Ankara metrosunun kadın vatmanları
Ankara metrosunun Kızılay, Törekent ve Çayyolu hattında biri depo görevlisi beş kadın vatman, meraklı bakışlar altında görevlerini sürdürüyor.
Ankara metrosunun Kızılay, Törekent ve Çayyolu hattında görev yapan kadın makinistler, mesleğin getirdiği zorlukları yenerek meraklı bakışlar altında görevlerini sürdürüyor.
Açıklamalarda bulunan kadın makinistlerden Huriye Özçelik, 13 yıllık görev süresinden önce Ankara Büyükşehir Belediyesinde gişe görevlisi olarak çalıştığını anlattı. Gişede çalışırken kadınlar için makinistlik sınavı yapılacağını öğrenen Özçelik, "Müdürümüz espri yapmıştı. Gel seni de sürücü yapalım. Ben de 'olur' demiştim. Sonra dediler ki 'Bu nasıl sürecek?' Yani iş ciddiyete bindi ve erkek sürücü arkadaşlar dalga geçmeye başladılar. Birlikte çalıştığımız arkadaşlardı, çok üzülmüştüm." diye konuştu.
En büyük desteği eşinden gördüğünü söyleyen Özçelik, "Eşim de dedi ki 'Madem öyle sen de onlara bir göster. Yani yapmasan da bu işi göster. O sınavlara gir.' Çünkü üç tane sınavdan geçmek gerekiyordu sürücülük dersini alabilmek için. 'Sen onlara göster ondan sonra yapma.' 'Bakın yapabiliyorum' diyeyim şeklinde başladım. Başlayış o başlayış." ifadelerini kullandı.
Psikoteknik sınavını geçmeden sürücü olunamayacağını, tam olarak bir sürücü olabilmek için 4 yılın geçmesi gerektiğini dile getiren Özçelik, süreç içerisinde öğrenilecek çok şey olduğunu ve zaman geçtikçe işini daha çok sevdiğini belirtti.
"Her an dikkatli olmak zorundasınız"
Özçelik, mesleğinin büyük dikkat gerektirdiğini aktararak, "Her an dikkatli olmak zorundasınız. İşe geldiğiniz zaman tamamen işe kendinizi vermek zorundasınız. Çünkü dikkate dayalı işiniz. Her an bir şey olabilir, eksik yolcu alabilirsiniz. Bir çocuğu almayabilirsiniz, ailesini almayabilirsiniz. " dedi.
Özçelik, metroda kadın ve erkek çalışanlar arasında bir ayrım olmadığını, 9 saat mesai yaptığını fakat kadınların iki erkeklerin ise üç vardiyayla çalıştığını söyledi. Aynı hatta sürekli yolculuk edenlerle aralarında görünmeyen bir bağ oluştuğuna dikkati çeken Özçelik, farklı bir hatta görev yapıp döndükten sonra "Nerelerdeydiniz?" diye soran yolcuların olduğunu söyledi.
Özçelik, yolcularla yaşadığı bir anısını da şöyle anlattı:
"Cuma günüydü çocuklar yere, köşeye oturmuşlardı. Ben de dedim ki anne zihniyetiyle "Çocuklar oraya oturmayın, orası pis, yazık annenize . Çocuğun bir tanesi kalktı dedi ki, (Üff bıktım şu kadından gitmedi. Hep bu kadın, hep bu kadın.)"
"Annesi vatman, babası Superman bu da Benten"
Oğlunun başlarda bu işi yapmasını istemediğini belirten Huriye Özçelik, şöyle devam etti:
"İlk başladığım zaman oğlum yabancıydı bu olaya. Benim büyük oğlum daha 7 yaşındaydı ve o zaman 'erkek işi' diyordu. 'Anne ne olur kimseye söyleme' diyordu. Şimdi arkadaşlarına 'Annem vatman' diyor. Arkadaşları da onunla 'Annesi vatman, babası Superman, bu da Benten' diye dalga geçiyorlarmış hatta. O da bir şey oluyor aramızda. Yani seviyorlar. Ben de seviyorum, işimi seviyorum, arkadaşlarımı seviyorum, mesleğimi seviyorum. Yolcuları seviyoruz, onlar da bizi seviyorlar."
