Dünya gönüllüleri Burdur’da doğal hayatı korumaya çalışıyor

Veteriner Öztürk Sarıca'nın “Lisinia Doğa ve Burdur Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi” isimli projesinde bugüne dek dünyanın bir çok yerinden 5 bin gönüllü çalıştı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FİKRİ CİNOKUR - BURDUR

Veteriner Öztürk Sarıca, doğal üretimin faydalarını köylülere anlatmak için 10 yıl önce Burdur’un Akçaköyü’nde “Lisinia Doğa ve Burdur Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi” isimli projeyi hayata geçirdi. Sarıca, dünyanın farklı ülkelerinden gelen gönüllülerin desteğiyle büyüyen projeyle organik tarıma dikkat çekmeyi, göller ve akarsuların korunması sağlamayı hedefleyerek, üretimde örnek bir model sunmayı amaçlıyor. 

Burdur’da hayata geçirilen “Lisinia Doğa ve Burdur Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi” dünyanın dört bir yanından gelen gönüllülerin gösterdiği yoğun ilgiyle büyüyor. Burdur Gölü kenarında kurulan merkez, su kaynaklarının yok olmasına karşı mücadele etmek, doğal ve yerel bitki tohumu ile tarımsal üretim ve yerli hayvan ırklarının korunmasını, yaban hayvanların rehabilitasyonunu sağlamayı hedefliyor. 

Merkezin koordinatörü Öztürk Sarıca, doğal hayatın sürmesi ve gelecek nesillere aktarılması için bu tür bir çalışmayı hayata geçirdiğini söylüyor. Lisinia Doğa ve Burdur Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi’ni 10 yıl önce hayata geçirdiğini anlatan Sarıca, projenin dünyanın dört bir tarafından gelen gönüllülerin desteğiyle ilerlediğini vurguluyor. Köylülere tamamen doğal ortamda hiçbir kimyasal ilaç kullanılmadan tarımsal üretim yamayı öğretmek istediklerinin altını çizen Sarıca, Burdur Gölü kıyısında 265 dekar alanda kurulan merkezde gül ve lavanta üretimi gerçekleştirdiklerini, buraya 10 bin meyve fidanı diktiklerini ve buradan elde ettikleri gelirle projeyi sürdürdüklerini anlatıyor. 

“Projede 5 binden fazla yabancı gönüllü yer aldı” 

Yerli ve yabancı hiçbir kuruluştan yardım almadıklarını söyleyen Sarıca, “Bu proje ile doğal ve organik üretim yapmayı amaçlıyoruz. Yaban hayvanların rehabilitasyonunu, göllerin, akarsuların korunmasını, bitki gen, tohum ve yerli hayvan ırklarının korunmasını ve yaygınlaştırılmasını hedefl iyoruz” diyor. Gül ve lavanta üretip sattıklarını, bugüne kadar kendi öz kaynaklarından 2 milyon liralık harcama yaptıklarını dile getiren Sarıca, “Projede 5 binden fazla yabancı gönüllü çalıştı. Bu projeye ilk başladığımız zamanlarda çeşitli zorluklar yaşadık, karşımıza birçok engel çıktı. Bütün bunların üstesinden gelerek bugünlere geldik. Köylümüz, görmeden, yeni bir gelişimi kabul etmiyor. Biz bunu köylümüze gösterdik” ifadelerini kullanıyor.

Lavanta Deresi projesi 

Akçaköy’de Hazine’ye ait bölgede mermer ve krom madeni bulunan 670 dekar kıraç ve taşlık alanda “Lavanta Deresi” projesi gerçekleştireceklerini anlatan Sarıca, proje hakkında özetle şu bilgileri veriyor: 
“Doğanın tahrip olmaması için ve köylüye fazla maliyet getirmeden, suya dayanıklı lavanta ektik. Bir bölüme ise tıbbi aromatik bitkilerden kekik ve ada çayı ektik. Bu bitkiler çok su istemez. Böylece su kaynaklarının fazla tüketilmesini de önlüyoruz. Bu proje hayata geçerse köylülere çevreci bir üretim modelini de göstermiş olacağız. Bölgedeki mermer ocakları ve krom madeni işletmeleri doğal ortama ve tarım alanlarına zarar veriyor. Doğaya zarar vermeden de tarımsal üretimden gelir elde edilmesini göstermek istiyoruz.

”Burdur Gölü’nün suyu 40 yılda yüzde 40 azaldı” 

Doğal hayatı korumak için çeşitli projelere imza attıklarının altını çizen Sarıca, bu kapsamda “Ekolojik Üretim - Doğa Dostu Tarım Uygulamalar” çalışması ile herhangi bir kimyasal kullanmadan kaliteli tarım uygulamalarını yeniden hayata geçirmeyi amaçladıklarını, bu kapsamda organik tarım sertifikalandırma işlemlerine başlandığını söylüyor. “Kansersiz Gelecek Elimizde Projesi” ile de bu hastalığa dikkat çekmek için “Kanser Evi” kurduklarını belirten Sarıca, bu çerçevede “homeopati” ve “fitoterapi” isimli tedavi yöntemlerinin tanıtımını yaptıklarını dile getiriyor. “Yaşamak için Burdur Gölü’nü Yaşat Projesi” ile de 40 yılda suyu yüzde 40 azalan Burdur Gölü ve çevresi için çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Sarıca, “Yaban Hayat Rehabilitasyon Merkezi”, “Burdur Gölü Su Kuşları Yaban Hayatı Koruma Sahası”, “Yerli Bitki- Hayvan Türlerinin Üretimi ve Gen Muhafaza”, “Lisinia Enerjisini Doğadan alıyor”, “Lisinia Doğa Okulu Projesi” gibi çalışmalara da imza attıklarını sözlerine ekliyor.

500 bin liralık gelir hedeflendi 

Lavanta Deresi projesi ile gül yağı üretimi ve tıbbi aromatik bitki üretimi için ekim, dikim çalışmalarının sürdüğünü anlatan Öztürk Sarıca, önümüzdeki 2-3 yıl içinde buralardan yıllık minimum 500 bin liralık gelir elde etmeyi hedefl ediklerini açıklıyor. Sarıca, “Burada hiçbir kimyasal kullanmadan üretim yapacağız. Daha sonra da iç piyasaya ürün sunmayı planlıyoruz. İç piyasanın doğal ürün ihtiyacını karşıladıktan sonra ise partnerlerimizle ihracata yönelmeyi istiyoruz” diyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir