Üreten: Pandemi fiziki sınırları zaman kısıtlarını kaldırdı
Bu yıl 100. yaşını kutlayan Türkiye İş Bankası’nın bünyesinde yer alan İş Sanat, müzik, plastik sanatlar, müzecilik ve arkeoloji alanlarında birçok projeye imza atıyor. Pandeminin getirdiği kısıtlamalar ile birlikte dijital bir sezonu da hayata geçiren İş Sanat, sahne sanatları programını hibrit bir yaklaşımla sürdürüyor.
Zühre KURT
Klasik müzik, caz ve dünya müziği, yerli ve yabancı projeler, dans gösterileri gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapan İş Sanat, fiziki etkinliklerinin yanı sıra tamamen dijitale özel konserler, okuma tiyatroları ile çocuk etkinlikleri ve özgün içeriklerle YouTube, sosyal medya platformları üzerinden de çalışmalarını sürdürüyor.
Çevrimiçi canlı konser yayınlarından sanal sergilere, podcastlerden Metaverse dünyasına çeşitlilik gösteren faaliyetleri ile sanatseverlere yeni ufuklar sunan İş Sanat’ın Genel Müdürü Zuhal Üreten ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kültür-sanat 21. yüzyılda sizce neye dönüşüyor? Kitleleri bir araya getiren önemli bir değer olmaktan uzaklaşıyor mu?
Hakkında çok az bilgimiz olan çağlarda bile iz bırakmak, kendini ifade etmek, etki yaratmak, mesaj vermek için özgün biçimlerde el-ayak izlerini çıkarıp şekil çizerek, kemik ya da taş yontarak yaratıcılıklarını ortaya koyan insanların, bu yaratıcılıkları ile aynı zamanda çağlarının teknolojisini oluşturduklarını, teknolojileri ile de çağlarının sanat eserlerini geliştirdiklerini ve böylece dünyayı değiştirdiklerini düşünmek mümkün görünüyor.
Geçtiğimiz yüzyılda sanatı dönüştüren en önemli güçler, teknolojik, sosyal ve politik değişimler iken günümüzde dijital teknolojiler, yapay zekâ, kültürel çeşitlilik, küreselleşme, çevre ve sürdürülebilirlik gibi konular dönüştürücü birer rol üstleniyor. Zaman, mekân ve kullanılan mecralar değişse de kültür-sanat, bir araya getirici bir değer olmaktan uzaklaşmıyor; aksine bu özelliğini hiçbir dönemde yitirmiyor.
Kültür-sanat içeriklerinin dijital ortama taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemide teknoloji, sosyal medya bize yeni ufuklar açtı, izleyicilerimizle aramızdaki fiziki sınırları, zaman kısıtlarını kaldırdı. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın çeşitli yerlerinden izleyicilerle tanıştık, başka ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın memleket özlemlerine dokunduk, duygulandık.
Kültür-sanat içeriklerinin dijital ortama taşınması, her ne kadar dijitalleşen dünyada bir süredir gündemimizde olsa da, pandemi sürecinde zorunlu olarak başladığımız ve geliştirdiğimiz bir alan oldu. Ancak zamanla gördük ki dijital mecralar, kültür-sanatın daha yaygın bir erişim elde edebilmesi adına çok önemli birer araç haline geldi. Bu sebeple dijital mecraları biz de çok önemsiyoruz ve fiziken devam eden etkinliklerimizin, projelerimizin yanı sıra dijital mecralara özgü olarak çeşitli konularda özgün içerikler üretiyoruz.
