İstikrar ve öngörülebilirlikle yabancı yatırım 3’e katlanır

Türkiye’ye uluslararası doğrudan sermaye yatırımında geçen yıl yüzde 20 düşüş yaşandı. Oysa yabancı yatırımcılar potansiyel artışı görüyor. YASED’in son anketine göre, makro ekonomik istikrar, öngörülebilirlik ve rekabetçi düzenlemeler olsa hızla harekete geçebilecek yabancı yatırım tutarı 18.6 milyar dolar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), dünyanın en büyük yabancı yatırımcılarının zaten Türkiye’de olduğunu, gerekli adımlar atılırsa bu dev şirketlerin hızla toplam 18.6 milyar dolarlık yeni yatırımı harekete geçirebileceğini açıkladı.

Geçen yıl yatırım sermayesi yatırımı yüzde 20 düşüşle brüt 5,6 milyar dolar oldu. YASED Başkanı Engin Aksoy, 2023’te yabancı yatırımdaki düşüşün arkasında yatan faktörlerin makroekonomik istikrar ve öngörülebilirlik olduğunu belirtti. Türkiye bir süredir yeni yabancı yatırım çekme konusunda sorunlar yaşıyor. YASED Başkanı Engin Aksoy, dün düzenlenen basın toplantısında Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) verilerini analiz etti ve kendilerinin yaptırdıkları anket ve araştırmaları basın mensupları ile paylaştı.

Buna göre Türkiye artık sadece Polonya, Vietnam gibi ülkelerle değil Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkeleri ve ABD ile de yatırım çekme noktasında rekabet ediyor. Çünkü global yatırım iştahı zayıf, pasta daraldı ve her ülke bu pastadaki payını artırmaya çalışınca rekabetin şartları da keskinleşmiş durumda. Türkiye global yatırım pastasından yüzde 1 pay alıyor ve hedef bu payı yüzde 1.5’e çıkarmak.

Potansiyelde artış var

Pek nasıl olacak bu? Soruyu Türkiye’de istihdamın yüzde 9’unu, ihracatın yüzde 30’unu gerçekleştiren YASED üyesi yabancı yatırımcılar bir anketle yanıtlamış. YASED Başkanı Engin Aksoy, bu ankete göre Türkiye’ye yönelik yabancı yatırım potansiyelinin arttığını ve gerekli adımlar atılsa doğrudan yabancı yatırımın 3 katına çıkabileceğini söyledi.

Aksoy, üyeler arasında yapılan YASED PULSE anketinin verilerini şöyle paylaştı: “Türkiye’deki uluslararası yatırım sermayesinin yüzde 85’ini temsil eden üyelerimizin CEO’larına, Türkiye’deki iş ortamında gelişmeler yaşanırsa, genel merkezlerinden ne kadarlık bir yatırım gelmesini öngördüklerini sorduk.

Üyelerimizden gelen bu yanıtları topladığımızda, iş ve yatırım ortamında iyileşmeler yaşanırsa, sadece önümüzdeki 6 ay içinde 18,6 milyar dolar değerinde ilave bir yatırım potansiyeli olduğunu tespit ettik. Türkiye, pazar büyüklüğü, iş ekosistemi ve özellikle maliyet alanındaki güçlü yönlerini kullanmaya devam ederken düzenleyici çerçeve ve risk göstergelerindeki parametrelerde ilerleme kaydederse bu alandaki rekabet gücünü artırabilir.

Geçen yıl yaptığımız ankette 7.1 milyar dolarlık bir potansiyel ortaya konulmuştu. Burada bir potansiyel artışı söz konusu. Hangi alanlarda iş ve yatırım ortamında gelişme olmasının bu sonucu beraberinde getireceğini sorduğumuzda, üyelerimizin yüzde 85’i makroekonomik performansa da dayanan risk göstergelerine işaret etti. Yüzde 78’i ise düzenleyici çerçeveyi belirtti.”

Aksoy, YASED üye CEO’larının katılımıyla ikinci kez gerçekleştirdikleri güncel ankette, ayrıca Türkiye’nin bu yatırımlar için Avrupa ve Amerika’dan gelişmiş ekonomilerle de rekabet içerisinde olduğunu bir kez daha gördüklerini belirtti. Uluslararası yatırımcıların bir önceki ankete kıyasla 2024’ün ilk yarısı için daha olumlu beklentileri olduğunu ayrıca vurgulayan Aksoy, Türkiye’nin bu potansiyeline ulaşması yönünde çalıştıklarını söyledi.

Yabancı ihtiyatlı iyimser

Aksoy, bundan önce yapılan ankette yabancı yatırımcıların yüzde 37’sinin iş ortamını olumsuz gördüğünü, son ankette ise bu oranın yüzde 25’e gerilediğini belirterek, bunda finansal istikrar yolunda atılan son adımların ve Orta Vadeli Program’ın etkili olduğunu belirtti. YASED Başkanı, OVP’de yabancı yatırımcıların beklediği hemen hemen tüm adımların yer aldığını ancak bundan sonra o adımların atılıp atılmadığının önem kazandığını vurguladı.

“Yabancı yatırımcı ihtiyatlı iyimser” ifadesini kullanan Aksoy, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantılarının da aktif olarak başladığını, kendilerinin de etkin biçimde katıldıklarını anlattı ve yabancı yatırımcıların istişare mekanizmalarının etkin işlemesine verdiği önemin altını çizdi.

