WWF: İklim mücadelesi durmaz
Dünya, 5 Haziran Çevre Günü’ne yeni bir tartışmayla giriyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesini Paris Anlaşması’ndan çekeceğini açıklaması uluslararası gündemin merkezine oturmuş durumda. WWF’e göre bu gelişme küresel iklim hareketini yolundan döndüremez.
DİDEM ERYAR ÜNLÜ
2015’in Aralık ayında imzalanan ve küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutmayı hedefl eyen Paris Anlaşması 200’e yakın ülkenin üzerinde uzlaşmasıyla iklim mücadelesi adına çok önemli bir adım olmuştu. ABD Başkanı Donald Trump’ın, iklim değişikliğiyle mücadele için kabul edilen ilk küresel anlaşma olma özelliğini taşıyan Paris Anlaşması’ndan çekilme yönündeki açıklaması çok sayıda lider ve çeşitli toplum kesimlerinden tepki aldı.
Google, Apple, Tesla gibi teknoloji şirketlerinin yanı sıra Royal Dutch Shell, BP gibi petrol şirketleri de Trump’un bu kararını üzüntüyle karşıladılar.
WWF-ABD’nin Genel Müdürü Carter Roberts, “Ülkemizde gelişen temiz enerji ekonomisinin 3,3 milyon Amerikan vatandaşından fazlasına istihdam sağladığını unutmamalıyız. Bu sayı, fosil yakıt sektöründeki iş imkanının tamamından fazla. Dolayısıyla ekonomik refah ve insanlarımız için daha güvenli bir gelecek arasında seçim yapmak zorunda değiliz” dedi ve Trump’ı kararını gözden geçirmeye çağırdı.
"İklim hareketinin önüne geçilemez"
Amerika’da her on kişiden yedisinin Paris Anlaşması’nı desteklediğinin altını çizen WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ise, “Çevre Günü öncesi Amerika gibi ekonomide dünya devi bir ülkenin Paris Anlaşması’ndan desteğini çekiyor olması elbette talihsiz bir gelişme. Neyse ki iklim süreci yalnızca liderlerin ya da ülkelerin tek taraflı kararlarının yönlendirdiği bir alan değil. Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak için başka yollar da var. İklim hareketi artık önüne geçilemeyecek şekilde büyüyor, insanlık artık bu tehdidin farkında. Washington, California, Atlanta, New York gibi ABD ekonomisinin lokomotifi olan eyaletler kendi emisyon azaltım ve düşük karbonlu ekonomi planlarını hayata geçirirken, kömür endüstrisi lehine yapılan bu tür girişimlerin pek de önemi kalmıyor” dedi.
"Türkiye kayıtsız kalmamalı"
Öte yandan Trump’ın kararının, Türkiye'nin iklim politikasının da tekrar gündeme gelmesine vesile olduğunu belirten Pasinli, “AB ve Çin, Paris Anlaşması’na verecekleri desteği artıracaklarını duyururken, Türkiye’nin de artık bu yeni sürece karşı kayıtsız kalmaması gerekiyor. Türkiye'nin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) yenilenebilir enerji, enerji verimliliği vb. fonlarından en çok yararlanan ülkelerden birisi olduğunu düşünürsek, Paris Anlaşması’nın dışında kalmak Türkiye’nin gelecekte bu gibi fonlara ulaşımına zarar verebilir. Türkiye’yi bu rüzgarı arkasına alarak Paris Anlaşması'nı bir an önce onaylamaya ve ulusal katkı beyanını küresel sıcaklık artışını 1,5°C altında tutma hedefine uygun şekilde gözden geçirerek yenilemeye çağırıyoruz” dedi.
ABD kirletici ülkelerin başında
AB Komisyonu’nun verilerine göre Çin, yılda 10,64 milyar ton gaz ile en yüksek hacimde karbondioksit üretiyor. Aynı türden üretim ABD için 5,17 milyar ton, Hindistan için 2,45 milyar ton. Ancak bu mutlak değerler ”kişi başına yıllık salınım” miktarlarına indirgenmezse bir şey ifade etmiyor. Bu ise toplam miktarın nüfusa bölünmesiyle bulunuyor.
Buna göre de, ABD kişi başına 16, 07 tonla kirletici ülkelerin başında geliyor. Çin’in 7,73 ton, AB ülkelerinin ortalama 6,87 ton, Hindistan’ın ise 1,87 ton yıllık salınımı var. Bir başka deyişle, dünya havasını kirleten ve ısınmaya neden olan gazlardan bir ABD yurttaşı, bir Çin yurttaşına veya bir Avrupalıya göre iki kattan fazla üretiyor; bir Hindistan yurttaşından 9 kat fazla gaz salınımı yaratıyor.
Dünya üzerinde kişi başına kirleticilik konusunda ABD yurttaşını geçen bir avuç ülke yurttaşı var: Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Estonya. Öte yandan Trump, COP21 Anlaşması uyarınca, kömür üretiminin yalnızca ABD’de yasaklandığını, Çin’in üretime devam edeceğini ileri sürüyor. Oysa bu anlaşma hiçbir konuda hiçbir yasaklama getirmiyor; yalnızca her ülke için belirli hedefl er saptıyor. Nitekim Çin, 2017 itibariyle, 100’den fazla kömürle çalışan enerji tesisinin yapımından vazgeçtiğini ilan etti.