Klasik müzikten caza, Türk sanat müziğinden Türk halk müziğine, İş Sanat sahnesinde çok geniş bir yelpazede yürütülen konserlerimizden çarpıcı bölümler YouTube kanalımızdan da izleniyor. “No. 144’ün Sakinleri” serimizde Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin Türk sanat tarihine ışık tutan koleksiyonundaki eserlerin hikâyelerini paylaşıyoruz. Kahverengi Yol Panoları başlıklı podcast serisinde ören yerleri, anıt yapılar, müzeler ve sanat eserleri gibi kültür varlıklarımız ekseninde ufuk açıcı sohbetler bulunuyor. Çok farklı temalar ve konularda, milyonlarca gösterime ulaşmış videolarımız var kanalımızda, bize büyük bir mutluluk ve gurur veriyor.
İstanbul kültür-sanatın cazibe merkezi
İstanbul’un kültür sanat hayatında güçlü ve zayıf yönleri neler sizce?
İstanbul, tarihi, konumu, iklimi, genç nüfusu ile benzersiz. Kültür-sanatın cazibe merkezi, hatta başkenti olacak potansiyeli yüzyıllardır bir cevher gibi saklamayı başaran, sanatın her alanına ilham veren bir şehir.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, yerel yönetimlerin, çeşitli kurumlar ile vakıfların desteklediği birbirinden güzel sanat mekânlarının gayretli çalışmalarıyla kültür-sanat hayatı da hareketli. Bununla birlikte İstanbul çok büyük bir şehir. Bu yüzden kapsayıcılığı sağlayacak bir kültür-sanat erişimi için faaliyetlerin artmasının ve şehre yayılmasının gerekli olduğu aşikâr. Bunun üstesinden de yine kurumların bilinçli çabaları ve aralarındaki iş birliği sayesinde gelineceğini umuyorum.
İş Bankası’nın koleksiyonu nasıl oluştu? Satın alma devam ediyor mu?
Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu envanterine 9 Aralık 1940 tarihinde “1” numara ile kaydedilen ilk eser, Hikmet Onat’a ait Peyzaj Ortaköy tablosu. Hikmet Onat, Şevket Dağ ve Vecih Bereketoğlu’na ait üç resimle, 84 yıl önce başlatılan koleksiyonda bugün 2.700 civarında eser yer alıyor.
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin Türk Resmini İzlemek başlıklı kalıcı sergisi, ülkemizin en geniş ve en kapsamlı özel koleksiyonlardan biri olan bu koleksiyondan besleniyor. Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çallı gibi Türk resim sanatı denildiğinde ilk akla gelen isimlerin eserleri burada sergileniyor.
Bu yıl iki önemli eseri daha koleksiyonumuza kattık: Ülkemizin yetiştirdiği ilk kadın ressamlarımızdan Mihri Hanım’ın daha önce hiçbir kamusal alanda sergilenmeyen Otoportresi şubat ayında, Osman Hamdi Bey’in ikinci Kaplumbağa Terbiyecisi eseri ise mart ayında koleksiyona dâhil edildi. İki eser de Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin kalıcı sergisinde görülebilir.
Programınızı hazırlarken hangi kriterlerle hareket ediyorsunuz?
1924 yılında kurulduğu ilk günden itibaren ekonomik kalkınmanın yanı sıra toplumsal hayatın gelişiminde de öncülük rolünü üstlenen Türkiye İş Bankası kültür sanat alanındaki katkılarını bugün İş Sanat çatısı altında sürdürüyor.
Sahne sanatları ve plastik sanatlar, arkeoloji başta olmak üzere kültür mirası alanlarının yanı sıra sanat tarihi, milli mücadele, iktisadi bağımsızlık tarihi, İş Bankası ve iştiraklerinin kurum tarihi konularındaki çalışmalarla, ülkemizin kültürel zenginlik ve çeşitliliğinin korunup geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılması, kültür ve sanat faaliyetlerinin yaygınlaştırılması, başta çocuk ve gençler olmak üzere sanatsal faaliyetlere ilgi ve erişimin artırılması temel amacımız. Ülkemizin ve Bankamızın büyük kurucusu Atatürk’ün vizyonuyla, evrensel ölçütlere uygun, ulusal değerlerimizi yükselten, yereli gözeten, yaygın erişimli, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir programla faaliyet göstermeyi hedefliyoruz.
