Uygarlıkların ve hoşgörünün beşiğinde

Tarihi ve kültürel eserleri, termal kaynakları, doğal güzellikleri, yaylaları, zengin mutfak kültürü ile birçok dinden ve inançtan insanların birlikte yaşadığı, cami, kilise ve havranın bir arada olduğu uygarlıkların ve hoşgörünün beşiği Hatay'da.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hatay, tarihi ve kültürel eserleri, termal kaynakları, doğal güzellikleri, yaylaları, zengin mutfak kültürü ile birçok dinden ve inançtan insanların birlikte yaşadığı, cami, kilise ve havranın bir arada olduğu uygarlıkların ve hoşgörünün beşiği bir ilimiz.

Edebiyatımızın usta isimlerinden Ayla Kutlu, Hatay'ın merkez ilçesi olan Antakya'da doğmuş. Kendisi hakkında hazırladığım kitap nedeniyle üç gün boyunca Antakya, Harbiye, Samandağı, İskenderun'u adım adım dolaştım, sizin için de notlar aldım. Cuma'dan yola çıkarak haftasonunu değerlendirebileceğiniz üç günlük bir gezi programı hazırladım:

Birinci gün

Arkeoloji Müzesi, Protestan Kilisesi, Katolik Kilisesi, Havra, Kurtuluş Caddesi, Sarımiye Camii, Habib-i Neccar Camii, St. Pierre Kilisesi, Uzun Çarşı, Ulu Cami, Harbiye ve tabii ki eski Antakya sokakları birinci gününüzü dolduracaktır…

İkinci gün

İkinci gün ilçenin dışına çıkarak Hıdırbey Köyü, Musa Ağacı, Vakflı Köyü, Samandağ Sahili, Hızır Makamı, Titus Tüneli, Kaya Mezarları, Dor Mabedi, St. Simeon Manastırı'nı ziyaret edebilirsiniz…

Üçüncü gün

Üçüncü gününüzü İskenderun, Arsuz, İssos Harabeleri'ne ayırmanızda fayda var…
Eğer arkeolojiye meraklıysanız Reyhanlı tarafında Tel-Cüdeyde, Vadi el-Hamam, Tel-Dahab, Tel-Tainat, Tel-Açana, Çatalhöyük vb. eski yerleşim merkezleri olan höyükler için bir güne daha ihtiyacınız olacak…

Ve detaylar…

Gelelim ayrıntılara:

Antakya, en eski yerleşim yerlerinden biri. Bugüne kadar dünya üzerinde yaşayan 23 medeniyetten 13'üne ev sahipliği yapmış bölge. Reyhanlı tarafında Tel-Cüdeyde, Vadi el-Hamam, Tel-Dahab, Tel-Tainat, Tel-Açana (Alalah), Çatalhöyük gibi höyüklerde değişik zamanlarda yapılan kazı ve araştırmalarda elde edilen buluntulardan yörenin Neolitik, Kalkolitik dönemlerde ve Tunç Çağı'nda yaygın bir yerleşim yeri olduğu anlaşılıyor.

Alalah'ın bulunduğu Amik'te 500'ü aşkın höyük tespit edilmiş. Bir küçük bilgi, İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie'nin de romanlarının bir kısmını Alalah'taki kazı evinde kaleme aldığı biliniyor.

M. Ö. 334-333 yıllarında Anadolu'yu baştan başa aşıp Gülek Boğazı'ndan Çukurova'ya geçen Büyük İskender, Akdeniz'in kuzeydoğu ucunda bir sahil kasabası olan Myriandros'ta (bugünkü İskenderun) kamp kuruyor. Bu sırada bölgede bulunan Pers İmparatoru III. Darius da Amanos dağlarını aşıp bu günkü Dörtyol'un bulunduğu ovaya iniyor, İssos'ta 333 yılı sonlarında İskender, Pers ordusunu ağır bir yenilgiye uğratıyor. İşte bu yerleri de İskenderun civarındaysanız gezip dolaşmanız, İskender'in Darius'u katbekat fazla ordusunu nasıl yendiğini hayal etmeniz mümkün…

2 bin 317 yıl önce

Şehir, M. Ö 300 tarihinde Selevkos I. Nikator tarafından Antiokheia adıyla kuruluyor… Şehir, tarihi boyunca büyük depremler yaşıyor, yerle bir oluyor… Antakya ve çevresi sonuçta 1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Osmanlı hâkimiyetine giriyor, I. Dünya Savaşı'nı Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında bitiren Mondros Antlaşmasından sonra Kasım 1918'de Fransızlar tarafından işgal ediliyor. Atatürk'ün bizzat ilgilendiği uzun mücadele ve uğraşlar sonucunda 2 Eylül 1938'de Hatay Devleti kuruluyor, 29 Haziran 1939'da Hatay Millet Meclisi son toplantısını yaparak kendini feshediyor ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı alıyor. 23 Temmuz 1939'da da son Fransız askeri Antakya'yı terk etmesiyle kurtuluş gerçekleşiyor.

