Çayın rengi değişti, tehlike büyüyor: Bursa’nın aort damarı tıkandı

Kuraklık ve barajlardaki su seviyelerinin giderek düşmesiyle gündeme gelen Bursa’da bu kez Nilüfer Çayı’nın kirliliği ele alındı. BUSİAD’ın hazırladığı “Herkesin Bildiği Sır: Nilüfer Çayı” raporu, kentin yaşam damarının neredeyse tamamen tıkandığını ortaya koydu.

Çayın rengi değişti, tehlike büyüyor: Bursa’nın aort damarı tıkandı

Nezaket ÇETİN

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) tarafından düzenlenen ‘Herkesin Bildiği Sır: Nilüfer Çayı’ raporunun sunulduğu başlıklı toplantıda, kentin en önemli su kaynak­larından biri olan Nilüfer Ça­yı’nın bugünkü durumu ve ge­leceğine yönelik yapılabilecek çalışmalar değerlendirildi.

Toplantının açılışında ko­nuşan BUSİAD Yönetim Ku­rulu Başkanı Buğra Küçükka­yalar, “Yaşanabilir Bir Kent İçin Nilüfer” başlıklı çalışma­nın devamı niteliğindeki yeni raporla, uzun süredir hedefle­dikleri “Tertemiz Akan Nilü­fer Çayı” idealini somut adım­lara dönüştürmek istedikleri­ni söyledi.

Doğduğu noktadan şehre ulaşana kadarki bölü­mündeki temizliğiyle, bizle­rin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynak olan Nilü­fer Çayı’nın, şehre ulaştık­tan sonraki kirlenmesi aslın­da salt bir su kaynağının kir­lenmesinin ötesinde sonuçlar doğurduğunu ifade eden BU­SİAD Yönetim Kurulu Başka­nı Buğra Küçükkayalar “Su­ların buharlaşıp yüksek ke­simlerde kar ve yağmur olarak tekrar yeryüzüne inişini ifade eden hidrolojik döngünün gi­derek olanaksızlaşmasına ve Bursa’nın yaşanamaz bir kent olmasına doğru hızla koşu­yoruz.

Bursa’nın aort damarı olan Nilüfer Çayı’nda artık su ve oksijen yok denecek kadar az. Yani aort damarımız yüz­de 99 tıkanmış durumda. Acil önlem alınmaz, aort damarı temizlenmezse, çok da uzak olmayan bir süre içinde Bursa terk edilen bir kente dönebilir. Son su kesintileri de aslında küresel ısınmanın da etkisiyle Bursa için acil eylem planının gündeme gelmesi gerektiğini de ortaya koymuştur” dedi.

“Nilüfer Çayı ne kadar Bur­sa’ya hayat vermişse, Bursa­lılar onun hayatını o kadar kı­saltmıştır” diyerek sözlerini devam eden Küçükkayalar, “Bu kirlilikte Bursa’da yaşa­yan herkesin sorumluluğu bu­lunmaktadır. Yerleşim yerle­ri, tarımsal faaliyetler ve sa­nayi en önemli kirleticiler olarak görülmektedir. Hepi­miz kirletici bir etkeniz, çö­züm yolu bulmak da hepimi­zin görevidir” diye konuştu.

Nilüfer Çayı raporu: Üçlü baskı tehdidi

BUSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zaman da Yeşil Bursa Çalışma Grubu Komite Sorumlusu Hüsamettin Ço­ban ise toplantıda Nilüfer Ça­yı ile ilgili hazırlanan teknik raporun detaylarını paylaştı. Çoban “Nilüfer Çayı, yalnız­ca doğal bir su kaynağı değil; aynı zamanda şehrin sosyal ve kültürel yaşamının şekil­lenmesinde de önemli bir rol oynamıştır.

Bursa’nın yerle­şim alanları, çayın sağladığı su kaynakları ve verimli top­raklar sayesinde gelişmiştir. Nilüfer Çayı, Bursa’nın tari­hi gelişiminde, tarımsal üre­timinde, sanayi üretiminde ve ekosisteminin korunmasın­da merkezi bir rol oynar. Bur­sa’nın sürdürülebilirliği ve ya­şam kalitesi, Nilüfer Çayı’nın korunması ile doğrudan iliş­kilidir” sözleriyle dile getirdi

Çoban, çayın 850 metre yükseklikteki iki mağaradan doğduğunu, 103 kilometre uzunluğa ve 680 kilometreka­relik bir su toplama havzasına sahip olduğunu da hatırlattı.

Nilüfer Çayı doğduğu böl­gede birinci sınıf su kalitesi­ne sahipken, şehir merkezin­den geçerken tarım, sanayi ve yerleşim baskıları nedeniyle dördüncü sınıf yani çok kir­lenmiş hale geldiğini vurgu­layan Çoban “Bu, suyun içme veya tarımsal kullanım için bile uygun olmadığı anlamına geliyor” dedi.

Nilüfer Çayı’nın temizlen­mesi için tüm paydaşların or­tak hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Hüsamettin Ço­ban, “Bursa Valiliği koordina­törlüğünde kurulacak bir ko­misyon, belediyeler, OSB’ler, üniversiteler, sivil toplum ku­ruluşları ve Nilüfer Çayı’na doğrudan deşarj yapan işlet­meleri bir araya getirecek. Kirlilik kaynaklarının hari­talandırılması, dip taraması, katı atık toplama, çayın doğal akışının korunması, arıtma tesislerinin sürekli işletilme­si, ekolojik rehabilitasyon ve halkın bilinçlendirilmesi gi­bi çalışmalar bu kapsamda yer alacak. Ayrıca yerel yöne­timler, işletmeler ve çiftçile­re sağlanacak finansal ve tek­nik destekle tüm adımlar bir­likte uygulandığında, Nilüfer Çayı’nın yeniden tertemiz ak­ması mümkün olacak” dedi.

“Teknolojimiz var ama su yok”

İklim değişikliği ve kentleşmenin su döngüsünü bozduğunu vurgulayan Yeşil Bursa Çalışma Grubu Komite Sorumlusu Hüsamettin Çoban, “Uludağ artık eskisi kadar soğuk değil, kar yağışları azaldı. Yağış azalınca akarsuların beslenmesi güçleşti. Betonlaşma nedeniyle suyun toprağa sızması zorlaştı; yeraltı suyu oluşumu neredeyse durdu. Bugün Bursa’da yaşanan su kesintileri aslında bu döngünün bozulmasının sonucudur. Teknolojimiz ve altyapımız var ama artık su yok” dedi

Nilüfer Çayı alarm veriyor

Nilüfer Çayı’nın su kalitesi son 10 yılda yüzde 40 oranında düşüş gösterdi.

En yoğun kirlilik kaynakları sanayi ve evsel atıklar.

Arıtma tesislerinin etkinliği yetersiz.

Nilüfer çayı'ndaki mevcut kirlilik, Marmara Denizi’ni de doğrudan etkiliyor

Kaynak: DÜNYA - BURSA