Çin'de lüks tüketiminin artması, Türk hazır giyimine yaradı

BURSA - Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Şenol Şankaya, Burberry, Prada, Hermes ve Gucci gibi Avrupalı lüks markaların 5-10 yıl içinde Çin'deki pazarlarını ikiye katlamayı hedeflediklerini belirterek, "Avrupa denildiği zaman da en güçlü üretime sahip olan ülke Türkiye. Hızlı modanın yanında lüks markalara da üretim yapan bir Türkiye geliyor. O da bizim için büyük bir avantaj" dedi.  

Uludağ İhracatçı Birlikleri'nin Bursa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki hizmet binasında gerçekleştirilen "UHKİB Olağan Genel Kurulu"na katılan Şankaya, gazetecilerin sektöre ilişkin sorularını yanıtladı.   

Bir süre önce Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu yönetimine de seçilen Şankaya, Türkiye'nin şu anda tekstil ve hazır giyimdeki konumunun son derece olumlu olduğunu ifade ederek, ülkenin ihracatının geçen sene 151 milyar dolar seviyelerinde olduğunu, bir önceki seneyle hemen hemen aynı rakama denk geldiğini ancak hazır giyimdeki ihracat artışının geçen yıl aşağı yukarı yüzde 6'yı bulduğunu hatırlattı.

Krizin yavaş yavaş hafiflediğini, yok olma sürecine girdiğini belirten Şankaya, "Özellikle bu yıl üçüncü ve dördüncü çeyrekte, bunu daha da fazla hissedeceğiz. Bu yıl ilk 3 aylık rakamlarımızda Türkiye'nin ihracatı yüzde 6 artarken, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı, yüzde 9 arttı. Hemen hemen Türkiye ihracatının artışının yüzde 50 fazlası bir artış var" dedi.  

Şankaya, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için çok olumlu bir resim gördüğünü dile getirerek, "Kriz ortamında Avrupa'daki müşterilerin, hızlı mal almaya, stoklu maldan kaçıp, satan, moda mala doğru dönmesi, özellikle üç, dört haftalık taleplerine en uygun cevabı veren ülke Türkiye. Bunun da en büyük artılarından bir tanesi sektörümüzün entegre olması. Yani bugün, ipliğinden dokumasına, baskısına, kumaşına, kesim, dikim, komple bir tedarik zincirini Türkiye'de bulabiliyorsunuz. O da bizim işte bu sektörün büyümede ve gelişmede, en büyük etkenlerinden bir tanesi" değerlendirmesinde bulundu.   

Türkiye'nin, Avrupa ülkelerine ihracatta, Uzak Doğu ülkeleriyle kıyaslandığında üstünlüğünün artarak devam ettiğini vurgulayan Şankaya, şunları kaydetti:  

"Bu hızlı modanın değeri arttıkça, Türkiye'nin kısa terminli, siparişlerdeki pazar payını artırdığını görüyoruz. Bir de bunun üzerine ikinci bir etken daha var. Uzak Doğu'daki, özellikle Çin'in, bundan 10 sene evvel dünyanın en büyük üretici firması olan ülkenin yavaş yavaş da çok ciddi bir tüketici olduğunu görüyoruz. Çin'de, özellikle tüketim tarafında lüks markalara doğru talep artıyor. 'Lüks marka' dediğiniz zaman, aklınıza hep Avrupa markaları geliyor. İşte burada bir Burberry, Prada, Hermes, Gucci, bunların hepsi Avrupa markaları ve herbirinin de büyüme stratejileri Çin. Önümüzdeki 5-10 yıl içinde pazarlarını ikiye katlamayı hedefliyorlar. Şimdi böyle bir büyümede de Avrupa markaları olduğu için bunların hiçbiri de aslında 'Made in China' görmek istemiyor. 'Avrupa' denildiği zaman da en güçlü üretime sahip olan ülke Türkiye. Bir de hızlı modanın yanında lüks markalara da üretim yapan bir Türkiye geliyor. O da bizim için büyük bir avantaj. Yani oradaki tüketim artıkça, Türk tekstili ve hazır giyiminin de bu paralelde artacağını düşünüyorum."  

"Enflasyona paralel bir kur arzusundayız"

İhracatçıların aşırı yüksek, iniş çıkışları olan bir kur beklemediğine de değinen Şankaya, kurlarda istikrarın önemine dikkati çekerek, şöyle dedi:  

"Enflasyona paralel bir kur arzusundayız. İki kriz oldu Türkiye'de ve o iki krizde de kurlar, belli bir seviyeye geldi. Özellikle son seçim sonrasında kurların oturduğu seviyeler, yani dolarda 2.15'ler, avroda da 2.95-3.00 gibi, bizim ihracatçının aslında arzu ettiği değerler. İnşallah buralarda gider. Yani önemli olan hızlı artış, bir anda aşırı değer kaybı olmasın. Bunlar bizi çok olumsuz etkiliyor. Ümit ediyorum ki bu istikrar önümüzdeki günlerde bu şekilde devam etsin."