Gezi planını yukarda yazdım… Biraz da o yerlerden bazılarını anlatmak istiyorum:

Habib-i Neccar Camii

Antakya, M. S. 636 yılında Hz. Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde bin Cerrah tarafından fethediliyor. Cami de o tarihte Roma dönemine ait bir pagan tapınağının üzerine inşa ediliyor ve hem İslâm, hem de Hıristiyan alemi için önemli bir isim olan (Hz. İsa'ya ilk inanan ve bu uğurda canını veren) Habib-i Neccar'ın adını veriyor. Bugünkü Anadolu sınırları içinde inşa edilen ilk cami…

St. Pierre Kilisesi

Hıristiyanlığın ilk mabetlerinden birisi; kayalar içinde bir mağara… Hac mekânı olarak kabul ediliyor. Tarihte ilk Hıristiyan adı da Antakya'da bu kilise cemaatine verilmiş. Günümüzde her 29 Haziran'da din adamları ve kalabalık bir cemaatin katıldığı bir ayin yapılıyor.

Arkeoloji Müzesi

Mevcut müze binasının ihtiyaçları karşılayamaması ve zengin koleksiyonun daha iyi sergilenmesi amacı ile yenilenerek 2014'te yeniden açılıyor. Hatay'ın ilk çağlardan, Ortaçağ'a kadar çeşitli kültürlere tanıklık eden yapısının korunduğu, araştırıldığı, yorumlandığı, çağdaş müzecilik anlayışıyla düzenlenen yeni Hatay Arkeoloji Müzesi, dünyanın en büyük mozaik müzesi…

Samandağı

Samandağı sahili, 16 kilometreyi bulan uzunluğu ile deniz meraklıları, sörf sevdalıları için önemli bir uğrak yeri … Domatesinin de çok lezzetli olduğunu ekleyeyim…

Arsuz

Arsuz da deniz severler için gidilesi bir ilçe… Hıristiyan öncülerinin seçtikleri yol güzergâhında bulunan Arsuz, inanç turizmi yönünden de önemli yerlerden birisi…

Titus Tüneli

Samandağ'da bulunan Titus Tüneli, M. Ö. 300 yılında limanı sellerin doldurması tehlikesine karşı dağ delinerek yapılmış. Yüksekliği 7, genişliği 6 metre mutlaka gezilmeli…

Harbiye

Mitolojiye göre Apollon'un Daphne'ye âşık olduğu, ancak Daphne'nin babası nehir tanrısı Peneus'un onu bir defne ağacına dönüştürdüğü yer olan Harbiye'de yöresel yemeklerden yiyebilir, el dokuması ipek ürünlerden, defne sabunlarından alabilirsiniz… Harbiye şelalerinde suyun içine sandalyelerinizi koyarak keyif çıkarmak mümkün…

Herod Caddesi

19. yüzyılda erken Osmanlı mimarisi tarzında inşa edilmiş, eski adı Herod Caddesi, bugün tabelasında Kırk Asırlık Türk Yurdu Sokağı yazıyor. Sokakta bir Katolik kilisesi, bir Ortodoks kilisesi, bir sinagog ve cami aynı avluda yer alıyor. Dünyanın ilk kolonlu caddesi olma özelliğini taşıyor. Oradan dünyada aydınlatılan ilk cadde olan Kurtuluş Caddesi'ne çıkarak yine tarihi dokunun içinde yerel ürünleri satın alabileceğini Uzunçarşı'ya doğru yürümeniz mümkün…

Yaylalar

Eğer çok sıcak diyorsanız, Batıayaz ve Soğukoluk yaylarında dinlenebilir, doğanın tadını çıkarabilirsiniz…

Asi Nehri

Asi Nehri (Orontes), yazar Ayla Kutlu'nun romanlarına adını vermiş, öyküler yazdırmış, efsaneleri olan ve Lübnan'da doğup ülkemizde denize dökülen bir ırmak… Öyle çok şeylere tanık olmuş ki… Şehrin tam ortasından akıyor, kıyısında bir soluklanıp hayallere dalmakta fayda var…

Payas

Payas'ta Mimar Sinan'ın önemli eserlerinden Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi'ni gezmenizi de öneriyorum, pişman olmayacaksınız… Hele bin 300 yaşındaki zeytin ağacı… Evliya Çelebi onun için bir not düşmüş Seyahatnamesi'ne; "Payas'daki yaşlı ağacın altında oturarak ekmeğimi yedim," diyor.

Yerel mutfak

Evliya Çelebi'nin ekmeğini yediği Hatay mutfağı çok zengin. Temel malzemeleri arasında bulgur, et, baharat, nar ekşisi, turşu, domates ve biber salçaları, tuzlu yoğurt yer alıyor. Kebaplar ve sulu yemeklerin de önemli bir yer tuttuğu Hatay mutfağında yemeklerin lezzetini baharat, acı ve ekşi belirliyor. Çiğ köfte kavrulmuş kıyma ile yeniliyor.

Hele soğuk mezeler… Lezzetlerini anlatmaya satırlar yetmez...

İşte Hatay'da yenilebileceklerden bazıları:

Küflü ya da taze çökelek, sürk ve bunlardan yapılan salatalar, cevizli biber, biberli patlıcan ezme, zahter salatası, humus, bakla ezmesi, tuzlu yoğurt, patlıcanlı yoğurtlama, kabak borani, firikli aş, aşur, biberli pide, analı kızlı da denilen ekşi aşı, tepsi kebabı, abagganuş, oruk, kaytaz böreği, biberli ekmek, ıspanak borani, tuzlu yoğurtlu kabak dolma, ıspanaklı börek, öcce (mücver), kömbe ve yazımızı tatlı bitirelim; tabii ki künefe…