“Kendine ve çevreye saygılı insan, zeytinyağı tüketir”

ZertumDoğal Zeytin’in sahibi Yunus Er, doğal zeytini, “zeytin üreticilerinin kendileri için yapıp, piyasaya sürmedikleri zeytin” olarak tanımlıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - “Türkiye’de 1950’li yıllarda margarin fabrikaları kurmak isteyen ve bu ülkeye margarin ve mısırözü satmak isteyenlerin bir isteği vardır: Zeytinyağını kötülemek; zeytinyağı tüketenleri de aşağılamak. Bu istek üzerine bir türkü sipariş edilir ve TRT repertuarına girer; ‘Zeytinyağlı yiyemem/Basmada fistan giyemem/Senin gibi cahile ben efendim diyemem.’ Bu türkü Bursa Türküsü olarak lanse edilir çünkü o zaman en çok zeytinyağı Bursa’da üretilmekte ve tüketilmektedir. Bu türkünün etkisinden hala kurtulamadık. Bu türkü radyolarımızda bangır bangır bağırırken, ABD mısırözü stoklarını Türkiye’ye satıp, buna karşılık bizim zeytinyağımızı aldı. Türkiye’de kişi başı zeytinyağı tüketimi 800 gramdan, 1 litreyi aştı diye sevinirken, kişi başı margarain tüketiminin 2 kilodan fazla olduğunu unutuyoruz.”

Bu sözler, Türkiye’de daha organik tarım kanunu çıkarılmamışken kurulan ZertumDoğal Zeytin’in sahibi Yunus Er’e ait. Er, doğal zeytini, “zeytin üreticilerinin kendileri için yapıp, piyasaya sürmedikleri zeytin” olarak tanımlıyor.

Zertum’un felsefesi ‘Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık’ Afrika atasözü üzerine kurulmuş. Yunus Er bu konuda şu yorumları yapıyor: “Kalp, damar rahatsızlıklarının, kanser ölümlerinin bu kadar yaygın olduğu, kişi başı ilaç tüketiminin 164 doları bulduğu bir ülkede, kendine ve çevreye saygılı insanların organik zeytinyağı ve organik zeytin tüketmesi kadar normal bir davranış olamaz. Ülkemizde ölümlerin yüzde 39’u kalp damar hastalıklarına, yüzde 21’i kansere bağlı. Düzenli organik zeytin ve zeytinyağı tüketicisinin bu hastalıklara yakalanma riskini azalttığını tıp otoriteleri detaylı bir şekilde anlatıyorlar.”

Organik zeytinde çok para hedeflemeyin

Organik tarım aslında biraz da gönüllülük işi. Nitekim Yunus Er de, organik zeytin işinin, para işi olmadığını söylüyor: “Organik zeytinleri müşterinin tercih etmesi için aynı zamanda müşterinin damak tadına hitap etmesi gerekmektedir. Müşterinin beğenisini kazanıcak organik zeytin üretirken 10 birim ek maliyete katlanıyorsanız, siz bunun ancak 5 birim olarak  organik zeytin fiyatlarına yansıtabilirsiniz. Çok para kazanmak amacıyla organik zeytin işine girmişseniz veya girmeyi düşünüyorsanız bunu sürdüremeyeciğinizi bağıra bağıra söyleyebilirim.”

1995 yılında İstanbul’da kurulan ve 2008’den bu yana Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde 300 dekarlık organik zeytin çiftliğinde faaliyet gösteren Zertum’un yıllık üretim kapasitesi 510 ton.

Yunus Er, organik üretim sürecini şöyle anlatıyor:

“Organik zeytin üretimi; dört yıllık organik geçiş sürecini tamamlamış, organik sertifikaya bağlanmış, organik tarım esasları uygulama yönetmeliğinde yazılı metotlar uygulanan çiftliklerde yapılır. Ürün hasat edilmeden, bütün tarladan, zeytin ağaçlarınının dalından örnekleme esasına göre alınan zeytin taneleri, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde kurulu olan ARGEFAR laboratuarlarında, dört yüze yakın pestisit kalıntısı yönünden analiz edilir. Tarladaki zeytinlerin pestisit ihtiva etmediği rapora bağlandıktan sonra hasat edilir.

Organik sertifikalı işletmemizde tadlandırma, fermente işlemi sadece tuzlu su kullanılarak gerçekleştirilir. Tadlandırma kaplarında 6 ay ile 12 ay arasında zeytindeki acılık, acımtrak hale gelir. Tadlanmış veya acımtrak yenebilecek haldeki zeytinler nihai ticari ambalaja konulmadan önce yeniden Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde pestisit kalıntısı yönünden analizi yapılır. Pestisit kalıntısı ihtiva etmediği rapora bağlandıktan sonra ürünün satıldığı zincir mağazalara siparişi üzerine sevkiyatı yapılır. Bu arada ilgili Bakanlığın görevlendirdiği kurum tarafından  bu üretim süreçleri sürekli denetlenir. Hazırlanan organik ürün sertifikaya  bağlanır.”

Organik üretim hızla yol alıyor

Organik üretimin gerek ülkemizde gerekse dünyada hızla yol aldığını söyleyen Er, “Geçmişte süpermarketlerde orgawnik ürünler raf aralarında kaybolurdu. Bugün, organik bölümler oluşturuluyor, aynı paralelde organik pazarlar İstanbul, Ankara ve büyük illerimizde giderek yaygınlaşıyor” diyor.

Nihai tüketicilerin kendilerine 7 gün 24 saat ulaşabildiklerini söyleyen Yunus Er, “İnsan, ürün ve üretim, bizim  temel usnurlarımızdır. Bizim tanıtımımızı zeytinlerimizi tüketen insanlar yapıyor. Kulaktan kulağa reklamın çok etkili olduğuna inanıyoruz. Biz üretici firma olarak, organik zeytinlerimizi satanlar ve tüketenlerle birlikte bir dernek, bir kulüp üyeleri gibiyiz” yorumunu yapıyor. 
 

Bu konularda ilginizi çekebilir