"Sigortalamada sektör ayrımı söz konusu değil"

Sigorta sektörü temsilcileri sigortalamada sektör ayrımı yapılamayacağını belirterek, riskinin ölçülebildiği her şeyin doğru fiyatlamayla sigortalanabileceğinin altını çiziyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yakup SAYAR

 
İSTANBUL - Sigorta sektörü her geçen yıl büyümesini katlanarak sürdürürken, yapılan düzenlemelerle birlikte geçmişle karşılaştırdığımızda ise bugün şeffaf,  güvenilir ve gelişmiş ekonomilerdeki sigortacılıkla yarışabilecek bir yapıya kavuşmuş durumda. Fakat sigorta sektörü bu gelişmenin yanında birçok olumsuzlukla da hala mücadele etmek zorunda kalıyor. Bildiğiniz gibi ülkemiz coğrafi konum nedeniyle her yıl birçok doğal felaketle karşı karşıya kalabiliyor. Bölgesel seller, zaman zaman yaşanan depremleri bunlara örnek gösterebiliriz. Bunun yanında geçtiğimiz yıl birçok sanayi kuruluşunun üretim yerlerinde yaşanan yangın haberlerini de okuduk. İşte bu yaşanan olumsuzluklardan sonra ise eleştiri oklarının hemen sigorta sektörüne döndüğüne şahit oluyoruz. Bazı sektörlerin sigorta yaptıramadıkları vb gibi birçok haber gazete sayfalarında yer bulabiliyor.  DÜNYA Gazetesi olarak söz konusu eleştirilerle karşılaşan sektör temsilcilerine "sigortalamanın şartlarını sorduk". Sektör temsilcileri, riskinin ölçülebildiği her şeyin doğru fiyatlamayla sigortalanabileceğinin altını çizdiler. Yaşanan her olumsuzluktan sonra sektör geneline yönelik eleştirileri hak etmediklerini belirten sektör temsilcileri, "şu sektörü asla sigortalamayız" gibi bir yaklaşımın ise söz konusu olmadığına dikkat çektiler. 
 
Sadece ülkemizde değil tüm  dünyada riskli sektörler mevcut
 
ugur_gulen.jpg
 
Hayatın içerisinde iç içe geçmiş çok sayıda riskler olduğuna dikkat çeken Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, "Sigorta teminatı ile bu riskleri güvence altına alabilmek için öncelikle bu risklerin ölçülebilir olması gerekmektedir. Ölçülebilir risklerin de hepsi sigortalanabilir değildir. Sigortalanabilmesi için gerçekleşme frekans ve boyutu itibariyle sigorta teminatı sağlanabilir olması gerekir. Sigortalanabilir riskler hayatın içerisindeki risklerin önemli ve büyük bir kısmını oluşturur" dedi.  Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yüksek riskli olduğu öngörülen ve kabul edilen sektörlerin bulunduğuna işaret eden Gülen, "Bunlar başta dinamit/barut vb patlayıcı madde veya bunlardan mamul ürünler imalatı, petrokimya kompleksleri, yanıcı parlayıcı maddeler/kimyasallar/solventler imalatı gibi sektörlerdir. Ülkemiz gibi tarımın önemli bir iş kolu olduğu ülkelerde çırçır, fındık kırma, kimyevi gübre gibi sektörler de listeye dahil olmaktadır" şeklinde konuştu. 
 
