2050’de denizler alarm verecek: İnsan baskısı iki buçuk kat artacak

California ve Güney Afrika’dan bilim insanlarının Science’ta yayımlanan çalışmasına göre, insan baskısı nedeniyle deniz ekosistemlerindeki kümülatif etkiler 2050’de 2,2–2,6 kat artacak. En büyük tehditler okyanus ısınması ve aşırı balıkçılık. Özellikle kıyı habitatları ve tropik bölgeler yüksek risk altında.

2050’de denizler alarm verecek: İnsan baskısı iki buçuk kat artacak

ABD’deki California ve Güney Afrika’daki Nelson Mandela Üni­versitesinden bilim insanları tarafından yapılan ve sonuç­ları bilim dergisi Science’ta yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, deniz ekosistemleri üze­rindeki insan baskısı nede­niyle ortaya çıkan kümülatif etkiler, 2050’ye gelindiğinde küresel ölçekte 2,2 ila 2,6 kat artabilir. Bu durumdan önce­likle kıyı habitatlarının etki­leneceği üzerinde durulurken, açık denizlerdeki etkilerin da­ha fazla olacağı ve özellikle ek­vatoral bölgelerde yoğunlaşa­cağı tahmin ediliyor.

Tropik bölgelerdeki etki­lerin 2041-2060 döneminde, iyimser senaryoda 2,7 kat, kö­tümser senaryoda 3,2 kat ar­tacağı öngörülürken, oranlar kutuplara doğru azalıyor. Et­kilerin Kuzey Kutbu’nda 1,7 ile 2, Güney Kutbu’nda ise 2,1 ile 2,5 kat artması bekleniyor.

Araştırmacılar, deniz eko­sistemleri üzerindeki insan baskısını tespit etmek için mevcut dağılımları ve 10 ant­ropojenik baskıya ilişkin ge­leceğe yönelik projeksiyonlar kullandı. Bu baskılar, iklim, okyanus kimyası, kara temel­li faktörler, net birincil verim­lilik ve balıkçılık olmak üzere beş kategoride toplandı.

En büyük baskı unsurları okyanus ısınması ve balıkçılık

Gelecekteki kümülatif etki­lere en büyük baskıyı okyanus ısınması ve balıkçılığa bağlı biyokütle kaybının yapacağı düşünülüyor. Balıkçılık filola­rının büyümesi, balık bulma ve çıkarma teknolojilerinde­ki gelişmeler ve artan iç talep veya ticaret ağları gibi faktör­lerle daha fazla balık avlan­masının biyokütle kayıpları­nı hızlandırmasına muhtemel gözüyle bakılıyor.

Gelecekte en hızlı artış­ları ve en yüksek etkileri ya­şayacağı öngörülen bölgeler arasında Arktik ve Antark­tika’nın bazı kısımları, Rus­ya’nın doğusundaki denizler, Akdeniz, Güneydoğu Asya, Orta Doğu ve Hindistan’ın kı­yı bölgeleri yer alıyor. Şu anda nispeten düşük etkilerin gö­rüldüğü Doğu Afrika ve Mada­gaskar gibi bölgelerde de hız­lı artışların yaşanacağı düşü­nülüyor.

Denizel ekosistemler­de meydana gelen değişim­lere ilişkin açıklamada bulu­nan Muğla Sıtkı Koçman Üni­versitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Yabanlı, okyanuslar, de­nizler, kıyı bölgeleri ve mercan resiflerini içeren deniz ekosis­temlerinin dünya üzerindeki yaşamın büyük bir bölümüne ev sahipliği yaptığını ve canlı­lığın devamı için hayati öneme sahip olduğunu belirtti.

Deniz ekosistemlerini bas­kılayan faktörlerin başında antropojenik kaynaklı kirlilik sorununun geldiğini belirten Yabanlı, mikroplastikler baş­ta olmak üzere plastik atıklar, ağır metaller, kimyasal kirleti­ciler, petrol sızıntıları ve rad­yoaktif atıkların deniz yaşa­mını tehlikeye attığını ve gıda zinciri yoluyla sağlık riskleri oluşturduğunu bildirdi.

İklim değişikliğinin etkileri

İklim değişikliğinin denizel ekosistemlere yansımasının, deniz suyu sıcaklığında artış ve buzulların erimesine bağ­lı deniz seviyesi yükselmesi şeklinde olduğunu ifade eden Yabanlı, “Üretim faaliyetle­ri esnasında ve taşıtlardan at­mosfere salınan karbondiok­sit, buradan denizlere giriş yaparak deniz suyunun asit­leşmesine neden olmaktadır. Bu da özellikle kabuklu deniz hayvanları, mercanlar ve diğer kalsiyum karbonat yapıları oluşturan canlılar için büyük bir tehdittir. Alg patlamala­rı da deniz yaşamı için önemli bir sorundur. Denizel ekosis­temlere diğer insan etkileri aşırı avlanma, yapılaşma, tat­bikatlar ve deniz taşımacılığı olarak ifade edilebilir” dedi.

Gelecek 25 yılın insan faaliyetleri daha fazla etkileyecek

İklim değişikliğini azaltma ve balıkçılık yönetimini iyileştirmenin gelecekteki kümülatif etkileri düşürmede kilit rol oynayacağını vurgulayan Prof. Dr. Murat Yabanlı, “Science’ta yayımlanan makale, deniz ekosistemlerinin önümüzdeki 25 yıl içinde insan faaliyetlerinden çok daha fazla etkileneceğinin ve bu durumun özellikle kıyı habitatları ile deniz kaynaklarına bağımlı ülkeleri tehdit edeceğinin uyarısı niteliğindedir. Çözüm olarak sıkı iklim eylemi ve sürdürülebilir balıkçılık politikalarının hayata geçirilmesi kritik derecede ön plana çıkıyor. Kıyı bölgeleri halihazırda açık denizlere göre 1,7 kat daha fazla etki altında ve gelecekte de en yüksek risk, bu bölgelerde olacak. Ayrıca sıcaklık değişimine toleransı düşük olan deniz canlıları için risk söz konusu, yani bütünüyle bakılacak olursa denizel besin zincirinde bir halkada görülecek zarar, tüm ekosistemi etkileyecektir” diye konuştu.

Tek kullanımlık plastiklerden vazgeçilmeli

Denizel ekosistemleri korumak için tek kullanımlık plastiklerden vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Murat Yabanlı, plastik yerine doğada çözünebilir materyallerden üretilen ürünler ya da matara gibi birden çok kullanılabilen eşyalar tercih edilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Yabanlı, çevre bilincini artırıcı eğitimlere ağırlık verilmesi, fosil yakıt tüketimini azaltarak denizlerin ısınması ve asidifikasyonun azaltılması, fazla deterjan, pestisit ve gübre kullanımının sınırlandırılması tavsiyelerinde bulundu.

Kaynak: DÜNYA - İSTANBUL