Ankara metrosunun en son göreve başlayan kadın vatmanı Tuğba Çörtük ise işletme eğitimi aldığını ve 10 aydır bu işi yaptığını anlattı.
Çörtük, çalışma saatlerinin "eğlenceli ve hareketli" geçtiğini aktararak, "Hareketli işi de sevdiğim için bana göre güzel." değerlendirmesini yaptı.
Kadın-erkek arasında bir fark olmadığının altını çizen Çörtük, yaptığı işin cesaret işi olduğunu söyledi. Yolcuların kendilerine bakışını da anlatan Çörtük sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enteresan geliyor tabii insanlara, şaşkınlıkla bakabiliyorlar. Gerçekten bayan mı? Hani inanamıyorlar. Yani mesela sürekli kabinden çıkmamı bekleyip, işte yaşlı teyzeler amcalar ‘Tebrik etmek için seni bekledik, çok tebrik ederiz, aferin başarılar.’ Yani bu tarz şeyler çok aşırı oluyor ben de bundan çok keyif alıyorum, hoşuma da gidiyor."
Çörtük, sürekli aynı hatlarda çalışmanın kendisi için bir avantaj olduğunu dile getirerek insanların bu sayede yüzünü tanıdığını ifade etti.
Ankara metrosunda biri depoda olmak üzere beş kadın personelin çalıştığını söyleyen Çörtük, bu işi tercih etme sebebini şöyle anlattı:
"Psikoteknik sınavı vardı, kurumun açtığı, ona girdim. Tabii bu, dikkatle alakalı bir sınav. Onu geçtikten sonra eğitimlerine başladım. Hoşuma gitti. Bir de seviyorum böyle hareketli, zor işleri. Çok kolay işleri galiba pek sevmiyorum ondan kaynaklı. Eğitimde de sevdim. Şu anda çok memnunum. Severek de yapıyorum şimdi."
Arızalı trenleri depoya çekmek onun görevi
Daha önce Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı güvenlik görevlisi olarak çalışırken kurumun açtığı sınava girdiğini anlatan Ayşe Özmen, yüksek puan aldığı için birim değişikliği yaparak vatmanlığa geçtiğini, bu kadroyla depo bölümünde görevlendirildiğini belirtti. Özmen, depo bölümünün tek kadın çalışanı olarak bir yıldır trenlerin bakımını üstlenen ekip içinde yer aldığını vurguladı.
Depo bölümünde yaptığı iş hakkında bilgi veren Özmen, şunları söyledi:
"Ana hatta arızalanıp gelen trenleri direkt bakım alanına alıyoruz. Arızalı trenleri tespit ettikten sonra bakım alanında işlemler yapılıyor. Ardından biz trenleri sisteme tanıtıyoruz. Tekrardan depo bölgesine buraya alıyoruz. Ana hat sürücüleri de gelip burada trenlerini hazırlayıp ana hatta servislerine çıkarıyorlar. Tren tamamıyla hatta ölü olduğunda, hiçbir şekilde hareket etmiyorsa hat uygun hale getirildikten sonra buradan trenle gidip o trenle bağlanıp direkt depo bölgesine çekiyoruz trenleri."
"750 voltluk enerjili alanda çalışıyoruz"
Özmen, vardiya başlayıp bitene kadar herkesin aynı işi yaptığını aktararak, kadın erkek arasında hiçbir farkın olmadığını ifade etti. 750 voltluk enerjili alanda çalışmalarının bir risk olduğunun altını çizen Özmen, "Trenlere inip binmede yani bayan olduğum için değil bütün arkadaşlar biraz zorluk yaşıyoruz. Çünkü trenlerin boyutları biraz yüksek olduğu için depo alanında trenlere inip binmenin biraz zorlukları var. Onun haricinde bir zorluğu yok gayet güzel, zevkli. İşimizi severek yapıyoruz." diye konuştu.
Depo alanındaki erkek mesai arkadaşlarının zaman zaman "Biz bile zorlanıyoruz yeri geldiğinde" dediklerini anlatan Özmen, "Ama ben işimi seviyorum. Zor işi seviyorum. Pasif iş de biraz bana göre değil. Koşturmalı iş daha zevkli." dedi.