Bu yılın lezzetleri, trendleri, beklentileri

Çiğdem ALAGÖK
Koordinatör Şef

Kendi alanımla düşündüğümde aklıma gelenler ; Yeni lezzet paletleri ekleriz damağımıza… Daha önceden tadını bilmediğimiz ama tattığımızda favorimiz olacak baharatları ekleriz belki mutfaktaki kavanozlarımıza… Bu sene belki, birbiri ile bir araya gelmesini hayal bile etmediğimiz iki malzemeyi aynı tarifte kullanırız ve birbirleri ile nasıl uyumlu olduklarını fark ederiz.

Farklı akımlar bulup, farklı yönlerimizi keşfederiz belki bu sene…

• Belki de aynı yemeği pişirirken farklı teknikleri denemeye heves ederiz.
• Hep severek yağda kızartmasını yaptığımız balığın, buğulamasını deneriz,
• Ispanağı akşam pişirmek yerine bu hafta sabah kahvaltısında smoothiesini yapabiliriz.
• Vazgeçemediklerimiz kış lezzetleri arasında olan mercimek çorbasını bu sene zencefille yaparız.

İnanın, bu minicik değişiklikler ve küçük cesur adımlar, sadece damağınızdaki tadı değiştirmeyecek. Mutfağın enerjisini, alışverişin ritmini, kavanozların renklerini, dolayısıyla kolayca hayata geçirilebilecek bir dizi farklılığı taşıyacak yaşamınıza. Mutfak hayattır biraz, ne yersek o olduğumuz gibi… Hadi bu sene hiç değilse mercimek ve zencefili tanıştırarak başlayın değişimi başlatmaya…

Ispanaklı Smoothie’nin tam mevsimi...

Kış aylarının vazgeçilmezleri arasında yer alan diri, yeşil yapraklı ıspanaklar kalsiyum, A vitamini, fosfor ve demir açısından oldukça zengindir.

Ülkemizde bol bol ve ekonomik bir biçimde bulabileceğiniz ıspanakla ilgili şu küçük tüyoları aklınızda tutun: Ispanak tezgâhtan alınırken tazeliği mutlaka kontrol edilmeli, alındığı gün tüketilmeli, saklanması gerekiyorsa buzdolabının salata çekmecesinde en fazla 24 saat bekletilmelidir. Pişmiş olarak hazırlansa bile kimyasal gübrelerden emilen nitritler oksitlenerek nitratlara dönüştüğü için saklanmaması önerilir.

Çiğ olarak tüketeceğinizde salata ve smoothieler için bebek yaprak olarak adlandırdığımız ince yapraklı, körpe ıspanakları tercih etmenizi öneririm.

Sağlıklı, bol vitamin ve mineralli bir smoothie için aşağıdaki malzemeleri kullanabilirsiniz.

50 gr körpe ıspanak

1 adet orta boy soyulmuş salatalık

1 adet içi alınmış yeşil elma

1 adet soyulmuş kivi

5 gr taze zencefil

1 çay bardağı su

Tarif de çok basit: Salatalık, kivi, zencefil ve elmayı küçük parçalar halinde doğrayın. Tüm malzemeyi el karıştırıcısının kabına koyun. Üzerine suyu ilave edin ve 2 dakika kadar karıştırın. Üzerine körpe ıspanakları ekleyin ve 1 dakika daha karıştırın. Gün içinde taze taze tüketin.

Rota yeniden oluşturuluyor!

Teknoloji ve modern dünyaya ayak uydurmaya çalışan gıda sektörü, 2023 senesinde birçok şirketin uzaktan veya hibrit çalışma düzenine geçmesi ile kendine yeni bir rota çizmeye başladı.

İlk durakta, Türkiye’de donuk ürün pazarının giderek geliştiğini görüyoruz. Bundan 50 sene önce pizza ile hayatımıza giren donuk gıda, bugün gıda sanayi içinde hızla büyüyen sektörlerden biri haline geldi. Küresel dondurulmuş gıda pazarının büyüklüğünün 2021’de 177,07 milyar dolar değerinde olduğu ve 2030 senesine kadar her yıl bir önceki yıla göre yüzde 5’lik bir büyüme kaydedeceği öngörülüyor. Her ne kadar Türkiye’deki dondurulmuş gıda ürünlerine olan ilgi Dünya ortalamasının altında kalsa da özellikle büyük şehirlerde, tek başına yaşayan bireylerin sayısındaki artışla perakende kanalında dondurulmuş ürün raflarının gün geçtikçe genişlemesi kaçınılmaz.

