Çevre üzerindeki baskıyı sürdürülebilir bilinç azaltacak
İklim krizi, ormansızlaşma ve arazi tahribatı doğayı tehdit ediyor. Biyolojik çeşitlilik kaybının arttığı gezegen, bir de plastik atıkların boğucu ektisi altında. Dünya Çevre Günü'nün 2025 yılı teması plastik atıklarını önlemekle ilgili. Bu konuda sürdürülebilir üretim ve tüketim bilincinin artırılması noktasında Birleşmiş Milletler herkesi harekete geçmeye davet ediyor.
Hüseyin VATANSEVER
Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Konferansı, 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılmıştı ve burada alınan bir kararla 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Amaç doğanın korunması konusunda dünya çapında farkındalık oluşturmak ve uluslararası çağrıda bulunarak çevre adına eyleme geçilmesini desteklemekti.
Nihayetinde insanlığın yaşam bulduğu ve yerleşebildiği henüz tek yer olan şu mavi gezegenden başka evi yok. Çevrenin korunmasıyla ancak insanlık varlığını sürdürülebilir ve 1972 yılından bu yana iklim değişikliğinin de etkileriyle çevre sorunlarının etkileri daha da derinleşti. Giderek artan sorunlara dikkat çekmek isteyen BM, 2025 yılı Dünya Çevre Günü’nde plastik atıkların kirletici etkisine karşı herkesi harekete geçmeye davet ediyor.
Küresel ısınmayı 1.5°C’nin altında tutmak hayati önem taşıyor
BM Çevre Programı (UNEP) öncülüğünde yürütülen Dünya Çevre Günü çalışmaları, aynı zamanda üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı yeniden değerlendirme çağrısı etrafında şekilleniyor. Özellikle gıda sistemlerinde köklü bir dönüşümün gerekliliğini vurgulayan UNEP verilerine göre dünya topraklarının yüzde 40’ı bozulmuş durumda. Bu durum dünya nüfusunun yarısına yakın olan yaklaşık 3.2 milyar insanı etkiliyor. Arazi tahribatı ve kuraklık kontrol altına alınmadığı takdirde küresel gıda üretkenliğinin yüzde 12 oranında azalma riski bulunuyor.
Bu risk başka türlü ifade ile 2040 yılına kadar gıda fiyatlarının dünya genelinde yüzde 30’a kadar artmasına yol açabilecek bir etken olarak görülüyor. Var olan koşullar sürdüğü takdirde 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 75’ini aşan kısmı kuraklıktan etkilenecek. Bu veriler bütün olarak değerlendirildiğinde 21’inci yüzyılda küresel ısınmayı 1.5°C’nin altında tutabilme hedefi daha da anlam kazanıyor. Bunu başarabilmenin yolu ise 2030 yılına kadar yıllık sera gazı emisyonlarını yarıya indirmekten geçiyor.
Gezegeni kuşatan çevre sorunları, görmezden gelinemeyecek uyarı işaretleri ile insanlığın geleceği için bir şeyler yapılması gerektiğini gösteriyor. İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, su kıtlığı ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi çevresel sorunlar nedeniyle insanlık, belki de var oluşundan bu yana en büyük meydan okumasıyla karşı karşıya… Çevre sorunlarıyla mücadele etmek için tarihin en önemli evresi olarak belki de 21’nci yüzyıl kritik bir eşikte yer alıyor.
Çevresel sorunlar günümüzde insanlık için hayati tehdit oluşturacak boyuta ulaştı. Örneğin fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel ısınma ile atmosferdeki karbondioksit (CO2) miktarı arttı ve küresel sıcaklık endüstri öncesi dönem ile kıyaslandığında 1.15°C yükseldi. Dünyada atmosferdeki CO2 miktarının günümüzdeki kadar yüksek olduğu en son dönem 4 milyon yıl öncesinde yaşanmıştı ve bu dönem yıkıcı etkiler göstermişti.