Riskli sektörler ciddi bir süreçten geçiyor
 
Sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin, kendi yapılarına ve güçlerine göre risk iştahlarının birbirinden farklı olduğuna dikkat çeken Gülen sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimi şirketlerin bu tür sigorta teminatı sağlamakta zorlandıkları sektörler olsa bile genel olarak şu sektörü asla sigortalamayız gibi bir yaklaşım söz konusu değildir.   Riskli sektör olduğunu düşündüğümüz sektörlerde faaliyet gösteren tesislere yönelik olarak sigorta istendiğinde öncelikle sigorta talep edilen tesis, konusunda uzman bir risk mühendisimiz tarafından ziyaret edilir. Tesisin taşıdığı riskler ve bu riskleri yönetmek üzere almış olduğu tedbirler incelenir. Bu tedbirlerin yeterli olması halinde hangi fiyat ve şartlarla sigorta teminatı sağlanabileceğini gösterir bir teklif hazırlanarak sunulur. Eğer tesisin mevcut tedbirleri yeterli görülmemiş ise tesise sigorta teminatı sunabilmek için alması gereken asgari tedbirlerin neler olduğu yazılı olarak iletilir. Tesis bu tedbirleri alır ve aldıktan sonra talepte bulunur ise aynı süreç tekrarlanarak risk değerlendirilir. Bu süreç ve önlemler sigortalının yararınadır. Zira olası bir büyük hasarda maddi hasara ilave olarak ülkemizde çoğunlukla sigortalanmamış olan bir iş durması/kâr kaybı da yaşanacaktır. İlave olarak bildiğiniz gibi, sigorta yapılmasının temel dayanağı sigortalıların sigortalı değilmişçesine hareket ederek gerekli hasar önleme ve azaltma tedbirlerini almasıdır. Zaman zaman haber olan çırçır fabrikalarının sigorta bulamadığına yönelik eleştirileri ise yanlış buluyorum. Yukarıda belirttiğimiz sürecin etkin olarak çalıştığının kanıtı, en riskli sektörler listesine de girmiş olan çırçır fabrikalarından 40'a yakınının mevcut portföyümüzde yer alıyor olmasıdır."
 
Her riske aynı fiyat eğilimi var biz bunun karşısındayız
 
hasan_altaner.jpg
 
Zaman zaman riskin fiziksel koşulları ve reasürans şartları gibi sebeplerin bir takım riskleri sigorta yapılabilir olmaktan çıkarabildiğini söyleyen Güneş Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Hasan Altaner, "Sigortanın temel prensibi, ani ve beklenmedik risklere karşı teminatın sağlanmasıdır. Rizikonun bu prensip dışına çıktığı yani riskin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğu haller, yatırımın sigorta kapsamına alınmamasını doğurabilir. Son dönemde gerçek ihtiyaç tespit edilmeden bütün riskleri aynı kefeye koyup, aynı fiyattan sigortalama yönünde gibi bir eğilim var. Biz Güneş Sigorta olarak bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Doğru risk analizi ile bunu sağlayabileceğimizi düşünüyoruz" dedi. 
 
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de parlayıcı ve patlayıcı maddelerin depolanması veya üretim faaliyetleri riskli sektörlerin başında geldiğini söyleyen Altaner, "Bunun yanında bilindiği üzere Türkiye, tekstil sektörünün üretim içerisinde başı çektiği bir ülke ve çok sayıda irili ufaklı işletme ile yan kuruluş faaliyet gösteriyor. 
Bazı sektörleri ya da bir sektörü sigortalamamak gibi bir düşünce tamamen sigorta şirketinin kendi risk kabul politikası ile paralellik gösterebilecek bir konu. Keskin çizgiler ile bir sektörü sigorta kapsamının dışında tutabileceğiniz gibi daha gri çizgiler ile riziko bazında da değerlendirebilirsiniz. Burada şirketlerin karar verme sürecini en çok etkileyen tabii ki reasürans şartları. Şirketler, bu tip kararları alırken, söz konusu rizikoda daha önce yaşadıkları tecrübe ve hasarları, bunun neticesinde oluşan teknik sonuçları dikkate alırlar. Bu nedenle gerekli risk analizleri yapılmadan kesin bir sigortalamama kararı alınacağını düşünmüyorum" diye konuştu.  
 
