Ağrı Dağı'nın öte yüzünde…

Hrant Dink Vakfı, 2009 yılından bu yana her sene "Türkiye-Ermenistan Gazeteci Diyalog Programı" gerçekleştiriyor. Bu kez medyanın kültür, seyahat ve yemek yazarları için hazırlanan özel programın katılımcıları arasında ben de vardım…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Hrant Dink Vakfı'nın Danimarka Dışişleri Bakanlığı'nın desteği ile gerçekleştirdiği "Türkiye-Ermenistan Gazeteci Diyalog Programı" yolculukları bu sene medyanın kültür, seyahat ve yemek yazarları için hazırlanmıştı ve Aralık ayı katılımcıları arasında ben de vardım…

Hrant Dink Vakfı bu programı, komşu iki ülkenin gazetecileri arasında bağları kuvvetlendirmek, gelecekte yeni işbirlikleri yaratmak ve iki ülke arasındaki haber alma ağlarının doğru yollardan kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla 2009 yılından bu yana her sene uyguluyordu.

5 günlük seyahatimiz, saat 23.50'de İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Atlas Global'in uçağıyla Erivan Zvartnos Havalimanı'na hareketimizle başladı; 2 saate yakın uçtuktan sonra, bir saat fark nedeniyle 03.00 gibi Ermenistan'a indik. Vizelerimizi havaalanındaki vize veznesinden kısa sürede aldık; 04.30 gibi şehrin tam merkezindeki Tufenkian Historic Yerevan Hotel'deydik 

Vize için önemli!

Hemen belirtmek istiyorum hususi, hizmet ve diplomatik pasaport hamili olanlar, sınırda vize alamadıklarından, Ermenistan'a seyahat etmeden önce bu ülkenin diplomatik/konsüler temsilciliklerinden mutlaka vize almaları gerekiyor.

Para birimi

Ermenistan'ın para birimi "dram", AMD olarak kısaltılıyor. Ermenistan'da Türk Lirası'nı Dram'a dönüştüren döviz bürosu bulunmadığından harcamalarınız için yanınızda Amerikan Doları ve Euro gibi para birimleri bulunması gerekiyor. Bunları, 24 saat açık olan hemen her marketin girişinde açılmış döviz bürolarında Dram ile değiştirmek mümkün… Alışverişlerde Visa gibi kredi kartları da kullanılabiliyor. Bizim gittiğimiz tarihte 1 EUR = 530 AMD (dram), 1 USD = 473 AMD (dram), 1 TL = 159 AMD (dram) idi…

İletişim

Türkiye'de kullandığımız GSM operatörleri, Ermenistan'da roaming modunda çalışıyor. Yerevan'da telefon kartı satın almak kolay, kontör yükleme işlemi de kolayca yapılıyor. Ülke telefon kodundu +374.

1. gün

Otele yerleşip kısa bir uyku çekip kahvaltımızı yaptıktan sonra yürüyerek şehir turuyla başlıyoruz güne. Ermenistan'ın nüfusu 3, Erivan ise 1 milyon civarında… Aralarında Gomidas, Yervant Koçar, Sayet Nova, Haçaturyan gibi Ermeni kültürüne damgasını vuranlarınınkilerin de bulunduğu heykeller ile dolu bir kent Erivan. Kenarlarına ağaçlar dizilmiş geniş caddeler ve meydanlar, büyük parklar, şehrin dokusuna uygun kent mobilyaları Erivan'ı anlatan sözcükler…

Şehirde ulaşım, sarı renkli otobüsler ve troleybüslerle sağlanıyor. Tek hatlı bir metro da mevcut… Birkaç Euro karşılığında taksi ile şehrin bir ucundan diğerine gitmek mümkün.

Şehrin güzel pastanelerinden biri olan Brioche'de (Moskovyan Caddesi, 31) kahve ve kruasan molasından sonra yeniden yola koyuluyoruz.