Ek olarak sera gazları emisyonundaki artış, küresel ısınmayı tetikliyor. Yakın geçmişte bu artışın yıkıcı sonuçları, orman yangınlarının olağan üstü boyutlara ulaşmasıyla görünür hale geldi. Diğer yandan küresel ısınma, kutuplarda ve karalardaki buzulların erimesi, Amazon yağmur ormanlarının giderek tahrip olması gibi sonuçlar doğuruyor.
Sürdürülebilir üretim ve tüketim teşvik edilecek
Gezegenin her köşesine nüfuz eden plastik kirliliğini önlemek üzerine eylem çağrısı yapılırken, tehlikenin boyutunu vurgulamak amacıyla mikroplastikler şeklinde bu maddenin insan vücuduna dahi girdiği hatırlatılıyor. 2025 yılı Dünya Çevre Günü, plastik kirliliğiyle mücadele için kolektif eylem çağrısında bulunuyor. Söz konusu çağrı, doğadan ilham alarak ve küresel gerçekler ışığında çözümleri sergiliyor.
Böylece bireyleri, kuruluşları, endüstrileri ve hükümetleri sistemik değişimi yönlendiren sürdürülebilir uygulamaları benimsemeye teşvik ediyor. Bu yıl Dünya Çevre Günü, ülkelerin plastik kirliliğini sona erdirecek küresel bir anlaşmayı müzakere etmeyi sürdürmek amacıyla yeniden bir araya gelmelerinden önce kutlanıyor.
İki ay sonra yapılacak Plastik Kirliliği Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (HMK) deniz ortamı da dahil olmak üzere plastik kirliliğine ilişkin uluslararası, yasal olarak bağlayıcı belge metninin geliştirilmesi amacıyla müzakereler yürütmeyi sürdürecek. 5-14 Ağustos 2025 tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleştirilecek toplantıda beşinci oturumun ikinci bölümü ele alınacak. Beşinci oturum, deniz çevresi de dâhil olmak üzere plastik kirliliğine ilişkin uluslararası yasal bağlayıcılığı olan bir araç geliştirilmesine yönelik tarihi bir karar kabul edilmişti.
Deniz ortamı da dahil olmak üzere plastik kirliliğine ilişkin uluslararası, yasal olarak bağlayıcı belge metninin geliştirilmesi amacıyla müzakereler yürütülen toplantıda bu yıl üzerinde çalışılan metnin imzalanarak bağlayıcı anlaşma haline getirilmesi öngörülüyor. Ayrıca kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi yaklaşımları da dâhil olmak üzere ürün tasarımı ve çevresel açıdan daha sağlam temelleri olan atık yönetimi yoluyla plastiklerin sürdürülebilir üretimi ve tüketimi teşvik edilecek.
Plastik kirliliği, yüzyılın en büyük sorunları arasında…
Ortalama olarak küresel boyutta her bir dakikada 1 milyon plastik su şişesi satın alınıyor ve her yıl 5 trilyon tek kullanımlık poşet tüketiliyor. Kullanılan plastik ürünlerin yüzde 50’sini tek kullanımlık ürünler oluştururken, okyanuslarda bir yılda biriken plastik miktarı, dünyanın etrafını dört kez dönebilecek kadar çok. Tamamen çözülene dek bin yıl boyunca varlığını sürdürebilen plastikler, insan bedenine de doğrudan zarar vermekte. Plastikler, ayrıca mikro plastikler boyutuyla da tehlike oluşturuyor.
2000’li yıllara gelindiğinde oluşan plastik atık miktarı, önceki 40 yıllık dönemde ortaya çıkan miktarı aşmıştı. Bugün ise her yıl yaklaşık 400 milyon ton plastik atık oluşuyor. Eğer tarihsel süreçteki artış eğilimi böyle devam ederse küresel plastik üretiminin 2050 yılına kadar 1.1 milyar tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu açıdan bakıldığında 21’inci yüzyılın en önemli çevre sorunlarında plastik kirliliğinin üst sıralarda olacağı görülüyor.