Termal kamera ile bir ilke imza attık
 
Güneş Sigorta olarak geçtiğimiz yıl risk mühendisliği alanında bir ilke imza atarak termal kamera sistemini sektörde uygulamaya koyduklarını hatırlatan Altaner sözlerini şöyle sürdürdü: "Sistem sayesinde başta elektrik kaynaklı yangın riskleri olmak üzere muhtemel tüm risklere karşı proaktif çözüm sunabiliyor, olası hasarları minimize edebiliyoruz. Risk mühendislerimiz denetimler esnasında öncelikle izolasyon malzemesinin sınıfını tespit ederek muhtemel yangın risklerinin boyutlarını hesaplayabiliyorlar. Ayrıca sigortalı kurumlara ve sektöre maddi yarar da sağlıyoruz. Sigortacılık sektöründe ilk kez tarafımızdan kullanılan termal kamera uygulaması kapsamında, sigortalılarımıza ücretsiz danışmanlık hizmeti de sunuyoruz. Şirket olarak en büyük önceliğimiz sektör ya da konu ne olursa olsun doğru risk analizi yapmak, sigortalımız olan kurumların gerçek ihtiyacını tespit etmek. Etkin bir teminat için kurumların başlangıçta karşılaşabileceği risklerin tanımlanması, sınıflandırılması, ölçülmesi ve kontrol edilmesi süreçlerini risk mühendislerimizle izliyoruz. Sonrasında ise fiziksel ve finansal risklerin azaltılması veya bu risklerden kaçınılmasına yönelik teminatları öneri olarak sigortalımıza sunuyor, uygulamalarımızla yol gösteriyoruz."  
 
Önlemleri yetersiz olan risk grupları sigortalanamaz
 
recep_kocak.jpg
 
Temel prensipler çerçevesinde, ölçülebilen, riski hesaplanabilen ve belli bir parasal değere sahip moral açıdan uygun olan risklerin sigortalanabileceğini söyleyen Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak, "Genel itibarı ile bu çerçeve dışında kalan riskler sigortalanamaz. Her fırtınada çatısı uçana fırtına teminatı, her yağmur yağdığında su baskını yaşayan bir yere sel-su baskını teminatı verilemeyeceği gibi, oluşabilecek risklere karşı önlemleri yetersiz risk gruplarının sigortalanması da uygun değildir" dedi. 
 
Ülkemizde riskli olarak sınıflandırılacak bir kavramdan ziyade, global olarak riskli kabul edilen sektörleri incelemek gerektiğini ifade eden Koçak, "Genellikle yangın-mühendislik sigortalarında sektörel riskler ön plana çıkmaktadır. Genel ifadesi ile yanıcı-parlayıcı-patlayıcı emtialarla işlem yapılan tesisler riski en yüksek grupta değerlendirilmektedir. Yangın riski düşük olmasına rağmen sel-su baskını fırtına veya kar ağırlığı gibi riskleri yüksek işletmeler de sigortacılar için büyük tehlike oluşturmaktadır" diye konuştu. 
 
Sigorta şirketleri de risklerini değerlendirecektir
 
Sektörlerin sigortalanıp sigortalanmamasının tamamen ilgili sektör yatırımcılarının almış olduğu koruma önlemleri sonucunda değerlendirilebileceğinin altını çizen Koçak sözlerini şöyle sürdürdü: "Koruma önlemleri yeterli olan işletmelerde, ölçülebilir ve kabul edilebilir olan her risk sigortalanabilir. Koruma önlemleri yetersiz işletmelerde, hasar yaşanma ihtimali yüksek riskler için teminat verilemez. Poliçe yaptıracak sigorta şirketi bulmakta sıkıntı yaşayan sektörlerin, öncelikli olarak dönüp kendi işletmelerinde hiç sigorta poliçesi yokmuşçasına önlem almaları gerekmektedir.  Yangın önlemleri yetersiz olduğu için sık sık yangın hasarı yaşanan sektörlerde, bakımları düzenli yapılmadığı için sürekli makine kırılması yaşanan sektörlerde, dere kenarına tesis kurup her sene su baskını yaşayan işletmelerde, mühendislik poliçesini bakım sözleşmesi gibi gören sektörlerde ve bunlar gibi onlarcasını sayabileceğimiz sektör grupları ve işletmeler için teminat tabii ki verilemeyecektir. Her işletmenin kendi risklerini elimine etmeye çalıştığı bir ortamda, hayır kurumu olarak algılanan ancak ticari işletmeler olan sigorta şirketleri de risklerini değerlendirecektir. Riskli sektörlerin piyasadan daha kolay sigorta poliçesi bulmaları tamamen kendileri ile ilgili. Yani, sigorta poliçesi ile teminat altına alınacak riskleri için alacakları koruma önlemlerinin yeterli seviyede olması ile alakalı. Bu çerçevede çalışan işletmelerin koruma önlemleri yeterli düzeyde ise taleplerini değerlendirebiliyoruz."
 
Bu konularda ilginizi çekebilir