"Pembe şehir"

Binaların çoğu pembe tüf taşından yapılmış, bu nedenle "pembe şehir" de deniliyor. Kentin simgelerinden birisi de nar… Şehre kimliğini kazandıran Aleksandr Tumanyan. Tumanyan'ın 90 yıl önce Sovyetler Birliği döneminde imzasını attığı şehir mimarisi bozulmadan korunmuş, bugünkü Erivan'ın omurgasını oluşturuyor.

Tumanyan'ın heykeli Kaskad Meydanı'nda. Hemen arkasındaki parkta aralarında üçü Botero'ya ait olan çok sayıda heykel bulunuyor. Parkın bitimindeki tepenin bize bakan yüzünde Cafesjian Sanat Merkezi var. İster dışarıdan merdivenlerle ya da içeriden asansör veya yürüyen merdivenlerle tırmanmak mümkün. Her katında çağdaş sanat eserleri sergileniyor. Özgün örnekleri müze dükkânından satın almak mümkün.

Çemberler halinde…

Şehir, merkezini Cumhuriyet Meydanı olarak kabul edersek Paris'teki gibi çemberler halinde gelişiyor. Çağdaş Sanatlar Merkezi, Tarih Müzesi, Valmar Sanat Galerisi, Arev Sanat Galerisi, Dalan Sanat Galerisi, Martiros Saryan Evi/Müzesi, önünde Haçaturyan'ın heykeli bulunan Erivan Operası, Yerevan Devlet Üniversitesi ve Cafesjian bu halkaların içinde, yürüyüş mesafesinde… Gomidas Vardapet'in adını taşıyan konservatuar da aynı bölgede. Kütahya doğumlu bir Ermeni olan Gomidas, derlediği 3 binin üzerindeki şarkıyla da biliniyor. Öykülerini okuduğumuz Saroyan'ın heykeline de selam veriyor; içinde yüzlerce ressamın eserlerini sergilediği bir parkta onlarla sohbet ederek epey vakit geçiriyoruz.

Ülkemizde Ermeni ustaların maharetlerinin bilindiği taş oymacılığı sanatının örneklerine sokaklarda ve müzelerde rastlamak mümkün. Oymacılığın önemli örneklerinden biri olan üzerinde haç, gül ve çeşitli motiflerin nakşedildiği büyük taşlara haçkar deniliyor. Genellikle mezar taşı olarak kullanılıyorlar…

Zengin bir mönü

Öğlen yemeğini bence şehrin en iyi restoranlarından birisi olan Wine Republic'te yiyoruz. Hem yerel, hem dünya mutfaklarından zengin mönüsü ve başarılı lezzetleriyle beğeni topluyor.

Yemek sonrası eski elyazmalarının bulunduğu enstitüyü, Matenadaran'ı ziyaret ediyor, koleksiyonu hakkında bilgi alıyoruz.

Akşam yemeği için otelden hareket ederken yılın ilk karı ile karşılaşıyoruz, kent bir anda beyaza bürüyor. Yemek, Armanian Cuisine'de, cevizli patlıcan ve mantı gecenin gözde lezzetleri…

Malkhas Caz Kulüp'te dinlediğimiz (Puşkin Caddesi 52/1) performanslarla sona eriyor gece…

2. gün

Ertesi sabah hemen otelin önünde kurulan Vernisage Pazarı'nı dolaşıyoruz… Burada gönye, cetvel, kamera, fotoğraf makinesinden tutun da el yapımı duduk, satranç takımları ve tavlalara kadar hemen her şeyi bulmak ve bir bitpazarı keyfi ile çok ucuza almak mümkün.

Cafesjian Sanat Merkezi'nin rehberli turu günün ilk yarısının son programı. Kar kesildi, ama hava bulutlu, Ağrı Dağı'nın öte yüzünü göremiyoruz… Ve yolculuğumuzun sonuna kadar da o heybetli görüntüye ne yazık ki tanık olamayacağız…

Öğle yemeği ön tarafı kitapçı, arkası restoran olan Art Bridge'de.

