Gıda güvenliğimiz kömür kurbanı olmasın

Tema Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Yaşanabilir bir gelecek için sağlıklı ve verimli topraklara ihtiyacımız var. Bu sebeple herkesi ‘Kömür Üzer’ kampanyasına destek vermeye çağırıyoruz” diyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için yerli enerji üretimini artırmak gerekçesiyle 2012 yılı Kömür Yılı ilan edildi. Bu bağlamda yerli kömür rezervlerinin tespit edilmesi ve mevcut rezervlerin değerlendirilmesi için, Konya-Karaman, Afyon Dinar, Eskişehir Alpu, Ergene ovaları dışında, Adana, Çanakkale, Zonguldak ve İzmir gibi kıyı şehirlerinde birçok kömürlü santral projesi gündeme geldi.

Tema Vakfı, yapılması planlanan kömür yatırımlarının gıda güvencisine ve tarımsal üretime zarar vereceğine dikkat çekiyor. Tema, Türkiye çapında “Kömür Üzer” sloganıyla başlattığı kampanya kapsamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na, tarım alanlarındaki kömür yatırımalarına izin vermemesi için çağrı yapıyor.

Tema Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, tarım ve mera alanlarından oluşan 18 bin hektarlık arazinin kömür yatırımına açılmasının planlanması nedeniyle kampanyayı Konya ve Karaman’dan başlattıklarını söylüyor.

Konya ve Karaman, Türkiye’nin tarımsal açıdan önemli illeri arasında yer alıyor. Bölge, Türkiye’nin buğday ambarı niteliğini taşıyor. Bölge arazisinin yüzde 47.18’i tarım arazisi, yüzde 21.19’u çayır ve meradan oluşuyor. Kömür rezervlerinin bulunduğu Konya’nın Karapınar ve Ereğli ilçeleri ile Karaman’ın merkez ve Ayrancı ilçelerinin tarım alanları 5 milyon dekar alanı kaplıyor. Karaman’daki elma üretimi 571 bin 479 ton ile Türkiye toplam elma üretiminin yüzde 13.6’sını oluşturuyor. Türkiye bisküvi üretiminin yaklaşık üçte biri, bulgur üretiminin ise yüzde 20’si Karaman’dan karşılanıyor. Topraklarının yüzde 30’u tarım arazisi olan Karaman’da sanayiyi destekleyen buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı gibi ürünler yoğun olarak üretiliyor. Karaman ilinde, tarıma dayalı imalat sektöründe 32 bin 956 kişi istihdam ediliyor. Bu kişilerin yüzde 97.9’u gıda ürünleri imalatında çalışıyor.

Hatta Mevlana Kalkınma Ajansı’nın 2023 Vizyon Raporu’nda, Ereğli ve Karaman’ın meyvecilik, Karapınar’ın ise koyunculuk konusunda birer ihtisas bölgesi haline getirilmesi öngörülüyor. Tema, Türkiye’nin buğday ambarı olan Konya Kapalı Havzası’nın kömür ocağına dönüşme tehdidi ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Tarım alanlarının yanı sıra, bu topraklardan geçimlerini sağlayan 5 binin üzerinde insanın da yerinden olması ve geçim kaynaklarını kaybetmesi söz konusu. Deniz Ataç, bölgenin maruz kaldığı tehdidi şöyle anlatıyor: “Bölgeye 5 bin 500 megavatlık bir kömür santrali kurulması planlanıyor. Kömür ocağı açılması için verimli topraklarımız kazılıyor. Kömürün çıkartılması sırasında yer altı suları, çevredeki dereler ve göller zehirli hale geliyor. Termik santrallerde yakılan kömür, havamızı, suyumuzu, toprağımızı zehirliyor. Domates, biber, elma ve portakal gibi birçok sebze ve meyve külle kaplanıyor. Toprakta biriken ağır metaller bu ürünler yoluyla insanlara geçebiliyor. Soframızdaki gıda, soluduğumuz hava kömür tehdidi altında.”

Ekonomik açıdan da “Kömür Üzer”

Deniz Ataç, meydana gelecek zararın ekonomik boyutunun da önemine dikkat çekiyor. “Karaman’da kömür rezervi üzerinde bulunan köylerden sadece biri olan Akçaşehir’in yıllık tarımsal geliri 80 milyon TL’nin üzerinde” diyen Ataç, “Kömür alanı açıldığında bu alanın sadece üçte birinde çekilecek yer altı suyu miktarı nedeniyle 5 bin hektar alanda sulu tarım yapma imkanı kalmayacak. Ayrıca rezerv üzerinde yaşayan 5 bin kişi de göç etmek zorunda kalabilecek” yorumlarını yapıyor. Kömür tehdidi yaşayan tek yer Konya ve Karaman değil. Eskişehir Alpu, Trakya, Afyon Dinar ve Çanakkale’de bulunan önemli tarım alanları da aynı durumda. Bu da, gelecekte sağlıklı gıdaya erişim, su stresi gibi sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına geliyor. Bu nedenle Tema’nın çağrısı çok önemli. Deniz Ataç’a kulak verelim: “Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulma gerekçesiyle desteklenen kömür yatırımlarının, gıda güvencemizi riske sokması ve ülkemizin kısa vadede birçok tarım ürününde dışa bağımlı hale gelmesi kaygısını taşıyoruz. Yaşanabilir bir gelecek için sağlıklı ve verimli topraklara ihtiyacımız var. Bu sebeple herkesi “Kömür Üzer” kampanyasına destek vermeye çağırıyoruz.”

Bu kadar büyük güneş enerjisi potansiyeli varken, neden kömür?

Karaman, hidro elektrik, güneş ve rüzgar enerjisi açısından önemli bir potansiyele sahip. Hatta Türkiye’nin güneş enerjisi radyasyon değeri en yüksek illeri arasında ikinci sırada yer alıyor. Sami Tuncer, linyit rezervleri bulunan Akçaşehir köyü sakinlerinden emekli bir bir öğretmen. Tuncer, çiftçilerin hayatlarından mutlu olduklarını ve termik santral istemediklerini söylüyor. Ve bakın daha neler diyor: “Elektrik olmadan ne sanayi, ne teknoloji gelişir. Karaman Türkiye’nin birinci; dünyanın üçüncü elverişli güneş tarlalarına sahip. Güneş gibi düşük maliyetli, yenilenebilir bir enerji kaynağı dururken, neden kalori değeri düşük ve bölgeye büyük zarar verecek kömürü tercih ediyoruz? Akçaşehir, İç Anadolu’nun akciğeri. Eğer termik santral gelirse, bölgedeki 10 milyon ağaç susuzluktan kuruyacak."

Kömürün kalitesi düşük

Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü raporuna göre, bölgede 1.8 milyar tonluk linyit rezervi bulunuyor. Kömür ortalama 204 metre derinlikte sonlanıyor. Bölgedeki kömürün kalorifik değeri düşük, nem ve kül oranı yüksek seviyede. Zaten, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin 2015 Kömür Sektörü Raporu’nda da, Türkiye’nin sahip olduğu linyit rezervlerinin büyük oranda düşük kalitede olduğu ve zenginleştirme için uygun özelliklere sahip olmadığına yer veriliyor.