Bu hedeflerle müzelerimiz, galerilerimiz, konser salonumuzla hizmet veriyor, sergiler, konserler, konferanslar, atölyeler, şiir-hikâye dinletileri düzenliyor, arkeolojik kazı çalışmalarını destekliyor, kültür-sanat alanındaki faaliyetlere sponsor oluyor, fiziki faaliyetlerin yanı sıra dijital platformlarda yayınladığımız içeriklerle daha geniş kitlelere ulaşmaya gayret ediyoruz.
Kariyerinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
ODTÜ’de uluslararası ilişkiler okudum. Tesadüflerin yönlendirmesiyle İş Bankası’nın uzmanlık sınavlarını geçip Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde (şimdiki ismiyle Kurumsal İletişim Bölümü) uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladım. Bu bölümün kapsamında reklamdan PR’a, iç iletişimden sosyal sorumluluk çalışmalarına, çok farklı alanlarda görev yaptım. Çok değerli yöneticilerin yanında yetişmek kadar, bankanın güçlü kurum kültürü ve tarihi de benim için öğretici oldu.
Bankanın sanat alanındaki çalışmalarının çeşitlenerek kapsamının genişlemesiyle bu çalışmaların ayrı bir bünyede sürdürülmesinde fayda olacağı değerlendirildi. Böylece İş Sanat markası şirketleşti. Uzunca bir zamandır İş Sanat ekibiyle birlikte sahne sanatlarından plastik sanatlara, müzecilikten kurum tarihi çalışmalarına, koleksiyon çalışmalarından kültür mirası projelerine uzanan pek çok alanda ülkemiz için değer üretmek üzere çalışıyoruz.
Sergilerden konserlere yeni sezon başlıyor
İş Sanat’ta sanat severleri neler bekliyor?
Ülkemizden ve dünyadan çok önemli sanatçılar, orkestralar, genç yetenekler, şiir ve hikâye dinletileri İş Sanat izleyicileri ile bir araya geliyor. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzemizin de Tat ve Sanat: Lezzetli Resimler başlıklı yeni süreli sergisini 28 Eylül’de açıyoruz.
Beni de heyecanlandıran kasım ayındaki birkaç konserimizi şöyle sıralayabilirim: İş Sanat, ülkemizin yetiştirdiği en önemli piyanistlerden Güher ve Süher Pekinel ve şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın 7 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda vereceği konser ile yeni sezonunu açıyor. Ana akım Latin müziği, Latin cazı ve Afro-Küba folk müziğinin harmanlandığı bir repertuvar ile Alfredo Rodríguez Trio konseri, 26 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda seyircisiyle buluşacak. Zuhal Olcay, hayatına dokunan şarkıları hikâyeleriyle birlikte seyircisiyle paylaşacak. Olcay, cazdan kabareye uzanan geniş bir yelpazede hazırladığı repertuvarını, 22 Kasım Cuma akşamı İş Kuleleri Salonu’nda seslendirecek.
İş Sanat galeri ve müzelerinde neler var?
İş Sanat çatısı altında faaliyetlerini sürdüren 3 müzemiz ve 2 sanat galerimiz bulunuyor. Türkiye İş Bankası Müzesi, İstanbul Eminönü’nde bulunuyor. Bankamızın ilk müzesi bugüne kadar 2,7 milyon ziyaretçi ağırladı. İktisadi Bağımsızlık Müzesi, Ankara’da ve mayıs ayında 5. yaşını kutladı. Cumhuriyetimizin 100. yılında, bankamızın ülkemize bir armağanı olarak ziyarete açılan en genç müzemiz ise Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi. İş Kuleleri’ndeki Kibele Sanat Galerisi ile İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin 3. katında hizmet veren Ankara Sanat Galerisi, her sezon Türk plastik sanatlarının usta isimlerinin retrospektif sergilerine ev sahipliği yapıyor.