Basturma'da pastırma tadıp Noel pazarını gezip akşam yemeği için Arevshatyan Gayane'nin evine doğru yola çıkıyoruz. Gayene, evinin salonunu özel davetler için kullanıyor. Piyanosunun başına geçip müzik ziyafeti de veren Arevshatyan'ın en unutulmaz lezzeti, yanında patatesleri ile etler…

3. gün

Üçüncü günün sabahı soluğu yerel lezzetlerin satıldığı pazarda alıyoruz. Lavaşlar, pastırmalar, sucuklar, meyveler, sebzeler, turşular (tavuk ayağı, horoz ibiği gibi olanları da var), kurutulmuş meyveler, füme balıklar, baharatların bulunduğu dev bir çarşı. Yerel halk ile alışveriş yapıyorsunuz, hepsini tattırıyorlar, pazarlık yapıp beğendiklerinizi alıyorsunuz.

Yerevan Impact Hub ve IDeA Vakfı yöneticileriyle tanışma toplantılarından sonra öğle yemeğimizi Dolmama isimli restoranda yiyoruz. İsmi, "annenin dolması" anlamına geliyor. Alain Delon da, Mitterand da, Putin de restoranın konuğu olmuş. Dolmama, Erivan'ın en iyi restoranlarından ve satır kıymasından yaptıkları oldukça büyük dolmaları yediğim en lezzetli yaprak sarmalarından…
Oradan Ararat konyak fabrikasına kadar şehri baştan başa yürüyerek katediyoruz.

Akşam, operanın Haçaturyan Salonu'nda piyanist Boris Berezovski'yi Eduard Topchjan yönetimindeki orkestradan dinleyeceğiz…

Akşam yemeği, Salon Armanian'da (salonarmenian.com). Eski bir yapının restore edilmesiyle lokantaya dönüştürülmüş…

4. gün

Dördüncü günümüzün sabahında kahvaltı sonrasında Sevan Gölü'ne doğru yola çıkıyoruz. Şehri terk ettikten 20-25 dakika sonra kar bastırıyor. Sevan, "kara van" demek… Karadeniz gibi altı gazlarla dolu bir göl, bu nedenle siyah görülüyor. Beyaza bürünmüş dağların arasında, bin dokuz yüz küsur metre yükseklikte Kafkasya'nın en büyük gölü…

Öğle yemeği için biraz aşağıya, Dilijan'a iniyor, lokantaya çevrilmiş olan Toon Armeni'de konaklıyoruz. Yemek sonrası, aynı köydeki United World College'e uğruyoruz. Dünyanın farklı coğrafyalarında eğitim veren kurumlarından biri. Üniversite öncesi eğitimi veren okulda Türkiye'den gelen altı öğrenci bize rehberlik ediyor.

Akşam yemeğini fine-dining diyebileceğimiz bir restoranda, İstanbul'dan göç eden opera sanatçısının açtığı The Club'da (Tumanyan Caddesi, 40) yiyoruz. Ermeni füzyon mutfağından tadımlarla ilginç bir deneyim yaşıyoruz. Çello-piyano ikilisi bize eşlik ediyor.

5. gün

Erivan'daki son günümüzde yine dağlara tırmanıyor, karlar içindeki kayak merkezi Tsaghkadzor'a gidiyoruz…

Öğlen yemeğimiz Akdeniz mutfağından tatlar sunan Saryan Caddesi 6 numaradaki Tapastan'da, akşam yemeğimiz ise yöresel lokanta Our Village'da. Günü erken bitiriyoruz, çünkü ertesi sabah uçağımız saat 07.00'da erken yatmalıyız…

Biraz daha gastronomi

Yemek kültürlerine biraz daha değinmek istiyorum. Hemen hemen aynı tatları yiyoruz. Bizim keşkek, onların harisa'sı. Sarmalar, lahmacunlar, pastırmalar, yoğurtlar, lavaşlar, paça çorbaları, köfteler, humuslar, tabii ki döner… Bizden farklı olarak yemekler sırayla gelmiyor, hepsi aynı anda sofraya koyuluyor…

Son söz, Erivan'daki restoranlarda bizim Ermeni yemeği olarak tanıdığımız topik, paçanga böreği gibi lezzetler bilinmiyor…