Yatırımı erkene alın çünkü 3'ten sonra çok geç
Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu, "Araştırmalar erken çocukluk dönemine yapılan yatırımın, çocuğun kişisel gelişiminin yanında, önemli bir sonuç daha doğurduğunu ortaya koyuyor.'' dedi.
Beyin fonksiyonlarımızın en hızlı gelişme gösterdiği dönem 0 ila 3 yaş arası. Bu üç yıl, nöronlar arası bağlantının en yoğun olduğu, duyusal, duygusal ve zihinsel işlevlerin şaşırtıcı bir şekilde zirve yaptığı yıllar. Erken çocukluk olarak adlandırdığımız bu dönemde çocukla kurulacak ilişki onun ileriki yıllarını doğrudan etkiliyor.
Bernard van Leer Vakfı, erken çocukluk dönemini destekleyen uygulamalara yoğunlaşan bir vakıf. Hollanda merkezli bağımsız bir kuruluş olan vakfın amacı, çocukların daha sağlıklı, güvenli ve destekleyici bir ortamda yetişmelerine katkı sağlamak.
Vakıf, Brezilya, Hindistan, İsrail, Peru, Tanzanya, Uganda ve AB bölgesi kapsamında projelere destek oluyor. 20 yıldan fazla bir zamandır da, Türkiye’de farklı paydaş ve ortaklıklarla, çeşitli projelere finansal ve teknik destek sağlıyor. Vakfın paydaşları arasında AÇEV (Aile Çocuk Eğitim Vakfı), ÇAÇA (Çocuklar Aynı Çatının Altında Derneği), Kültür Kenti Vakfı, Beyoğlu Belediyesi, Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Merkezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü, KAMER (Kadın Merkezi Vakfı) ve Boğaziçi Üniversitesi var.
Türkiye'ye ilk hibesini 1989 yılında gerçekleştiren vakıf, 2011’den önce erken öğrenme fırsatlarını artırmaya odaklanan bir stratejiyle bir çok müdahale projesine destek olmuş.
Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu, 2011-2014 arasında ise özellikle aile içi şiddeti azaltmaya ve mevsimlik tarım işçilerinin yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelen projelerde destekçi olarak yer aldıklarını söylüyor.
Aksakoğlu’nun dikkat çektiği nokta ise şu: Erken çocukluk dönemine yapılan yatırım, çocuğun kişisel gelişiminin yanında, önemli bir sonuç daha doğuruyor. O da ekonomi.
Her 1 dolar, 7 ila 10 dolar olarak geri dönüyor
ABD'de erken çocukluk yatırımı için harcanan her bir doların ekonomiye, dolayısıyla topluma geri dönüşünün yedi ila on dolar arasında olduğu belirtiliyor. Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, "Erken çocukluk gelişimi programlarına yapılan yatırımların geri dönüşü çok yüksek. Çünkü hem yoksulluk döngüsünü kırabiliyor, hem de ilerleyen hayatlarında üretkenliği artırıyor" diyor.
Erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetlerinin kurumsal bir çatı altında ve sistemli bir şekilde sağlanmasının, toplumlarda bugün yaşanan temel sorunlara yönelik olumlu sonuçları var. Bunlar;
● Ailelerin istihdama katılımı ve aile gelirinin artması,
● Çocuğun eğitim ve gelişimine desteklemek,
● Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya katkı olarak ön plana çıkıyor.
İlk hedef ebeveynleri etkilemek
2013-2014 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi'nin bilimsel rehberliğinde, Hümanist Büro ile Frekans Araştırma tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye'de konusunda yapılmış en kapsamlı araştırma olan "Türkiye'de 0-8 Yaş Arası Çocuğa Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması"nın destekçisi olduklarını ifade eden Yiğit Aksakoğlu, erken çocukluk çalışmalarının ilk hedefinin ebeveynleri etkilemek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Çünkü değişimin ilk adımlarının atıldığı yer orası.”
Sistemli çalışmalarla, yerel ve merkezi yönetimi, özel sektörü, üniversiteleri, STK'ları işin içine katarak bu konudaki bilinçliliği artırmayı hedeflediklerini kaydeden Aksakoğlu, “Nihai hedef ise yerel örneklerden yola çıkarak bu konuda kamusal ve özel politikalar oluşmasına zemin hazırlamak” diyor.
Yiğit Aksakoğlu şu bilgileri veriyor: “Bernard von Leer Vakfı sadece fon veren bir örgüt değil. Fon, değişimi yaratmak için bir araç görevi üstleniyor. Biz araştırmalara, lobi çalışmalarına, ebeveyn eğitimlerine destek veriyoruz. Kadın örgütleri dahil olmak üzere, çok sayıda STK ile işbirliği yapıyoruz. Belediyelerle çalışıyoruz.”
Ebeveynlerin yüzde 60’tan fazlası “Çocuğa yönelik şiddet yaygın” diyor
"Türkiye'de 0-8 Yaş Arası Çocuğa Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması"başlıca bulguları şöyle:
► 0-8 yaş arası çocukların yüzde 66’sı günde en az 2 saatlerini
► Çocuklarının kendilerini kızdıran davranışlarına karşı ebeveynlerin yüzde 74’ü duygusal şiddet yöntemlerine, yüzde 23’ü ise fiziksel şiddet yöntemlerine başvurduklarını belirtiyor.
► Kadının üzerindeki stres artıkça, çocuğa yönelik stres de artıyor.
► Anne-babanın eğitim düzeyi arttıkça, çocuğa uygulanan şiddet azalıyor. Xİşsizlik, hastalık, göç gibi travmatik olayların yaşandığı ailelerde çocuklar daha çok duygusal/fiziksel şiddete maruz kalıyor.
► Şiddet geçmişi olan ebeveynlerin çocuklarına şiddet uygulama riski daha fazla.
► Ailenin refah düzeyi yükseldikçe, çocukların şiddete uğrama riski azalıyor.
► Ebeveynlerin yüzde 60’tan fazlası Türkiye’de çocuğa yönelik şiddetin oldukça yaygın ya da çok yaygın olduğunu düşünüyor.