Gıdada herkes gardını aldı, dünyada ‘gıda milliyetçiliği’ başladı

Artan gıda fiyatları dünyayı gıda stokuna yöneltiyor. Çin ise tüm zamanların en yüksek stok tutan ülkesi olarak ön plana çıkıyor. Korumacılık duvarları yükselirken ‘gıda milliyetçiliği’ yayılıyor. Uzmanlar, Rusya'nın da stoklarını pazara sunması gerektiğini söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mehtap HALICI

Pandemi, iklimsel değişiklikler, enerji krizi, Rusya-Ukrayna savaşı gibi etmenler dünyada gıda krizini tetikliyor. Rusya ve Ukrayna, başta gıda ve enerji olmak üzere birçok önde gelen emtianın ihracatçısı. İki ülke, küresel buğday ihracatının yüzde 33'ünü, arpa ihracatının ise yüzde 29’unu tek başına gerçekleştiriyor.

Rusya aynı zamanda dünyada en fazla gübre ihraç eden ülke konumunda. Buğday fiyatları Çin’de hava koşullarının hasada zarar vereceği endişeleri ve Karadeniz Tahıl Koridoru’nda gelinen nokta nedeniyle son 3 haftanın zirvesi 230 dolar/ tona yükseldi. Dün Rusya Dışişleri Bakanlığı da Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının uzatılmasına dair bir olasılık görmediğini açıkladı.

Öte yandan petrol ve doğal gaz olmak üzere tarımın önemli bir girdisi olan enerji fiyatları da yükselişte. Artan gıda fiyatlarıyla birlikte gelir düzeyi düşük ülkelerde yaşanan tedarik sorunları dünyayı gıda stokuna yöneltiyor. Gıdayı üretme ve temin etmede sıkıntı yaşayan ülkeler, nüfuslarının fazlalığı dolayısıyla kendi ihtiyacını karşılamak için korumacı kararlar alıyor. Çin ise tüm zamanların en yüksek stok tutan ülkesi olarak göze çarpıyor.

Tüm ülkelerin pandemi olacak, savaş devam edecek sıkıntılar sürecek düşüncesiyle yüzde 100’lere varan stokla yıla girdiğine dikkat çeken Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, “Rusya-Ukrayna enerji alanında önemli bir konumda. Dolayısıyla enerjinin ve hammaddenin yükselmesi gıda fiyatlarını artırdı. Buğday ve ayçiçek yağının uluslararası piyasalarda fiyatları giderek yükseldi.

Gıda da herkes gardını aldığı için tüm dünyada ‘gıda milliyetçiliği’ başladı. Böylelikle global tahıl fiyatları toplumların altından kalkamayacağı düzeye ulaştı. Ülkeler de kendi kendine yeterli olmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için gıda stoklamaya başladı” dedi.

Kendi üretim yapamayan ülkelerin ithalatlarını ve stoklarını artırdığını söyleyen Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy da, “Tüm zamanların en yüksek stok tutan ülkesi Çin. Diğer ithalatçı ülkeler de buna katıldı” dedi.

Çin'in buğday ve mısır ürünlerinde 1 yıllık ihtiyacından daha fazla stok tutarak en önde gelen ülke olduğunu söyleyen Ulusoy, “İlerleyen dönemlerde korumacı kararların önüne ülkelerin ihracat ithalat planlamasında iş birliğiyle geçilebilir” diye konuştu.

Öte yandan tahıl koridoru anlaşmasının hacminin 45 milyar dolar olduğunu söyleyen UHK Başkanı Özkan Taşpınar, dünyada gıda krizinin yaşanmaması için sürdürülebilir bir gıda tüketiminin sağlanabilmesi adına koridorun tamamen serbest bırakılması gerektiğini söyledi.

“Rusya’nın stoklarının da pazara sunulması gerekir”

"Tahıl koridorunun Türkiye merkezli enerji koridoruna dönüştürülmesi enerji temin güvenliği açısından önem arz ediyor. Burası enerji üssü olursa Türkiye açısından büyük avantaj sağlamış oluruz” diyen Taşpınar, şöyle devam etti: “Bugüne kadar Ukrayna limanlarından 950 gemiyle yaklaşık 30 milyon ton tarım ve gıda ürününün çıkışı gerçekleşti. Ukrayna’da eski yıl stokları büyük ölçüde pazarlandı.

Ancak, Rusya ağırlıklı stoklar var, yeni hasat beklentileri de olumlu. Ukrayna’nın yeni mahsulüyle, Rusya’nın stoklarının da pazara sunulması gerekir. Koridordan geçen tahılların yüzde 40'ı Avrupa'ya, yüzde 30'u Asya'ya, yüzde 13'ü Türkiye'ye, yüzde 12'si Afrika'ya ve yüzde 5'i Orta Doğu'ya taşındı. Bu da Afrika ve Orta Doğu gibi ülkeler açısından hayati önem taşıyor” diye konuştu. Eren Ulusoy ise, tahıl koridorunun dünyanın arz talep dengesi hesabının içinde Ukrayna gibi önemli bir oyuncuyu tuttuğu için sürekli açık kalması gerektiğini ifade etti.

Rekolte 100 milyon nüfusa göre yapılmalı

Dünyanın en çok turist ağırlayan ülkeleri arasında yer alan Türkiye’nin neredeyse 50 milyon turist ağırladığını söyleyen Özkan Taşpınar, “Hububatta daha önceleri rekolte ihtiyacımızı karşılıyorduk. Şimdi ise turist sayısı da arttı. 5 milyona yakın Suriyeli misafirimiz var. Ülkemizde Afganistan, Türkmenistan ve Özbekistanlı çalışanlar bulunuyor, çok sayıda dışarıdan göç aldık. Onlar da tüketicilerin içinde yer alıyor. Biz 85 milyona değil, 100 milyon nüfusa göre hesap yaptığımızda 20 milyon ton civarında bir rekolteye ihtiyacımız oluyor. Bu üretimi de Türkiye yapabiliyor” dedi.

20,750 milyon ton buğday bekleniyor

Bugünlerde hububatta hasat mevsimi başladığını söyleyen Taşpınar, ekmekten hamur işlerine, çorbadan pilava, makarnadan tatlıya kadar hemen her yiyecekte yer alan buğdayın büyük önem arz ettiğini söyledi. Buğdayda ortalama 20 milyon ton civarında bir rekolte olduğunu belirten Taşpınar, “2022-2023 üretim yılında buğday 20,750 milyon ton, arpa 8,6 milyon ton, yulaf 215 bin ton, çavdar 300 bin ton, tritikale 335 bin ton civarında olması bekleniyor” diye konuştu.

Her yıl ortalama 3 milyon ton un ihraç ediliyor

Türkiye 2022 yılında kilogram bazında 3 milyon 42 bin ton un ihracat yaptığını söyleyen Eren Günhan Ulusoy, bunun karşılığının ise 1 milyar 476 milyon dolar olduğunu söyledi. 2023 yılında da un ihracatı beklentisinin 3 milyon 250 bin ton olduğunu ifade eden Ulusoy, bu yıl 1 milyar 300 milyon dolar karşılığa denk geldiğini belirtti. Ulusoy, 9 yıldır Türkiye’nin dünyanın un ihracat şampiyonu olduğunu ve her yıl ortalama kilogram bazında 3 milyon ton ihracat yaptığını ve 1 milyar doların üzerinde gelir elde ettiğini sözlerine ekledi.