Döviz kuru ve enflasyon yabancı için hala en önemli iki risk faktörü

Engin Aksoy, 2018 yılından beri her yıl yenilenen Türkiye’nin UDY Rekabetçilik Endeksi çalışmasının güncel sonuçlarını da şöyle özetledi. “Uluslararası yatırım kararlarında kısa listeye alınan ülkelerin yatırım çekiciliğini, ülkemiz ile sayısal olarak UDY Rekabetçilik Endeks çalışmamızda karşılaştırıyoruz.

Bu çalışma, uluslararası veri tabanlarından yararlanılarak gerçekleştiriliyor. Yani dışardan bakan, Türkiye’yi ve diğer alternatifleri nasıl görüyor, bunu takip etmeyi amaçlıyoruz. 2018 yılında başlatılan çalışmamızı her yıl yeniliyoruz.

İki hafta önce de en son sayımızı hazırladık. Buna göre son birkaç yılda Türkiye’nin insan kaynakları ve maliyet alanındaki mukayeseli üstünlüğünü koruduğunu, ama bu gelişmelerin düzenleyici çerçeve ve risk göstergelerindeki performansın gölgesinde kaldığını görüyoruz. 2023 yılında vergi oranlarında yaşanan artışın önceki yıllara göre vergi ve teşvikler açısından Türkiye’nin rekabetçiliğini azaltan bir gelişme olarak öne çıktığını da görüyoruz.

Bu artışların depremin neden olduğu ekonomik olumsuzlukların telafi edilmesinin ardından tekrar eski seviyelerine döneceğini umut ediyoruz. Türkiye, pazar büyüklüğü, iş ekosistemi ve maliyet alanındaki güçlü yönlerini de kullanarak düzenleyici çerçeve ve risk göstergelerindeki zorlukları stratejik olarak ele alırsa, rekabet gücünü artırabilir.” Aksoy, çalışmaya göre yabancı yatırımcı için döviz kuru ve enflasyonun geçen yılki endeks ile aynı şekilde hala en önemli risk faktörü olduğunu da vurguladı.

KVKK düzenlemesi çok uzun süredir bekleniyor

Engin Aksoy, YASED olarak 2024 yılı gündemindeki iki önemli konuyu da şöyle ifade etti: “Bu yıl gündemimizdeki en önemli iki konu, kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasını düzenleyen KVKK 9. Madde değişikliği ve İklim Kanunu ve dolayısıyla Emisyon Ticaret Sistemi’nin uygulamaya alınması konularında düzenlemelerin gerçekleşmesi.

Bunlar bizim uzun süredir beklediğimiz önemli gelişmeler, bu konularda sonuca varılmasının 2024 yılı yatırımları için teşvik edici olacağını özellikle vurgulamak istiyorum. KVKK özelinde özellikle yurt dışına veri aktarımını düzenleyen kuralların ticari hayatı da göz önünde bulundurarak uluslararası veri koruma standartlarına uyum sağlaması gerekiyor. Bu düzenlemeleri çok uzun zamandır bekliyoruz, 4-5 yıldır konuştuğumuz bir konu.

Bunun yalnızca bireylerin haklarını korumakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası iş ilişkilerinde güven ve şeffaflığı artırarak Türkiye’nin yatırım için daha cazip bir hedef haline gelmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Geçmişte dile getirdiğimiz gibi bu yıl da her fırsatta dile getireceğiz. Biz bir ülkenin küresel düzeydeki rekabetçiliğini etkileyen 4 temel unsur olan dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, küresel tedarik zincirlerine entegrasyon düzeyinin artırılması ve bu sistemi sürekli geliştiren bir insan sermayesinin varlığını çok önemsiyoruz.”

Yabancı yatırımda en büyük pay perakendede

2023 yılında gerçekleşen yatırım sermayesi girişlerinde 984 milyon dolarlık yatırım (%18’lik pay) ile toptan ve perakende sektörü öne çıktı. Bu sektörü bankacılığı içerecek şekilde finans (%11) ve elektrik dağıtım (%9) sektörleri izledi.

Türkiye ikinci 10’dan ilk 10’a çıkmalı

Türkiye’nin bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolundaki potansiyeli ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olması gerektiğine inandıklarını belirten Aksoy şöyle konuştu: “Biz yatırım çekme noktasında Türkiye’nin rakibi olan 20 ülkeyi ortaya koyduğumuzda, Türkiye halen ikinci 10’da yer alıyor. Oysa Türkiye’nin ilk 10 ülke içine girmesi gerek. Şimdi baktığınızda İtalya vergi avantajında Türkiye’yi geçmiş durumda.

Kayıtdışı ekonomi ile mücadele burada çok önemli. Risk göstergelerine odaklanıp ilk 10 ülke içine girmek için çalışmak durumundayız. Bu noktada elimizi zayıflatan düzenleyici çerçeve ve risk faktörleri. Yapısal reformları hızla hayata geçirmek durumundayız. Dünyadaki büyük yabancı yatırımcılara baktığınızda çoğu zaten Türkiye’de. Bu yatırımcıların Türkiye’deki her bir yöneticisi de birer yatırım elçimiz. Bu yatırımcıları daha fazla yatırıma yönlendirebilmek, bu potansiyeli hayata geçirebilmek çok önemli.”