Gelin bu rotada karşımıza çıkan trendlere göz atalım

Y kuşağının, zaman kısıtlamaları nedeniyle pişirmeye hazır gıdalara artan bağımlılığı ve Z kuşağının taze ve sağlıklı gıdaya olan ilgisi, donuk ürün pazarının büyüme hızını artırıyor.

Meze çeşitleri, hazır yemekler, köfte grubu ve beyaz etli kümes hayvanları, sebzeler, garnitürler, unlu mamuller ve tatlılar dahil olmak üzere tüm kategorilerde ürün çeşitliliğinin ve pazarın genişleyeceği öngörülüyor.

Gıda sektörünün değişen rotasında ikinci durağımız meyve sebze suyu rafları. Küresel meyve ve sebze suyu pazarı büyüklüğünün 131,62 milyar dolar olduğu ve 2022’den 2030’a kadar her sene yüzde 6,5 büyümesi bekleniyor. Uluslararası Gıda Birliği Konseyi (IFIC) Vakfı tarafından Kasım 2021’de yayınlanan bir rapor, tüketicilerin artan sağlık endişeleri nedeniyle, özellikle kahvaltı öğününde ve ara öğünlerde sağlıklı içecekleri tercih ettiklerini ortaya koyuyor.

İnsanların sağlıkları ve zindelikleri ile ilgili farkındalıkları pandemi döneminde ciddi bir artış gösterdi. Gazlı, şeker ya da tatlandırıcı kullanılan, içinde katkı maddeleri olan içeceklere yönelik gizli bir değişimin başladığı düşünülüyor. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının gün geçtikçe benimsenmesi ve kronik hastalıkları önlemeye yardımcı olacak sağlıklı ve besin değeri yüksek içeceklere olan ilgi soğuk preslenmiş meyve-sebze suyu pazarını da küresel olarak büyütecek gibi görünüyor. Değişen rotamızın son durağında ise pandemive hızla değişen hayat koşullarımızın etkisiyle büyüyen pratik, ekonomik, gıda atığını azaltacak şekilde porsiyonlanmış paket yemekler var.

Her bütçeye ve her damak tadına hitap edebilen bu ürünlerin ortak özellikleri; koruyucu atmosferde ambalajlanmış, pastörizasyon veya sterilizasyon işlemlerinin birinden geçmiş olmaları. Çorba çeşitleri, etli yemekler, makarnalar, pilakiler, hoşaf çeşitleri, tahıl bazlı hazır salata paketleri, glütensiz ve vegan çeşitleri ile oldukça agresif bir şekilde market raflarını ele geçirdi.

Progressive Grocer’da yayınlanan bir makaleye göre; kahvaltı öğünleri dahil bu yiyeceklerin popülaritesi yüzde 11 ana yemeklerinki ise yüzde 5 arttı. Dikkat çeken bir diğer nokta da tam hizmet veren restoran ve otellerin bu ürünlere olan ilgisinin pazarın büyümesini olan etkisi.

Gıdaya uygun, ısıya dayanıklı ambalajlarda paketlenen bu ürünleri 2023 senesinde birçok farklı seçenekleriyle her yerde göreceğiz.

Gıda sektörünün yeni rotasında benim yakaladıklarım şimdilik bunlar.

Tüketici tarafında da yoğun değişiklikler var

Artık tüketici en düşük maliyeti yakalamak için kullanacağı kadarını alıyor. Bundan 5 sene önce semt pazarlarında veya manav reyonlarında 4’e kesilmiş streç film ile porsiyonlanmış karpuz dilimlerini görseydik bir anlam veremeyebilirdik. Milyonlarca yıllık aile geleneklerimizin ve kodlarımızın en önemli öğretilerinden birini yitirmek üzere olabiliriz! Şöyle en az 6 kiloluk bir Diyarbakır karpuzunu elimize alıp, tık tık tepesine vurup, çıkan sesten içinin ne kadar kırmızı, tatlı ve sulu olduğu yönündeki tahmin yürütme öğretimizden söz ediyorum. Gelecek nesiller muhtemelen o kütür kütür sesin anlamını hiç bilmeyecekler. Ama şeffaf streç folyolara sarılı karpuz dilimlerini alıp afiyetle yerken, bizim yaşadığımız “Keşke orada kestirseydik” pişmanlığını da hissetmeyecekler.