'Aile şirketleri için standart bir anayasa olmaz'

Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, “Aile şirketleri için standart bir anayasa olmaz, her şirketinki kendine özel olmalı” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Arzu ALP 

İZMİR - Yaklaşık 2 ay önce Türkiye’nin en önemli sermaye gruplarından Yaşar Holding’in yönetim kurulu başkanlığı görevine gelen Selim Yaşar, Yaşar Üniversitesi’nde geleceğin girişimcileri ile “Aile İşletmeleri Deneyimleri”ni paylaştı. Yaşar, her aile şirketinin bir anayasa hazırlaması, bunu da kendi özelliklerini gözönüne alarak yapması gerektiğini vurguladı.

İş dünyasının temsilcilerini Yaşar Üniversitesi öğrencileriyle  buluşturan Aile İşletmeleri ve Girişimcilik Seminerleri’nin konuğu olan Yaşar, “Her ailenin farklı bir kültürü var. Dolayısıyla aile şirketinin yönetimi şöyle olur diye bir kalıp yok. Aileye özel  yazılması gereken bir aile şirketi anayasası, yönetim kuralları olması lazım. Ailenin yönetimindeki ve sonra gelecek nesillerin teker teker kişisel karakterleri, liderlik vasıfları ve aile kültürü analiz edilip o fertlerin hangi konularda daha iyi olduğuna göre anayasanın yazılması şart. Bizde de 1980’li yıllarda ABD’li uzmanların danışmanlığında bir anayasa hazırlandı. Bize, Koç Holding’e, Abalıoğlu ve Sancak gruplarına, Türkiye’deki birçok aile şirketine danışmanlık yaptı ve aile işletmelerinde nasıl bir anayasa yazılır, nasıl bir görev bölümü yapılır, hangi konularda aile karar verir bunları öğretti” dedi.

Aile anayasasında nesillerin yönetime nasıl hazırlanacağı, nesiller arası geçişin nasıl olacağı, karar mekanizmasının nasıl çalışacağı gibi konuların karara bağlandığını dile getiren Yaşar, şunları söyledi: “Yaşar Holding’in anayasası ile aile üyeleri icracı görevlerden ayrıldı ve yönetim kurullarında yer aldı. İcra görevleri o yıllardan itibaren profesyonellerce yürütülüyor.”

Genç neslin, üniversiteyi bitirdikten sonra iki yıl başka bir şirkette çalıştıktan sonra kendi şirketine gelip en az 20 yıl icracı görevlerde bulunması gerektiğini ifade eden Yaşar, “Aile ferdi, satın almadan satışa, üretimden mali işlere kadar değişik bölümlerde çalışıp tecrübe kazanmalı ki şirketin her tür faaliyeti konusunda bilgi birikimi yapsın. Yönetim kurulu üyesi olduğunda karar alırken yeteneğe kavuşması için böyle bir dönem yaşaması şart. Bu da minimum 22 yıl eder” diye konuştu.

 Aile kültürümüzde girişimcilik var 

Aile fertlerinin sadece işletme yönetiminde değil, aynı zamanda girişimciliği de çok iyi öğrenmeleri gerektiğini vurgulayan Selim Yaşar, “Herkesin, aile fertlerinden liderlik ve yeni girişimlere girmek, yeni teknolojilere, karlı işlere yatırım yapma konularında beklentisi var. Yaşar Holding’de 10 bin kişi çalışıyor, 2 milyar dolar ciro, 170 milyon dolar ihracat yapan bir grubuz. Bu büyük ailenin sorumluluğunu hissediyoruz. Biz sadece, yönetim kurulunun denetim görevini yapmayacağız, aynı zamanda liderlik ve girişimcilik, yön verme, ihtiyaç olan yeni konulara öncülük edeceğiz. Babam büyük bir girişimcidir, müthiş bir enerjisi var ve birçok ilke imza atmış bir insan. Dedem de bir girişimciydi. Demek ki bu neslin devamı için benim de bir girişimci yönetim kurulu başkanlığı yapmam lazım. İş ve atılım dönemini başlatıyorum dedim. Bu nedenle değişen şartlara göre ihtiyaçları, bizim sektörümüze monte edebileceğimiz ürünleri bulup atılımı devam ettirmek önemli. Aile kültürümüzde girişimcilik var” dedi. 

En az iki yıl başka patronla çalışma tavsiyesi  

Fransa’da ve ABD’de ekonomi alanında eğitim gören Selim Yaşar, mezun olduktan sonra hemen Yaşar Holding’de işe başlamak yerine, boya işinde ortakları olan Sadolin’in Danimarka’daki fabrikasında iki yıl finans bölümünde çalıştığını kaydetti. Yaşar, bu sayede başka bir patronun altında çalışma tecrübesini edindiğini ve bütün gençlere bunu tavsiye ettiğini belirterek,  “Hemen kendi şirketinde işe girerse hatalarını kimse düzeltmeyecektir, kibarlıktan kendisine bir eleştiri olmayacaktır. Kendileri de patron ailesinden olduğu için müsamaha gösterilecektir. Oysa başka bir şirkette başlamak eksiklerinizi görme ve tecrübe anlamında size çok şey katacaktır. Danimarka’daki süreç bana o kadar faydalı oldu ki 1982’de Yaşar’a geldiğimde, holdingin stratejik planlama talimatnamesini yazma şansım oldu ve bu sisteme geçtik” diye konuştu. 

İzmir’de yeni aile işletmelerine ihtiyaç var  

İzmir’de teknoparklar, serbest bölgeler kurulduğunu, Çandarlı’da yapılan liman ve Uzakdoğu’dan gelen malları Avrupa’ya aktaracak lojistik merkezle birlikte, Çin’e kadar yeni bir İpekyolu projesinde kentin önemli bir kapı olduğunu kaydeden Selim Yaşar, “İzmir’in yapısına uygun bir sürü iş var daha yapılacak. Bunun için de birçok girişimciye, birçok aile işletmesine, eskileri devralacak, yenisini kuracak gençlere ihtiyaç var. Bütün bunlar potansiyel ve buna dönük de gençlerin doğru yönlendirilmesi lazım. Ben değil, biz demek önemli” dedi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir