Mangrov ormanları doğal afetlere bariyer olabilir

Uzmanlar, yüksek miktarda karbondioksti tutabilen mangrov ormanlarının sayısındaki azalma, doğal afetlerin artışına neden olabileceğini belirtti. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Temel Sarıyıldız, iklim değişikliğiyle mücadelede karbondioksiti tutan orman varlığının artırılması gerektiğine dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Küresel Mangrov İttifakı (GMA) tarafından hazırlanan Dünya Mangrovlarının Durumu 2022 Raporu'na göre, yüzde 42'si korunan alanlarda bulunmasına rağmen 1996'da 152 bin 604 kilometrekare olan mangrov alanları 2020'ye kadar 5 bin 245 kilometrekarelik kayıpla 147 bin 359 kilometrekareye düştü. 2010 yılından 2020'ye kadarki 10 yıllık süreçte 600 kilometrekare mangrov alanı yok olurken bu kaybın 373 kilometrekaresi doğrudan veya dolaylı insan faaliyetleri nedeniyle yaşandı.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Temel Sarıyıldız, dünyanın birçok noktasında mangrov ormanlarına rastlanabileceğini, Asya'da 5,5 milyon, Afrika'da 3,3 milyon, Kuzey ve Orta Amerika'da yaklaşık 2,6 milyon, Güney Amerika'da 2,1 milyon, okyanusların çevresinde ise 2 milyon hektara yakın alanda mangrov ormanı bulunduğunu belirtti. Türkiye'deki subasar (longoz) ormanlarının mangrov ormanlarıyla benzerlik gösterdiğini ancak tür, fauna, flora ve iklimsel olarak mangrov ormanlarından farklılaştığını vurgulayan Sarıyıldız şöyle devam etti: "Dünyada da subasar ormanları var.

Subasar alanları, tatlı su kaynakları olarak düşünürsek, tatlı su kaynakları karasal alanların yüzde 3'ünü oluşturuyor. Bu yüzde 3'ün de yüzde 60'ı subasar ormanlar. Türkiye'de 3 bin 800 hektarlık alan Karacabey Subasar Ormanları olarak geçiyor. İğneada'da 2 bin 500, Hendek'te 1650, Adapazarı'nda 3 bin, Meşeli Göl'de 500, Sakarya Acarlar'da 3 bin, İzmit'te 250, Sinop'ta 100 ve Samsun'da 86 hektar bulunuyor. Ama mangrova tür olarak baktığımızda Türkiye'de yok."

“Korursak düzensiz iklimsel olayları engellemiş oluruz"

 İklim değişikliğiyle mücadelede karbondioksiti tutan orman varlığının artırılması ve var olanların da korunmasının öneminden bahseden Sarıyıldız, kızılağaç ve dişbudak gibi bitkilerin 450 ton, yapraklı türlerin 80 ton ve iğne yapraklıların da 77 ton karbon tutabildiğine, mangrovlar için ise bu rakamın 692 ton olduğuna dikkat çekti.

Toprakta biriken karbondioksit açığa çıkacak

Karbon yutağı görevi üstlenen bu alanların tarıma açılmasıyla yıllardır toprakta birikmiş karbondioksitin açığa çıkacağı uyarısında bulunan Temel Sarıyıldız, "Mangrov ve subasar alanlar korunduğunda ortamdaki karbondioksit tutulmuş oluyor, aslında sıcaklık artıyor gibi algılamamak gerekiyor. Biz bunlara sapmalar diyoruz ve sonucunda Karadeniz'de görülmeyen hortumlara ve sellere neden oluyorlar. Biz bu alanları korursak düzensiz iklimsel olayları engellemiş oluruz" dedi.