmasında küresel ısınmanın artık yakın gelecekte toprak­ların bir bölümünü ekilemez hale getire­ceğini vurgusunu yapan Adana Büyük­şehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar da, “Dünya, çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Ve şunu da söylemeliyim ki do­ğa; vahşice davranmamızın intikamını alıyor. Eğer çok hızlı tedbir almazsak, bu güzel topraklarımızı kaybetme ile karşı karşıya kalacağız. Hedefimiz şu olma­lı; her çiftçinin ürettiği her ürün değerli duruma gelmeli, toprakta ve ağaçta kal­mamalıdır, çürümemelidir. Dolayısıyla bunun önlemini almak hepimizin göre­vidir” diye konuştu.

Zirvedeki konuşmasında tarım ol­madan hiçbir şey olmayacağını belirten Adana Valisi Yavuz Selim Köşger de, “En temel ihtiyaç beslenmek. Güvenli gıda­yı üretebilmek, güvenli gıdaya herkesin erişebilmesini sağlamak çok önemli. Bi­zim güvenli, erişilebilir gıdayı konuşma­mız lazım” ifadelerinde bulundu.

Sürdürülebilir tarım ile devam edilmeli

Zirve toplamda sekiz panel halinde gerçekleşti. ‘Adana’nın En Gıymatlısı Toprak’ başlıklı panelde konuşan Çiftçi ve İletişim Danışmanı Selçuk Ramaza­noğlu “Çukurova, tarih boyunca tarımın kalbi olmuştur ve olmaya devam edecek­tir. Burası, 8 bin yıldır tarımın yapıldı­ğı bir yerdir ve en önemli tarım ovaları­nasahipliğiyle bilinir. Küresel ısınmayla birlikte yaşanan ani iklim değişiklikle­ri ve etkilerinin bundan sonraki süreçte daha sık yaşanacağını biliyoruz. O ne­denle sürdürülebilir tarım, sürdürüle­bilir toprak ile daha dikkatli hayatımıza dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

Çukurova’da senede 2 ürün hayal mi oldu?

Zirvedeki ‘Senede İki Ürün Ar­tık Hayal Mi?’ adlı panelde ko­nuşan Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Zeynep Zaimoğlu, “Çukurova yıllardır senede 3 ürün veren dünyadaki ender yerlerden biriydi ama bugün 2 ürün ha­yal mi sorusuna yanıt arı­yoruz. Tarım politikaları ve iklim değişikliği, bilinçsizlik bu süreci hızlandırdı” dedi.

Basınçlı su sistemine geçmemiz şart

Zirvedeki ‘Senede İki Ürün Artık Hayal Mi?’ adlı panelde konuşan ve özellikle kentteki sulama sorununa dikkat çeken Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Özekici de, “Biz 175 bin hektarlık araziyi suluyorduk ve aslında bizim kendi su aldığımız kaynaklarımız bize yetiyordu. Fakat küresel iklim değişikliği, bizi besleyen havzalarda karın azalması sebebiyle barajlara gelen su azaldı. Aslında tek bir çözüm var; o da akıllı politikalar. Bunu yerine koyduğumuz zaman bizim hiçbir su sıkıntımız yok ve olmayacak. Biz dünya kadar masraf yapıp, su depolama yapıları yapıyoruz. Dünyadaki suyun yüzde 75’ini tarım kullanıyor. Geri kalanı ise sanayide ve kentsel kullanımda. O yüzden biz eğer bir tasarruf yapacaksak tarıma bakmamız gerekiyor. Bunu da ancak basınçlı sulama sistemi ile başarabiliriz” önerisinde bulundu.