Afyon molanızı mutlaka uzatın...

İş için ya da mola vermek amacıyla birkaç saatin geçirilip dönüldüğü kent; Frig Vadisi gibi muhteşem tarihi kalıntıları, Büyük Zafer için yapılan anıtları, müzeleri ve Emre Gölü gibi doğal güzellikleriyle daha uzun bir konaklamayı kesinlikle hak ediyor...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Şehirleri koşa koşa tanımak moda: Avrupa’nın gözbebeği kentlerin başlattığı bu trend, tüm dünyada hızla yayıldı. Bizimki gibi muhteşem tarihi zenginlikleri, kuytuda kalmış eşsiz güzellikleri olan ülkelerde de yükselen bir eğilim bu. Dolayısıyla birbiri ardına bu amaçla hazırlanan organizasyonlara tanık oluyoruz. İşte onlardan biri, kısa bir süre önce yapıldı: Frig Vadisi Ultra Maraton’u. Ben de etkinlik vesilesiyle hem benzersiz Frig Vadisi’ni, hem de çoğumuzda “mola yeri” imajının dışına çıkmakta zorlanan vadinin kalbi Afyonkarahisar’ı gezme olanağı buldum... En son söyleyeceği başta söyleyeyim: Eğer arkelojiye, Anadolu uygarlıklarına, genel olarak tarihe ve elbette yerel lezzetlere meraklıysanız, Afyon molanızı mutlaka uzatın... Kaymak-mermer-sucuk-termal dörtgeninin dışında saklı bir kültürle karşılaşacaksınız. Afyon’a daha yaklaşırken sizi selamlayan Karahisar Kalesi’yle göz göze geleceksiniz önce. Kentin “Kalegörünmez” bölgesi dışında her yere hakim bu kale, çevredeki pek çok oluşum gibi volkanik. Yüksekliği 226 metre ve MÖ 1350’lerde Hititlerce kullanıldığı biliniyor. Hapunava, Roman, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar’ı görmüş kadim bir eser, adetâ “Afyon, benim!” diyor. Çevresine konumlanan eski Afyon evlerini, çarşıyı, 1270’lere tarihlenen Ulu Cami’yi, çarşıyı gezin, Utku Anıtı’nın yanındaki çay bahçelerinde bir soluklanın. Büyük resimde görebileceğiniz Utku Anıtı, Kurtuluş Savaşı'mızın sonrasında yapılan ve halkın işgalci kuvvetlere karşı aldığı büyük zaferi simgeleyen etkileyici bir yapıt. Atatürk 1937’de gördüğü heykel için “Büyük utkuyu en iyi anlatan anıt” demiş. Tam karşıdaki Zafer Müzesi’ni gezmeden zaferin kentinden ayrılınmaz elbette... Kente gelmişken görmeniz gereken bir diğer müzeyse Arkeoloji. Frig Vadisi’ni gezerseniz; Kapadokya’yı andıran doğal oluşumlarda yaşanmış uygarlıklar, kaya mezarları, Ayazin, Bayramiler, Seydiler, Andavaz Kalesi gibi eski uygarlıklara yuva olmuş yerleşimleri incelerken, Arkeoloji Müzesi’ni göresiniz gelecektir zaten... Büyük Taarruz’un kalbi Kocatepe’deki Anıtı da ziyaret ettikten sonra, termalin başkentinde artık bir spa keyfini hak ettiniz

Tarihi evleri 100 yaşını aşmış

Şehrin dokusuna nüfuz etmek istiyorsanız, tarihi evlerini görmelisiniz. Osmanlı konağı görünümündeki; ikişer katlı; balkonlu bu evler epey yıprak, oysa biraz bakımla Odunpazarı gibi şehre değer katan bir görünüme kavuşabilir. Yine de kalenin kuytusundaki bu bölgede gezmektenhoşlanacaksınız. Tamamı 1900’lerin başından. O dönemde burada büyük bir yangın çıkıyor ve tüm evler yanıyor. Sonrasında hepsi birden yeniden yapıldığından, tarihsel bütünlük söz konusu.

Mermerde pişen etin lezzeti

Afyon’un kaymağı ve sucuğu meşhur... Çarşıyı adımlarken bunları satanları ve uzayan kuyrukları göreceksiniz. Yani hediyelerinizin büyük çoğunluğu gastronomik olacak. Tabii kahvaltılar bir şenlik... Peki, yemek tavsiyen yok mu diyenler, olmaz mı: Mermerin ana vatanındasınız. Ne alâkası var, demeden, etlerin sunumuna bakın... Kızgın mermerde pişiyor ve hâlâ pişerken masanıza geliyor. Nefis.

Timsahtan müzik aleti olur mu?

Konservatuardaki İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi çok ilginç. Dededen mermerci İbrahim Alimoğlu’nun en büyük merakı, koleksiyonculuk. Yıllardır gittiği gördüğü her yerden bir şeyler toplamış; Çeşmeli Konak’taki Tarih Müzesi’ni ve başka bir yerde kolay kolay göremeyeceğiniz çalgıları bir araya getiren Müzik Müzesi’ni oluşturmuş. Geniş yeri olsa daha neler yapacak... Bu timsah şekilli çalgı “Mi Gyaun,” Myanmar’dan.

FRİG VADİSİ’NDE KOŞAR ADIM

Rotamızı Afyonkarahisar’a çevirenin Frig Vadisi Ultra Mataron olduğunu söylemiştim. Frig Vadisi’nin tanıtımına katkı sağlamak ve bölgenin alternatif bir rota olduğunun altını çizmek amacıyla, -bizi de ağırlayan- NG Afyon’un desteğiyle gerçekleşen ultra maraton, bu yıl 3. kez yapıldı ve 14K (kilometre), 29K, 42K ve 60K olmak üzere 4 özel parkurda koşuldu. Benim de bir bölümüne -yürüyerek- katıldığım maratona, Türkiye’nin her yerinden, hatta kimi yabancı 200’ü aşkın spor sevdalısı katılmıştı. Öyle bir güzergâhta koştular ki kaya mezarları yanı başlarında, Avdalaz Kalesi az ötelerindeydi. Vadinin görkemi yanında bölge halkının koşucuları çaya davet eden misafirperliği yüzleri güldürdü.

AŞK KAYASI

Maratonun kalbi Aşk Kayası’nda attı. Yanda resmini de görebileceğiniz kalp şeklindeki kaya oyuğu, orgazisyonu düzenleyenlerin “Aşk Vadisi” dedikleri alanın en gözde mola yeriydi. Bence maratonun simgesi olmaya aday...

KOCATEPE'DE...

Büyük Taarruz’un ev sahibi Afyonkarahisar’da gezilecek önemli bir nokta da Kocatepe Anıtı’nı da içeren Başkomutan Tarihi Milli Parkı.

Bu konularda ilginizi çekebilir