Okyanusların karbon taşıma bandı tıkandı
Deniz ısı dalgaları, okyanusun karbon taşıma sistemini bozarak atmosferdeki karbonu artırıyor. Alaska Körfezi’ndeki araştırma, planktonlardaki değişimin karbonun derine batmasını engellediğini ve iklim değişikliğini hızlandırabileceğini ortaya koydu.
Başak Nur GÖKÇAM
Küresel iklim değişikliğinin denizlerde yol açtığı sıcak hava dalgaları, okyanusun doğal karbon döngüsünü tehlikeye atıyor. Nature Communications dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, deniz ısı dalgalarının okyanus besin ağlarını kökten değiştirdiğini ve bunun sonucunda karbonun derin denizlere taşınmasını engelleyerek atmosferdeki karbon miktarını artırabileceğini ortaya koydu.
Araştırma, Monterey Bay Akvaryum Araştırma Enstitüsü (MBARI), Miami Üniversitesi Rosenstiel Deniz, Atmosfer ve Yer Bilimleri Okulu, Hakai Enstitüsü, Xiamen Üniversitesi, British Columbia Üniversitesi, Güney Danimarka Üniversitesi ve Kanada Balıkçılık ve Okyanuslar Enstitüsü’nden bilim insanları tarafından yapıldı. Bu kapsamda ekip, Alaska Körfezi’nde son on yılda meydana gelen iki büyük deniz sıcak hava dalgasının –2013-2015 arasında görülen ‘Blob’ ve 2019-2020 yıllarındaki dalga– okyanusun karbon döngüsü üzerindeki etkilerini inceledi.
Karbon pompası devre dışı kalıyor
Okyanuslar, atmosferdeki karbondioksitin yaklaşık dörtte birini emer. Bu süreçte ‘biyolojik karbon pompası’ adı verilen doğal bir mekanizma görev yapar. Mikroskobik planktonlar, fotosentez yoluyla karbondioksiti organik maddeye dönüştürür; ardından bu madde, deniz canlılarının atıkları ve ölü organizmalar yoluyla okyanusun derinliklerine taşınır. Normal koşullarda bu süreç, karbonun binlerce yıl boyunca derin denizlerde hapsolmasını sağlar. Ancak araştırma, deniz ısı dalgalarının bu dengeyi bozduğunu gösterdi.
Çalışmanın baş yazarı, Miami Üniversitesi Rosenstiel Okulu’ndan Dr. Mariana Bif, “Okyanusun normalde karbonu yüzeyden derin denize taşıyan konveyör bandı gibi işleyen mekanizması ısı dalgalarıyla tıkanıyor. Karbon, derin okyanusta kilitli kalmak yerine yüzeye yakın bölgelerde birikiyor ve atmosfere geri dönme riski artıyor” dedi.
Mevsimsel değişimler analiz edildi
Ekip, ABD Ulusal Bilim Vakfı tarafından finanse edilen Küresel Okyanus Biyojeokimyasal (GO-BGC) Dizisi projesinin robotik şamandıralarından elde edilen verileri kullandı. Bu şamandıralar, sıcaklık, tuzluluk, oksijen ve organik karbon gibi parametreleri düzenli olarak ölçüyor. Ayrıca Kanada’nın Line P araştırma hattında toplanan çevresel DNA (eDNA) ve pigment verileriyle plankton topluluklarının mevsimsel değişimleri de analiz edildi.
Elde edilen sonuçlara göre 2013-2015 arasındaki ‘Blob’ dalgasında, yüzeydeki plankton üretimi yüksek olmasına rağmen karbon parçacıkları derine inemedi ve yaklaşık 200 metrede takıldı. 2019- 2020 dalgasında ise karbon üretimi yüzeyde rekor düzeye ulaştı, fakat bu artış plankton üretiminden değil, deniz yaşamının atıklarından kaynaklandı. Bu karbon da derin okyanusa batmak yerine 200–400 metre aralığında hapsoldu. Dr. Bif, iki dalga arasındaki farkın plankton türlerindeki değişimlerden kaynaklandığını vurgulayarak, “Bazı küçük otçul türlerin artışı, karbonu hızla batıracak büyük parçacıkların oluşumunu engelledi. Bu da karbonun okyanusta geri dönüştürülmesine ve yüzeyde kalmasına yol açtı” değerlendirmesinde bulundu.
Araştırma, ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın GO-BGC projesi ile David ve Lucile Packard Vakfı, Çin Ulusal Bilim Vakfı, Danimarka Hadal Araştırma Merkezi ve Kanada Balıkçılık ve Okyanuslar Enstitüsü’nün katkılarıyla gerçekleştirildi.
Biyolojik reaksiyonlar da etkileniyor
Araştırma, deniz sıcak hava dalgalarının yalnızca fiziksel sıcaklık değişimleri değil, aynı zamanda karmaşık biyolojik zincir reaksiyonları tetiklediğini de ortaya koydu. MBARI Kıdemli Bilim İnsanı Ken Johnson, “Bu çalışma, bir sıcak hava dalgasının ekosistemleri ve okyanus süreçlerini anlamak için olaydan önce, olay sırasında ve olay sonrasında yapılan gözlemlerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Uzun vadeli inceleme gerekiyor
Bilim insanları, okyanusların biyolojik ve kimyasal durumunun uzun vadeli ve koordineli biçimde izlenmesi gerektiği konusunda hemfikir. İklim değişikliğinin daha sık ve yoğun deniz sıcak hava dalgalarına yol açtığını söyleyen Dr. Mariana Bif, “Bu nedenle sürdürülebilir ve sürekli gözlemler, gelecekteki ısınma olaylarının deniz yaşamı ve iklim üzerindeki etkilerini anlamak açısından kritik” uyarısında bulundu.