Şirketlerin "büyük veriden" çok "akıllı veriye" ihtiyaçları olacak
SAP EMEA Başkanı Franck Cohen, "Türkiye, KOBİ stratejisini dijital dönüşüm odaklı belirlemeli. Dijital teknolojiyi tabana yaymanın yanında, yapay zekâ konusunda adım atılması için gerekli altyapı oluşturmalı" diyor.
Rüştü BOZKURT
SAP'nin dünyada 82 binden fazla çalışanı var. Kendini, "dijital dönüşümün öncüsü" olarak konumlandırıyor. 25 farklı endüstri alanında çalışıyor. İş yerlerine dinamik, proaktif, kaliteli hizmet sunuyor. İş yerlerinin inovasyon arayışlarına destek veriyor. Eğitimde, ekonomide, teknolojide, sosyal yaşamda ve yaşamın her noktasında fırsatlar yaratıyor. SAP'nin 7 yıldır EMEA Başkanlığını sürdüren üst yöneticilerinden biri olan Franck Cohen'e ikinci sorumuzu anımsatıyorum: "Dijital dönüşüm ürünlerin doğasını, iş süreçlerini ve işgücü profillerini köklü biçimde değiştiriyor. Bu alandaki gelişmelerin keşfedilmesi, tanımlanması ve ilişkiye geçerek hayata taşınması için neler yapılmalı?"
"İnanıyorum ki..." diye söze başlıyor. Sözlerini sürdürüyor." Gelişmekte olan pazarlarda ve Türkiye gibi ülkelerde, Batı ve Doğu'daki gelişmiş ülkelerden daha büyük avantajlar var. Gelişmekte olan pazarlar yeni teknolojiyi algılama ve uygulamada daha istekli, daha tutkulular. Ellerinin altında oturmuş bir yapı yok. Önyargılardan ve yerleşik doğrulardan uzaklar. Politikalarla ilgili daha açıklar ve daha fazla enerji harcayabiliyorlar." Şirketlerin "büyük veriden" çok "akıllı veriye" ihtiyaçları olacak
KOBİ'LER TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK ŞANS
Biz konuyu ülkemizin durumunu anlamaya yöneltiyoruz. Bay Cohen, "Türkiye gibi ülkelere önerilerim var" diyor... Değerlendirmelerine şu eklemeyi yapıyor: "Yeni teknolojileri daha anlamlı kılmak için mevcut altyapıyı iyi kullanarak dönüşümü sağlasınlar. Var olan birikimlerini iyi değerlendirme becerisi çok önemlidir. Çok geniş altyapı ihtiyaçları unutulmamalı. Fiber optik kablo altyapısı onlardan biri. Öyle bir noktaya geleceğiz ki, internet tüketimi bir anda patlayacak... İkinci önerim, yeni teknolojiler üniversitelerde daha fazla anlatılmalı. Üçüncüsü, özellikle üniversitelerdeki bilgisayar ve yüksek teknoloji bölümleri bu alana odaklanmalı. Yapay zekâ mutlaka programlarında yerini almalı... Türkiye' nin konumunu dikkate alırsak dijital dönüşüm için büyük potansiyele sahip. Ekonominin önemli parçası olan küçük ve orta ölçek işletmeler büyümedikçe gelişme olmuyor. Onları büyütmek çok önemli… Türkiye icin KOBİ'lerin bu çercevede değerlendirilmesini öneririm. Daha fazla küresel açılımlar yapılmalı, küresel bakış öne çıkmalı. Hükümetler, yereli küresele taşımada şirketlere yardımcı olmalı... Hükümetler, IT alanına yatırım yapan firmaları desteklemeli. Devlet, firmaların IT altyapılarını güçlendirmeleri için 'veri merkezleri' oluşturmalı; çünkü küçük işletmeler bunu başaramaz. Bu sayede danışmanlık kabiliyetleri de artacaktır. Bu kabiliyet daha sonra çevre ülkelere taşınabilir. Bu şirketler kabiliyetlerini artırdıkça kârlılıkları artacak, devlete katkıları da büyüyecek. Bu mantıkla bakarsanız KOBi destekleri ve açılımları temel ihtiyaçlardan biri..."
Dijital dönüşümde endüstride ulaşılan 4'üncü aşamanın temel bileşenlerinden biri olan "büyük veri" konusunda da SAP yöneticisinin görüşünü almak istiyoruz. Soruyoruz: Büyük verinin ehlileştirilmesi, akıllı veri haline getirilmesi ve hayatımıza değer katması için neler yapmalıyız?"
Cohen, "Şirketler için büyük veriyi, birçok noktadan toplamak önemli olacak. Bu gelişme çok temel bir eğilimi işaret ediyor bize: Yazılım, şirketlerde bir mücadele alanı olmaktan çıkacak. Asıl şirket rekabeti, arka taraftaki ana operasyonlardan, ön taraftaki operasyonlara kayacak: Müşteri deneyimi, pazarlama ve ciro artırıcı etkinlikler, müşterinin bir sonraki adımdaki davranışlarının tahmini asıl işimizi oluşturacak. Müşterilere yaşayabilecekleri en iyi deneyimleri sunmak önem kazanıyor. Bütün bunlar şirketlerin asıl mücadele alanlarını oluşturuyor. Bunun için şirketlerin büyük veriden çok, akıllı verilere ihtiyacı artıyor".
