Geleceğin ekonomik modeli: Kapsayıcı piyasa

BM, kapsayıcı piyasayı, geleceğin ekonomik modeli olarak tanımlıyor. Bu model, dezavantajlı grupları talep tarafında müşteri olarak, arz tarafında ise çalışan, girişimci ve değer zincirinin çeşitli noktalarında yer alan insanlar olarak bir araya getiriyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Didem ERYAR ÜNLÜ
 
İSTANBUL - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) kapsayıcı piyasa tanımı şöyle: "Dezavantajlı grupları talep tarafında müşteri olarak, arz tarafında ise çalışan, girişimci ve değer zincirinin çeşitli noktalarında yer alan insanlar olarak bir araya getirmek".
 
Simona Marinescu, UNDP'nin İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi Direktörü. Marinescu, Romanya'nın AB entegrasyonu sırasında yaşadığı sosyo-ekonomik dönüşüm sürecinde Çalışma ve Sosyal Koruma Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapmış bir isim. Irak, Ürdün, Fas ve Suriye dahil Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgeleri için Dünya Bankası'nın İnsani Kalkınma Birimi'nde Sosyal Koruma Uzmanı olarak çalışmış olan Marinescu, kapsayıcı piyasaların gelişimi konusunda uzman bir isim.
Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 6'ncısı düzenlenen EKODesign Konferansı'nın konuşmacıları arasında yer alan Marinescu, konferans öncesinde sorularımızı yanıtladı. Marinescu,  Türkiye'nin kapsayıcı piyasa modelinin  önemini anladığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Hükümet yalnızca gençleri ve zarar görmeye açık grupları kapsamak üzere ekonomik  modeli değiştirmeye başlamakla kalmadı, aynı zamanda UNDP ile stratejik bir ortaklık içerisine girdi. Bu çerçevede tüm dünyada kapsayıcı büyümeyi desteklemek için İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi'ni kurdu." 
Politika belirleyicilerin insan kaynaklarının doğru şekilde kullanılmasını sağlamak için, geleceğin ekonomik modeli olan kapsayıcı piyasa gelişimine odaklandıklarını söyleyen Marinescu, bu kapsamda mevcut işgücünün entegre edildiğini, kaynak kullanımının daha düşük çıktılar üretmek üzere tasarlandığını söylüyor. Bunun sonucunda da işletmeler, bir yandan kârlarını artırırken diğer yandan çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıyorlar. Marinescu'nun geleceğin ekonomik modeli olarak tanımladığı kapsayıcı piyasaya konusundaki yorumları şöyle:
 
Türkiye, geleceğin modelini anladı
"Genç nüfusta işsizlik yalnızca Türkiye'nin değil tüm dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklardan biri. Her ne kadar araştırmalar yeni teknolojilerde gençlerin avantajlı olduğunu ve genç işgücünün ekonomik süreçlerde gelişmiş ekipmanları ve yenilikçi çözümleri kullanmada daha verimli olduğunu gösterse de, şirketler yeni mezunları işe alma konusunda isteksiz olabiliyor.
Eğitimle istihdam arasında bir köprü kurmak için, okullar ile işletmeler arasında öğrencilerin üretici faaliyetlere katılabileceği kurumsal ortaklıklar genişletilmeli. Aynı zamanda şirketlerin  gençleri istihdam etmesi ve yeni mezunların iş süreçlerine hızlı entegrasyonu için  onlara iş başında eğitim vermesi teşvik edilmeli. Yeterince değerlendirilmeyen genç işgücü hem üretim hem de tüketim açısından artık karşılayamayacağımız bir kayıp. İnsan ve malzeme kaynaklarının doğru şekilde kullanılmasını sağlamak için politika belirleyiciler, geleceğin ekonomik modeli olan kapsayıcı piyasa gelişimine odaklanmış durumdalar. Mevcut işgücünü entegre etmek ve kaynak kullanımı daha düşük çıktılar üretmek üzere tasarlanmış işletmelerin bir yandan kârlarını artırırken diğer yandan da
çevre üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlı tutma ihtimali daha yüksek. Türkiye bu gerçeği iyi anlamış bulunuyor. Hükümet yalnızca gençleri ve zarar görmeye açık grupları kapsamak üzere ekonomik modeli değiştirmeye başlamakla kalmadı, aynı zamanda UNDP ile stratejik bir ortaklık içerisine girdi ve tüm dünyada kapsayıcı büyümeyi desteklemek için İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi'ni kurdu."
 
Hiçbir yerde "genç erkek çalışan aranıyor" yazamaz 
"Kadınlar dünya nüfusunun yarıdan fazlasını temsil ediyor. Böyle büyük bir iş ve yenilikçilik kaynağını entegre edemeyen ekonomiler daha fazla kırılganlıkla karşı karşıya kalacaklar. BM'nin yardımları sayesinde artık işe alımlarda kadın-erkek ayrımcılığı yapılamıyor. Hiçbir yerde ve hiçbir zaman ‘genç erkek çalışan aranıyor' yazan bir iş ilanı göremezsiniz, artık hiçbir yerde kadınların erişimini kısıtlayan bir rekabet süreci mevcut değildir. Kadınların iş dünyasına katılması da buna dâhildir. Geleceğin karmaşıklıkları, büyük çaplı kalkınma zorluklarına bir yanıt olarak sosyal ortaklıkları güçlendirecek ve kapsayıcı toplumlar meydana getirecek. Ekosistemimizin istikrarı için kadınlara ve erkeklere eşit ölçüde ihtiyaç var. Hem kadınların hem erkeklerin çalıştığı ailelerin yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya daha az açık olduklarını görüyoruz."
 
Türkiye, rekabetçilikte de üst sıralara çıkmalı 
 
[PAGE]
 
Türkiye, rekabetçilikte de üst sıralara çıkmalı 
"Piyasada büyümek için değer zincirlerine erişmek sürdürülebilirliğin ön şartlarından biri. Türkiye, sağlıklı iş iklimi ile KOBİ'lerin büyümesini destekledi. İyi düzenlemelerin yanı sıra düzgün işleyen bankacılık sistemi ile finans piyasası yabancı sermayeyi ülkeye çekti ve yabancı şirketlerin yerelleşmesine yol açarak bunların Türkiye ekonomisindeki tedarikçilerinin büyümesini sağladı. Türkiye, GSYİH açısından dünyanın en büyük 16. ekonomisi. Rekabetçilikde de bu düzeye ulaşması gerekiyor. Dünya Rekabetçilik Endeksi raporuna göre iyileştirilebilecek alanlar arasında yenilikçilik ve kapsamlılık faktörleri yer alıyor: İlköğretim; sağlık hizmetleri; yüksek eğitim; işgücü piyasasının verimliliğini artırma; kamu kurumlarının verimliliğini ve şeffaflığını güçlendirme geliştirilmesi gereken alanların başında geliyor."
 
İşgücü piyasasında esneklik gerekiyor 
"Yakın zamandaki kriz nedeniyle işgücü piyasaları tüm dünyada dönüşümlerden geçiyor. Sermaye sahipleri ile işgücü tedarikçileri arasındaki gelir dağılımı sermaye sahipleri lehine değişti, bu da işgücü tedarikçilerinin talebinde gerilemeye yol açtı. Küresel büyümenin daha esnek bir biçimde eski haline gelmesine imkân tanımak için işgücü piyasalarının esnekliğe ihtiyacı var. Türkiye bir yandan uygun maliyetli sosyal güvenlik planları yaratırken, diğer yandan işgücü piyasasında mobiliteyi ve rekabetçiliği kolaylaştıran bir işgücü mevzuatını ve buna uygun endüstriyel ilişkileri hedeflemeli. Bu kolay bir girişim değil, fakat ancak Türkiye gibi büyük bir iç piyasaya sahip bir ülkede mümkün."
 
"Sürdürülebilirleºtiremediklerimizden misiniz?"
Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 6'ncısı düzenlenen ve Siemens Ev Aletleri'nin ana sponsorlar arasında yer aldığı EKODesign Konferansı, 16 Nisan'da gerçekleşiyor. Türkiye'de sürdürülebilir tasarım ve kentleşmenin önünü açmayı hedefleyen EKODesign, konferansta mimar, tasarımcı, planlamacı ve müteahhitlerin yanı sıra kamu ve yerel yönetimlere inovatif ve sürdürülebilir başarı hikayelerini bir araya getiriyor. EKODesign Konferansı'nın bu yılki oturum başlıları oldukça ilgi çekici. Sürdürülebilirleştiremediklerimizden misiniz?", "Düşük Karbonlu Ekonomi ve Kalkınma Dönemi" ve "Bir Gün Ben de Tükenecek miyim?" bu oturumlardan bazıları.