RADYOLOJİ 20 YIL SONRA OLMAYACAK
Bu noktada Cohen başta yaptığı analizi anımsatıyor. Yapay zekâ üzerine söylediklerini özetliyor ve ekliyor: "Bu nedenle 'yapay zekâ' bütün endüstrilerin sorunu haline gelecek. 1950'lerdeki modeller çok yüksek oranda veri işlemiyorlardı. Şu anda teknolojideki gelişmelerle kurumlar büyük veriyi insan beyninden daha hızla işleyecek bir yeteneğe sahip". Bu düşüncesini iki eksenli gelişmeyle açıklıyor: "Birincisi, öyle örnekler var ki saymakla bitmez. Medikal alanda, radyoloji alanında insanı aşan analizler yapılıyor… Klasik anlamda radyoloji 20 yıl sonra olmayacak… Radyologlar, ABD'de yılda 2 milyon hata yapıyor. Bilgisayarlar hata yapmıyor. Makine yorulmaz. Başkalarından etkilenmez. Görme bozukluklarına uğramaz. Makineler ince ayrıntıları görür. Bu sayede kanseri önceden teşhis edebiliriz. İkincisi, çağrı merkezleri değişecek. Yapay zekâ otonom araçlar üretecek. Hayatımızdaki her şey değişecek. Daha da önemlisi insan zekasını aşan gelişmeler olacak; makineler gittikçe daha akıllı hale gelecek. İnsan zekasının 1 milyon katı kapasiteden bahsedebiliriz. Tavsiyem her şirketin yapay zeka konusunu anlaması lazım. Yoksa rekabet şansları olmaz. SAP, bu alanda da çok ciddi yatırım yapıyor. Ocak 2017'de yapay zekâ ürünlerini tanıtacağız. Amacımız büyük verinin değil, akıllı verinin peşinde olduğumuzu kanıtlamak." Franck Cohen'e Mevlana' nın sözünü anımsatıyorum: "Gerçek dostu olanların aynalara ihtiyacı yoktur!". Eksiklerimizi, yanlışlarımızı söylemesini, gerçek dostluk yapmasını istiyorum; Türkiye'nin dünyadaki konumunu net olarak anlamamıza yardımcı olmasını istiyorum: "Türkiye'nin boşlukları nelerdir?" diye soruyorum.
TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ VAR; KULLANMALI
Franck Cohan, ürünler anlamında bazı alanlarda çok başarılı gelişmelerden söz ediyor. Şişecam'ın camda ve Arçelik'in beyaz eşyadaki durumunu örnek gösteriyor. Kendi segmentlerinde en iyiler arasında yerlerini almasının önemine değiniyor. Çok doğru segmentleri zamanında seçmiş ve bu alanlara odaklanmış olmalarının, kalite, maliyet, fiyat ve kârlılık dengelerini kurduklarının altını çiziyor. Sonra "Türkiye de işgücü piyasası yüksek. İşgücünü başka noktalara taşıyacak deneyim ve birikime sahip. Türkiye insanı eğitimli. Yüksek eğitimli insanlar var, gençler iyi eğitim almış, 25 yaşındaki mühendisin Almanya ve Fransa'daki mühendislerden farkı yok" diyor. Genç nüfusun Almanya ve Fransa'ya kıyasla daha fazla meraka sahip olmasını önemli bir avantaj olarak anlatıyor. Sahip oldukları yeteneklerin AB ile aynı imkânları yarattığının altını çiziyor. Fırsat eşitliğine ve eşit hakların varlığına gönderme yapıyor. Aynı özgürlüğü de talep etmelerinin önemi üzerinde duruyor. Kesintisiz medya iletişimi ve erişme isteğinden söz ediyor. İletişimin kesilmesinin de büyük kayıp olacağını anlatıyor. Sözü işletme yönetimine getirerek, bazı işletmelere bakarsak, 1990‘lardan kalma anlayışla yönetildiklerini söylemek gerektiğini belirtiyor. Bunların modernize edilmesi gerekiyor. Şu andaki ihtiyacı karşılamayan anlayış ve bakış açılarının değişmesi gündemdeki önemli konulardan biri. Bu anlamda ürünler, insanlar ve işletmeler aynı vizyon ve aynı stratejik gelişme yolunu izlerse Türkiye kendi geleceğini yaratacak görüşünü belirtiyor.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM KOBİ'LERİN GÜNDEMİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Dijital dönüşüm üretim ölçeklerini küçültüyor; ürünleri bireyselleştirerek küçük ve orta ölçekli işyerlerinin yeniden yapılanmasını gerektiriyor.
- KOBİ'lerin rekabet edebilir ölçeklere erişmesi, rekabet edebilir teknoloji yatırımı yapması ve rekabet edebilir yönetim anlayışına erişmesinin önemi artıyor. - A'dan Z'ye mühendislik ve bireyselleşmiş üretim sistemi geliyor. Makine ve sistem imalatına hâkim olmadan üretime hâkimiyet zorlaşacak.
- İnternet ekonomisinin çok temel "arayüzü" olan "yazılımlar" programlanabilir, ölçeklenebilir ve yüksek marjlı iş alanıdır; yönlendirici dinamiği "maliyet" değil "yenilikçiliktir."
- Rekabet avantajı, ürün-odaklı kaynaklardan çok, ürün farklılaştırması gibi, şebeke temelli kaynaklara, etkileşim düzeyine bağımlı hale geliyor.
- Hemen hemen her ürün bir algoritmaya dayalı yazılım, bilgisayar donanımı, sensör, internet mimarisi ve bulut bilişim hizmeti içerecek; ilgili her yerle eşzamanlı iletişim sağlanacak. Bu hız ve esneklik gerektiren üretim aşaması büyük hantal işyerlerinden çok küçük ve orta ölçek işyerlerine dayanacak.